5. Bölüm

194 24 4
                                    

Bir gün ,bir yaparak düşer ve ben seni hatırlarım. Bir gün yağmur yağar ve ben yine seni hatırlarım. Üzülürüm, gülerim, ağlarım ve yine yine seni hatırlarım.
Çünkü sen benim kaybettiğimsin , insan kaybedince hatırlar.

Mezarlığa girmiştik , halam bahçeden bir kaç tane çiçek fidesi almıştı, mezarların üzerine dikmek için. Etrafımdaki mezar taşlarını okuyordum . Başka şeylere uğraşmak iyi gelir diye düşünmüştüm, ama bu daha kötü bir fikirdi , hangi mezar taşından sonra acaba kendi ailemin ismi yazacak diye bir sonraki mezar taşını daha yavaş okuyordum . Aslında insanın mezarlığa gelmesi normal bir duyguydu . Gelir yakınlarınıza dua okur , mezarları sular geri gidersiniz. Ama o kişiler sizin tüm ailenizse işte garip ,daha doğrusu kötü olan buydu . Derken halam biraz aşağı gittikten sonra bir  mezarların yanında durdu. Mezar taşları aşağı doğru dönük olduğu için ne yazdığını göremiyordum ama tahmin ediyordum .  Ellerimin titrediğini , ayaklarımın geriye doğru gittiğini hisetigimde , olduğum yerde durdum sadece ,  durmak zorunda kaldım . Halam da bana dönüp
" İstersen gidebiliriz Asel sonra yine geliriz ."

Hayır gitmek istemiyordum ama halamın yanında olmazdı , onun yanında o mezarların önünde dahi duramazdım.  Ona bunu nasıl söyleyecektim bilmiyorum çünkü onunda en yakınlarıydı ona bu bencilliği yapmamalıydım.

"Hala şey beni biraz yalnız bırakır mısın? Lütfen. "

  Gözlerin de ne acı ne de kızgınlık vardı . Tam aksine oda beni az çok anlıyordu .

"Tabiki ama kısa bir süreliğine ,  bende o ara bidonlara su doldurayım tamam mı?" Evet anlamında kafamı sallamıştım . Halam gittiğin de ise yavaş adımlarla mezarların önüne geçtim. Üç mezar yanyana diğer ikisi ise hemen onların yanındaydı , mezarların hepsinin üstünde de karanfiller vardı. Tek tek mezar taşlarını okumaya başladığımda, sanki ilk okula yeni başlamış bir çocuk gibi kekeliyordum. Ali  Özkan , Melek Özkan , Atakan Özkan  diğer tarafta ise Meryem Demir ve Uras Demir ...

Her şeyim bu  kadar dı işte ,hayatım ,  çektiğim acılar , şu anda bile akan gözyaşlarım hepsi . Sonra babamın mezarının yanına oturdum .  Onunla ne konuşacaktım bilmiyorum.  Ama bir yerden başlamalıydım

"BABA ..."

Bu kadarı bile yetmişti aslında canımı acıtmaya

"Baba biliyormusun ben hiç bir şey hatırlamıyorum. Seni bile baba ,  annemi hatta kardeşimi de , canım çok yanıyor baba sanki ,  aslında tüm bunlar birer kabus ve ben uyandığımda hepiniz yanımda olacakmışsınız gibi , ama artık anladım tüm yaşadıklarım  gerçekti , gerçek bir kâbus ..."

Gözyaşlarım sanki susmamı ister gibi konuşmama izin vermiyordu. Elimin tersiyle sildikten sonra devam ettim .

"Keşke şimdi yanımda olsaydın nasıl birisin , nasıl konuşursun , nasıl gülersin bilmiyorum, ama halam çok iyi  biri eminim öyle birinin de onu gibi çok iyi kalpli bir abisi vardır. Seni çok seviyorum görmesem tanımasam bile biliyor gibiyim hafızamı kaybetmedim gibi ve ... Ve ben seni çok özledim ...  "

Başka ne diyebilirdim ki , annemin yanına geçtiğimde ise göz yaşlarımın daha da hızlandığını farkettim . "Annecim babama dediklerimi duymuş olmalısın , evet... evet senin kızın hiçbir şey hatırlamıyor . Şimdi diyeceksin ki mutlu ol sonuçta ölmedin. Keşke ölseydim dediğim  anlar oldu ama  anne . Halam hep beni ne kadar sevdiğinizden bahsediyor. Bende sizi çok seviyorum anne , kalksan yanıma gelsen ölmedim desen şaşırmam biliyor musun ? Çünkü hayatım şu aralar o kadar garip gidiyor ki ona  bile şaşırmam . Sanki hiçbirinizi unutmamışım gibi geliyor , sanki az daha zorlasam hatırlayacak gibi ama olmuyor .  Seni ,seni çok seviyorum anne . "

Artık bağıra bağıra ağlıyordum. Halam henüz gelmemişti , oda yalnız konuşmamı istiyordu sanırım. Daha sonra ayağa kalkarak Atakan ' ın yanına gittim. 
" Merhaba Atakan " cümleye ne kadar saçma başladığımın farkındayım.  Ne  denirdiki hiç tanımadığın birine , o an acaba ona bir lakap takmış olabilirmiyim  diye düşündüm. Bulamayınca da devam ettim.

"Evet senin böyle saçma bir ablan var , Atakan . Ama sanırım katlanmak zorundasın. Acaba seninle iyi anlaşabilyor muyduk ? Şu anda yanımda olsaydın her istediğini yapardım biliyor musun?  Sen ve ben kim bilir ne kadar eğlenirdik , Atakan canım kardeşim keşke yanımda olsaydın keşke , keşke yerinize ben ölseydim  ..."
Aldığım nefesler boğazımda düğümlernirken , diğerleriyle konuşa bileceğimi sanmıyordum. Şuan kendimde miydim onu bile bilmiyordum . Allah kahretsin ben hiçbir şey bilmiyordum . Artık kendimi tutamadım. Annemin mezarının üstüne oturup.

"Niye gittiniz ya niye beni bıraktınız, niyee?" Halam bağırışlarımı duymuş olmalı ki koşarak yanıma geldi. "Asel tamam , yapma  ne olur . Kendine gel , Asel " Ben ise hiçbirini duymuyormuş  gibi hâlâ neden bırakıp gittiniz diye bağırıyordum. Annemin mezarında ki toprakları ellerimle kazanmaya başladığımda bu sefer eniştem durdurmaya çalışıyordu. Tırnaklarımın içleri toprakla dolmuş, başınmdaki siyah şal yere düşmüştü. Eniştem kollarımdan tutup geriye çektiğinde , zorlada olsa da durabilmiştim . Gözlerim kararmaya başladığında ise , tek söylediğim şey "NEDEN GİTTİNİZ " olmuştu.

Gözlerimi açmaya çalıştığımda ise yine o tanıdık koku hakimdi odada . Ne olduğunu düşünürken, bulmam pek de zor olmadı. En son mezarlıkltaydım ve ağlıyordum eniştem ,  halam durdurmaya çalışıyordu ve ...ve  gerisi yok. Odada tektim halam kantine falan gitmişti sanırım. O an ne kadar yalnız olduğumu bir kez daha anladım. Evet belki halam , eniştem , kuzenim ve daha bir çok kişi benim iyileşmem için elinden geleni yapıyor du ama o iş öyle olmuyordu işte. Sabah her ne kadar mutlu gibi görünsenizde  de gece o yastığa başınızı koyduğunuzda hâlâ sabahki acılarınız varsa kimseye anlatamamış hep içinizde birikiyorsa , yada gözyaşlarınızı silen tek şey yastığınızın kılıfı ise yalnızsınız dır. Beni bu düşüncelerden bölen yine kapının açılması oldu . Odaya doktor , halam ve eniştem girmişti. Halamın ağladığı her halinden belli oluyordu. Doktor hafifçe gülümsedikten sonra " Uyanmışsın Asel , kendini nasıl hissediyorsun? "
Biraz düşündüm nasıl hissediyordum sanırım berbattı.
" Daha iyi hissediyorum . " Nasıl yalan ama , inkar duvarı yıkılmaz diye boşa dememişler dimi ?

"Asel kendine dikkat etmelisin . Vücudun daha yeni kendini toplamaya başladı. Böyle giderse toparlanman güç alacak ."

Çok da umrumda demek isterdim ama halam öyle üzgün duruyordu ki , sanırım kendini suçluyordu . "Anladım haklısınız, bir daha olmaz ."

Hastanede bir yarım saat daha durduktan sonra çıkmıştık. Halamdan ve aynı zamanda eniştem den  bolca özür dinledikten sonra , yemek yemiştik. Şimdi ise okul mevzusunu konuşuyorduk. Halam ve eniştem de eski okuluma gitmemi istemiyordu .  Benim de işime geldiği için pek bir şey demedim. En fazla bir haftaya kadar okullar açılacaktı ve bende yeni okuluma başlayacaktım. Tabi yaşıtlarımdan bir yıl geri olarak .
Heycanlımıyım , bilmiyorum yeni okul yeni arkadaşlar, gerçi şu anda hiç arkadaşım yoktu ama neyse . Bakalım hayatımın bundan sonrası nasıl olacaktı. Halam ve enişteme iyi geceler  diyip ve tekrardan özür diledikten sonra yatağıma gittim . Doğrusu bugün fazlası ile yorulmuşum. Yatmadan önce pencereyi açıp ayı ve yıldızları izlemeye başladım. Hepsi çok parlaktı , yada sadece  belki biz gözümüzde o kadar abartıyorduk.  Dünya kötülüklerle , acılarla , yalanlarla dolu ve biz en ufak güzelikleri bile dev yapıyoruz çünkü karanlık dünya ya ışık lazım,  umut lazım güzel olan gece parlayan minik yıldızlar değildi onlara bakarken bir süreliğine de olsa içimizde ki sıkıntılardan kutulma umuduydu ...





İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin