herkes güneşli günler görürken ben hep ıslandım

668 71 88
                                    

Kürşat Zengin - Kalp YoluEn son altıncı sınıftayken masa başına oturup ciddi bir anlamda ödevimi yapmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kürşat Zengin - Kalp Yolu
En son altıncı sınıftayken masa başına oturup ciddi bir anlamda ödevimi yapmıştım. Hocamız zor bir konu vermişti ve bu dersten yüksek not almaya kesinlikle kararlıydım. Hayatım boyunca tembel bir öğrenci olmuştum ve kesinlikle hiçbir güç beni masama oturtmaya gücü yetmiyordu. Annem ders çalışmadığım için ağzında çok söylenirdi. Babam genelde pek bir şey söylemez, arkamdan annemi doldurup üstüme salardı. Babam fenaydı.

Ders çalışmadığım için annem uzaktan kumandalı arabalarımı her zaman saklardı. Asla bulamayacağımı, lakin ders çalışırsam oynamam için geri vereceğini söylerdi. Tabiki de nereye sakladığını biliyordum. Gardırobun üstüne koyuyordu ve onu oradan alamayacağımı düşünürdü. Haylaz bir çocuktum. Gizlice sandalyelerin üstüne çıkıp arabalarımı oradan alırdım. Oynadıktan sonra yerine geri koyup hiçbir şey olmamış gibi davranırdım.

Masa başına ciddi anlamda oturduğum zamanda aynı şeyler olmuştu. Jongdae ve Minseok bize gelmişlerdi ve yüksek not almayı kafaya koyduğumuz dersi yapmaya başlamıştık. Mutfak masasında defterlerimizi savurup ciddi ciddi uğraşıyorduk. Jongdae'nin mutfak masasında ders çalışamadığını duymamazlıktan geliyordum. Benim kendime ait ders çalışma masam yoktu ve bunu Jongdae'de biliyordu. Ama buna rağmen bize her geldiğinde sanki masamın olmadığını yeni öğreniyormuşçasına söylenip duruyordu. Minseok bunu hiçbir zaman dert etmemişti.

Üçüncü sınıftayken annem ve babamla çalışma masası almaya gittiğimizde efsane bir masa görmüştüm. Kırmızıydı ve üstünde örümcek adamın desenleri vardı. O masayı almaları için yalvarmıştım ama fiyatı oldukça yüksek olduğu için almayacaklarını söylemişlerdi. Tabiki de mağazada huzursuzluk çıkarıp kendimi yerden yere attım, cırlayıp durdum. Annem olmayan sikine takmıyordu bu şımarık hareketlerimi ama babam, mağazada rezil olduğunu benden utandığını söyleyince bana o masayı aldılar. Zaferle yerde yuvarlandığım yerden ayağa kalkıp akan burnumu sildim. Ellerim pisti ve ben burnuma elimi sürmüştüm. Sonra zaten mikrop kapıp hastalandığım için iki hafta boyunca yataklarda yattım. Hasta olduğum günleri anlatmak istemiyorum, hatırladıkça midem bulanıyor.

Sadece iki gün, iki gün o masada ağlaya ağlaya ödev yapmıştım, ondan sonra hiçbir zaman o masaya oturmadım. Tabiki durum böyle olunca annem ve babam her gün beni azarlayıp duruyordu. O masayı kullanmadığım için beni cezalandırıp masamı Busan'daki kuzenim Jimin'e yollamışlardı. Jimin, teyzemin anneme anlattığı kadarıyla bir tanrıydı. Teyzem çocuklarını övmeyi çok seviyordu ve her defasında annemle telefonda görüştükleri zaman Jimin ve ablası Irene'yi anlatıyordu. Annem telefonu kapattıktan sonra bana pislikmişim gibi bakıyordu. Teyzemin böyle yapmasından dolayı annem de benim neden tanrı gibi olmadığımı her zaman sorgulamak isterdi ama hiçbir zaman yapamazdı çünkü annem aşırı dindardı. Bu şekilde düşünüp tanrının huzuruna çıkamazdı sonuç olarak.

Güçlü Çocuklar Ağlamaz √chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin