"Ulan neden delicesine koştun Taehyung? Manyak mısın sen?" Jimin herkesten önce eve varmış ve koltuğa yerleşmiş Taehyung'a söylenirken geniş kapıdan içeri girdi.
"Seokjin'e ne söyledin de öyle kal geldi çocuğa?" Jimin hem konuşuyor hem de üzerine ki karları yer dökmeden montunu çıkarmaya çalışıyordu. Kapı girişi ıslanırken ayakkabılarını çıkarıp sonunda eve girdi. Taehyung ise ölü taklidi yapıyordu. Ne demiş olduğunu, bunun ne anlama geldiğini, neler olabileceğini bilmeden iki dudağının arasından çıkanlar onu şimdi silkeleyip bir kenara fırlatmıştı. O an öyle demek istemişti. Düşünmeden hareket etmesi şimdi gece güzel suratlı çocuğun nasıl suratına bakacağını düşündürttü.
"Ne diyeceğim be? Soğuktan siki büzüşmüştür ondan kal gelmiştir ona." dediğinde kapı tekrar açıldı. Bu sefer aceleyle Jungkook içeri girmişti. Tüm karlar kapı girişinden salona kadar dökülürken aceleyle on kat battaniyenin altından sadece kafası gözüken Taehyung'a sordu.
"Jimin geldi mi lan? Ulan kaybettik çocuğu. Kesin kar altında kaldı kısacık boyuyla."
Taehyung elini battaniyenin içinden dışarı çıkarıp işaret parmağıyla iğrenmiş yüzüyle Jungkook'a bakan Jimin'i gösterdi.
"Aaa... Geldin mi sen? Görmemişim." Kahkaha atarken aslında Jimin'in gerçekten kar altında kalıp sadece elinin gözükmesiyle kurtulmasına atıf yaptığı barizdi. Jimin ise üstelemedi.
"Ne benimle uğraşıyorsun? Meleklerin nerede senin?" Jimin sıkıntıyla üstündeki ikinci kat giydiği kazağı çıkarırken sordu. O sırada kapıdan Soo Ah ve Eun Ae girmişti.
"Tırnağı kırıldı kızlardan birinin. Diğeri de soğuk yanığı olduğunu iddia etti. Öyle hep birlikte acile gittiler."
Taehyung başını dikleştirmişti. İki kız buradaydı. Ae Cha da acile gitmiş olmalıydı yoksa Soo Ah'larla gelirdi. Peki sorun burada başlıyordu. Kızları kim hastaneye götürmüştü? Jin şerefsizi mi? Namjoon sapığı mı? Yoksa ikisi de mi?
Soo Ah ve Eun Ae yardımlaşarak karlardan kurtuldular. Kalın montlarını askılığa astıklarında Taehyung içinden "Seninle böyle olabilirdik Jin." demişti. Kızlar kapıdan uzaklaşıp yukarı doğru çıktıklarında kapı tekrar açıldı. Taehyung nedensiz aşırı fazla gerilmiş, kalbini beyninin içinde duymaya başlamıştı. İzafiyet boku şimdi kendisine işleyivermiş ve zaman gittikçe yavaş akmaya başlamıştı. Kapı olması gerekenden o kadar yavaş açılmıştı ki sanki o süre zarfında Seul'e geri dönebilirmiş gibi. İçeri Hoseok ve Yoongi ikilisi girdiğinde derin nefes vermişti. Nedense onları hiç hesaba katmamıştı.
"Seni sikerim Hoseok. Defol ya kuyruğum gibi ayrılmıyorsun benden!" Yoongi sinirle bağırdığında botlarını yere vura vura çıkarıyordu.
"Sonunda kedi olduğunu kabul ediyorsun yani Yoongicik." Hoseok sakince aynı zamanda gülerek montunu astığında büyük kibarlıkla da botlarını çıkarıp terliklerini giymişti.
"Ulan sen nasıl bir herifsin ya! Sabır sınıyorsun yemin ediyorum."
Ayaklarını vurmaya devam ederek ilerlerken Hoseok arkasından koşarak "Senin kadar itici olmadığım kesin!" dedi. Tekrar sessizleşen ortamın ardından kapı tekrar açıldı. Taehyung başını kaldırdığında Namjoon'u görmüştü. Taehyung'un morali bozulacak gibi olduğunda ardından Seokjin içeri girmişti. Ve sonra koluna yapışık Ae Cha ile dolardan hızlı yükselen modu aynı hızda düşmüştü.
"Jungkook'un melekleri nerede?"
Bir anda kalkarak sorduğu soruyla Namjoon korkup düşeyazsa da Seokjin'e tutunup kurtulabilmişti. Seokjin ise Taehyung'u duyamayacak kadar Ae Cha ile meşguldü. Ondan bir on santim kısa kızın beresini kolayca çıkarmıştı.
"Ya in misin cin misin? Ne yapıyorsun orada manyak?" Namjoon söylenirken Taehyung sorusunu yineledi.
"Hastanedeler. Babasını aradı aralarından biri geri döneceklermiş. Jungkook'un ki küçük herhalde tatmin olmadılar." Nokta yerine kahkahalarla bitirdiği cümlesi ona bir an itici gelse de fazla ciddi olamayıp gülemeye başlamıştı Taehyung da. Fakat gözlerini Seokjin'i bulduğunda ondan gelen soğuk hava dalgası gülüşünü yüzünde dondurtmuştu. Tekrar battaniyenin altına girip bu sefer kafasını da örttüğünde sessizlik olana kadar bekledi. Battaniyenin altında azalan oksijen yüzünden derinleşen nefesleri ve aşırı sıcaktan dolayı kafasını dışarı çıkardığında karşısında gözlerini ona dikmiş Seokjin'i görünce tekrar geri içeri sokmuştu.
Fakat sonra yavaş yavaş çenesinin altına kadar indirmişti. Seokjin'in yanına oturmasıyla dikelip daha da kaydı.
"Ae Cha'ya bugün benimle sevgili olup olamayacağını soracağım."
Taehyung konuşmadı. Söylediği şey dikenli teller gibi boğazına yapışmış orayı acıtıyordu. Düşünemiyordu da. Sadece bir dönemdir tanıdığı bu çocuk ne ara bu kadar yakını olmuştu ki? Ona neden bu kadar çok önem vermişti? Üç aydır tanıyordu onu. Belki de bir gün. Sadece o günlerden bir gün onu sevmişti. Hangi gün diye düşündü. Bugün dedi. Dün dedi. İlk sırama oturduğu gün dedi içinden.
"Boş yapma. İlk benim sevgilim olacak." dedi Taehyung tekrar düşünmeden. Sadece başı dışarıda olduğu için aşırı terlemişti. Oturduğu yerden battaniyeyi açacak gibi olduğunda Jin'in dediğiyle durdu.
"Boş yapmıyorum. Ciddiyim. Yeni yıla girince soracağım." dedi. Taehyung iki dudağını birbirine bastırıp bir şeyler söylemekten kaçındı. Aklına onca şey gelmişti ama hepsini aynı anda itelemişti. Bir iki dakika sessizlik olmuştu. İkisi de kapalı televizyona bakıyordu. Fakat ikisinin de düşünceleri bitmeyen bir filmdi.
Sonunda Taehyung bir şeyler söyleyebildiğinde ortalık az da olsa normale dönmüştü.
"İyi. Bari yeni yıla girerken söyle de tüm sene sap olmazsın."
Jin bir şey bulmuşçasına bakıp anlar gibi başını salladığında Taehyung sabır dilendi.
"Hayır tanrıya da tam inanıyor değilim ama neden her senden kaçınca ona sığınıyorum? Sabır ver tanrım." Seokjin anlamsız bakışlarını yönelttiğinde o oralı olmadı. Daha önce ona vermediği cevaplar yüzünden sınandığını düşündü. Battaniyeyi kocaman açıp Seokjin'i de içine aldı. Onu koltuğa yavaşça yatırıp üzerine çıktığında yutkundu. Artık daha sıcaktı içerisi.
"Sana eriyorum diyorum. Hep beni öp diyorum. Anlamıyor musun amına koyayım? İlla götü mü vermemiz lazım anlaman için! Seviyorum işte seni."
Seokjin derince nefes verip Taehyung hala kucağında otururken diklendi. Battaniye artık ikisinin de bacaklarını örtüyordu sadece.
"Taehyung ben yoruldum. Gay olmadığını ve benden hoşlanmadığını biliyorum. Tahminimce iddiaya girdin biriyle yine. Bak ben seni elbette seviyorum ama arkadaştan öte değil. Bir ara duygusal boşluğa falan girdim sanırım. Eskiden dediğim her şeyi unut yani."
Taehyung usulca başını salladı. Zaten, dedi kendine. Zaten alışamamıştım bir erkeği sevmeye.
aşırııı geç bölüm ama sonunda yayınladığım bölüm.
artık kitapları final vermek istiyorum. gerçi böyle gidersem nah. neysee sizi çooook özlemişim.
sizi çoook seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
body and soul ㅃTAEJİN
Historia CortaKızlara düşkünlüğüyle bilinen Taehyung okulun yeni çocuğuyla pek masum olmayan anılar biriktirmeye başlar. "Çok ateşlisin bebek." ¹²³⁴⁵⁶⁷⁸⁹⁰