8.Bölüm

158 17 3
                                    

Hayata ne kadar tutunmak istediysem o beni o kadar geri itti ve ben  mutluluğa ne kadar yaklaştıysam mutluluk da o kadar geri kaçtı ...

Sabah uyandığımda kendimi çok garip hissediyordum , sanki daha bir mutlu uyanmıştım. Giysi dolabının kapağını açıp ne giysem diye baktım. Ama pek bir şey bulamadım . Aslında giysilerim  çok güzeldi  sanki başka bir şey eksikti , yada bana öyle geliyordu . Bu konuyu sonraya erteleyerek elime aldığım siyah kot pantolon ve krem tişörtümü giymeye karar verdim . Hava ılıktı ne olur olmaz diye tişörtümun üstüne siyah kot ceketimi de giydim. Saçlarımı her gün sıkıca bağlardım ama bugün açık  bırakmak istemiştim. Acaba diyorum hafif çok hafif makyajda mı yapsam? Daha neler canım , hem ne oluyor bana böyle? Kendi kendimle konuşmam halamın aşağıdan  seslenişi ile son buldu . Son kez kendime bakıp pazartesi olan dersleri de çantama koyduktan sonra aşağı indim .  Sanırım hayatın kanunu buydu hafta sonları şu gibi akarken hafta içleri cinko gibiydi akmak bilmiyordu bir türlü . Espiri yeteneğim Başak sayesinde günden güne ilerliyordu , böyle giderse Cem Yılmaz'ı  tahtıdan edebilirdim .
Bu arada artık okula  tek gidecektim . Bu hem benim  hem de eniştem için daha iyiydi , tek gitmeye alışmalıydım. Nede olsa her zaman yanımızda olan insanlar ansızın kaybolabiliyordu.  Mutfağa girdiğimde halamın masayı  kurduğunu gördüm ,sanırım bugün geç uyanmıştı . Yanına gidip yardım ettikten sonra hep beraber kahvaltımızı yaptık .  Çantamı koluma takıp , siyah spor ayakkabılarımı da giydikten  sonra okula doğru yürümeye başladım . Kulaklığımı takıp en sevdiğim müzik gurubu Madrigal' den Seni Dert Etmeler ' i  açtım. Neredeyse yarım saat yürüdükten  sonra okula gelmiştim. Her zamanki gibi Sibel ve Başak kapıda beni bekliyorlardı , sanki ilk defa görmüş gibi sarıldıktan sonra beraber okulun içine girdik.

Sibel " Asel seni ilk kez saçların açık görüyorum ve bence çok yakışmış. Bunu neye borçluyuz? "

Sınıfa yeni erkek gelince süsleneyim  dedim Sibel . Ne diyorum ben yaa ne erkeği ne süslenmesi, iyice kafam karıştı şu sıralar , ama hayırlısı.

"Asel iyimisin? Sibel nasıl bir soru sorduysan kızın nutku tutuldu. "

Başak 'ın bu ani sarsıntısı ile kendime gelip

"Ne borcu canım halam istedi bende açık bırakayım dedim . Abartmayın sizde"
Namık Kemal 'in meşhur bir lafı vardı bilir misin ? Diyen iç sesimi susturup sınıfa girdim. Bugün normal günlerden daha geç geldiğim için sınıftaki çoğu kişi benden önce gelmiş di , buna Eray 'da dahildi . Sırama geçerken  ona bakmamaya dikkat etmiştim, neden bilmiyorum. O ise sanki annesinden para isteyecek çocuk gibi gözümün içine içine bakıyordu. Bunu bilerek mi yapıyor hiçbir fikrim yoktu. Başak ve Sibel 'de geldiğinde düşüncelerimden kurtulmuştum ve bir daha böyle düşünmemek için elimden geleni yapacaktım . İlk ders matematikti tabiki sevmiyordum. Ama herkez gibi bende dinlemek zorundaydım. Hani siz bir şeye yada bir yere odaklanmışken birinin size baktığını farkeder siniz ya bende de aynen öyle olmuştu. Neyse  belki ben yanlış anlıyorumdur , bana değil başka birine bakıyordur dedim. Ama canım bu kadar da olmaz ki matematik dersini anlayamıyorum. Sanki normalde çok anlıyorsun da , diyen iç sesime kocaman bir alkış dememek için kendimi zor tuttum. Kafamı yan tarafa bana bakan gözlere çevirmemle Eray ' ın siyahları ile benim kahvelerimin buluşması bir oldu . Bana o kadar garip bakıyordu ki öfke , sevgi , mutluluk, acı ... Bilmiyorum sanırım hiçbiri değildi ,  çok daha başkaydı . Kafamı geri önüme çevirdiğimde ise o siyah gözlerin hâlâ üzerimde olduğunu hissediyordum. Nihayet zil çalmış ve ben rahatlamışdım. Kızlara lavaboya gideceğimi söyleyip sınıftan çıktım . Pardon  çıkmaya çalıştım . Çünkü tam kapıdan çıkacağım zaman Eray 'ın arkadaşı olduğunu öğrendiğim çocukla çarpıştım , baya baya yıktım yani çocuğu. Zaten nerede aksilik var gelir beni bulur . Ben o panikle yine baya saçmalayıp

"Önüne baksana yaa kör müsün?  Sınıfa böyle girilir mi?"

Çocukta böyle bir şey beklemiyor olacak ki önce şaşırıp daha sonra

"Afedersin çok üzgünüm, size bir şey olmadı değil mi?"

Yuh ama ya ben ne diyorum o bana ne diyor , bunlar iki arkadaş benim bünyemi bozmak için mi geldi bu okula? Ben bu kadar kibarlığa gelemem bünyeme ters bir kere. Tabi ben burada iç sesimle öz değerlendirme yapa durayım , çocukta geçmek için yol beklesin. En sonunda benim kenara çekilmem ile sınıfa geçmişti , bende lavaboya gidip elimi yüzümü yıkamıştım. İnşallah kimse o halimi farketmemiştir amin. Yine olamayacak duaya amin diyorum ama neyse ...
Sınıfa geri geldiğimde Sibel ve Başak gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyor du Allahtan bunlar bastırıyordu sınıfın geri kalanı kahkaha atıyordu çünkü . Offf yine rezil oldum. Sırama oturduğum da yanıma gelen kişi ile kafamı kaldırdım. Ama niye ya niye ben ? Daha demin çarptığım çocuk şimdi tam tepemde bana bakıyordu. Ben ne oldu der gibi kafamı salladığımda tek elini bana doğru uzatmış bekliyor du

"Daha demin ki karşılaşmayı unutup tekrardan tanışa bilir miyiz? "

Benim o anı unutmam zaman alacak ama neyse , elini tuttuğum da

" Adım Meriç daha demin  için tekrardan özür diliyorum "dedi .

Çocuk suçsuz olduğu halde bir dakikada on kere özür diledi ben hâlâ bekliyorum .

"Bende Asel , gerçekten daha demin için bende çok üzgünüm o anlık şaşkınlıkla biraz bağırmış olabilirim kusura bakma lütfen "

ay bir an o konuşan ben miydim diye  şaşırsam  da belli etmedim yani inşallah etmemişimdir.

"Yok ya ne kusuru kim olsa aynısı yapardı bu arada galiba bundan sonra çarpışmamıza gerek kalmayacak çünkü bende bu sınıfa geliyorum. En yakın arkaşımı tek bırakamam çünkü"

Diyip Eray ' a göz kırpmıştı .
Hayır ya gelme valla gelme bizim sınıfta bit , pire , kene  ne ararsan var sen o yüzden gelme ,  diyemedim tabiki böyle saçma bir cümle kursaydım zaten büyük ihtimalle  sınıfın zeka durumundan endişe duyup gelmezdi ama neyse ben sadece

"Hımm öylemi çok sevindim senin adına umarım gelirsin "

demekle yetindim. Bu arada teneffüs arası bitmiş ders zili de çalıyor du Meriç bir yandan kendi sınıfına giderken (umarım daha gelmez ) bir yandan da

"tanıştığıma memnun oldum Asel "
diye

bağırıyordu. Bende arkasından "bende Meriç bende "dedim ve yerime oturdum . Başak ve Sibel ise sıraya sığmamış yerlere yatmış da gülüyorlardı. Hayır ne var dı bu kadar gülecek? Tabi aynı durumda onlardan biri olsaydı bende aynısını belki daha da fazlasını yapardım ama insan kendisine yapılınca aynı tepkiyi veremiyor  hani .

"Ne gülüyorsunuz siz ? Ben iki saattir ahiret hayatı yaşıyorum siz de burda böyle gülün, oh ne güzel "

tribimi atıp önüme döndüm. Tabi sonra yanıma gelip

"Asel sen daha deminki halini görsen kendini okulun 4. katından boşluğa bırakırdın emin ol "

Yok daha canım o kadar kötü olamaz dı dimi? Ben yine de korkarak

"Yapma ya o kadar mı kötüydü Sibel ?"

Sibel kafasını evet anlamında sağlayıp bir de üstüne Başak

"Şöyle söyleyeyim Asel 'cim hani bir düğüne gidersin damat ultra yakışıklı olur ama gelinin Allah cezasını vermiştir ya , sende bu ikisinin  şahidi olduğunu düşün. Nikah memuru da şahitlik ediyor musun ? Diye soruyor , sen evet diyorsun ama içinden lan oğlum sen gerizekalı mısın bunu sana zorlamı verdiler 6. dereceden miyop musun sen ? Di..."

"Ay yeter sus Başak yalvarırım konu nereye gidecek hiç merak etmiyorum ama çabuk bitir şunu hoca her an girebilir yada Saab kötüsü benim kalbim dayanmaz. "

"Tamam tamam işte sen içinden yaşadığın tüm o duyguları mimiklerinle jestlerinle evet derken yansıttın öyle düşün. Daha deminde dışın başka için başka konuşuyordu bunu ta biz anladık şekerim "

Yok daha   yeminle rezillik parayla olsa kredi çeker yine yaparım. Neyse şu saatten sonra ders dinlesem ne yazar ,  geleceğim yandı bu gidişle de kül olacak .Ben en iyisi masaya başımı koyup uyuyayım ki insanlar rahat etsin yoksa gülmekten karınlarına kramp girebilir .

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin