Hayattaki en zor şey matematik dersi , havuz problemleri değil. Hatta en zor şey ölmek bile değildir. Bence en zor olanı canın acırken , hayatın yok olmuşken, gülebilmektir ...
Bu sabah da diğer günler gibi halamın seslenişi ile uyanmıştım.
"Asel o yataktan çabuk kalkıyorsun , okula ilk günden geç kalmak mı istiyorsun. Bak ben hâlâ kime diyorum ?"
Offf bugün okullar açılıyordu , bir hafta nasıl geçti hiçbir fikrim yoktu. Halamı daha fazla kızdırmadan yataktan kalkıp banyoya gittim . İşlerimi bitirdikten sonra acaba ne giyebilirim diye dolabın karşısına geçtim. Dolap bana ben dolaba bakarken gayet ciddi düşünüyorduk. Halam sanırım hala uyanmadığımı sanmış olmalı ki . Odaya Asel diye girmesi ve beni görüp susması bir olmuştu. Sonra da
"Eee ne giymeyi düşünüyorsun? " diye sordu .Bence her okulun forması olmalıydı ben hergün yarım saat böyle bekleyeceksem işimiz vardı doğrusu. Halama dönerek , "Emin değilim "dedim . Halam eline açık mavi bir kot pantolon ve siyah uzun kollu üzerinde beyaz kalın yazılarla black yazan bir kazak alıp, bana uzattı"Bence bunları giy . Eğer üşürsen üzerine hırka da alabilirsin ."
Verdiklerini beğenmiştim. "Tamam halacım teşekkürler. Ben hemen giyip geliyorum ." Dedikten sonra banyoya geri gittim. Halam hâlâ arkamdan
" Asel hızlı ol kahvaltı yapmadan gitmiyorsun. "
Ben de hızlıca üstümü giymeye devam ettim. Aynadan kendime baktığımda güzel görünüyordum. Omuzlarıma kadar gelen siyah saçlarımı da yukarıdan sıkıca bağladıktan sonra hazırdım. Bir ara makyaj da yapsam mı diye düşündüm , ama hayır halamın bunu pek hoş karşılayacağını düşünmüyordum hemde önemli olanın diş değil iç güzellik olduğunu düşünen insanlardandım. Zaten kim yada ne göründüğü gibi ki ?..
Çantama bir defter ve kalemlik koyup aşağı indiğimde , halamın Doğukan 'a yemek yedirmeye çalıştığını gördüm. Yumurtayı sevmeyen bir çocuğa kahvaltı yaptırmak zor olsa gerek.
"Günaydın "
dedim sandalyeye oturmadan , Doğukan 'nın da yanaklarına sulu bir öpücük bırakmayı ihmal etmedim tabiki. O yanaklarını geri silmeye çalışırken gerçekten de çok tatlı duruyordu .
Kahvaltımı yaptıktan sonra , eniştem ile yeni okuluma gitmek için evden çıktık. Yada çıkmaya çalıştık diyelim , çünkü eniştemin bana yeni aldığı telefonu sürekli unutuyordum , daha alışamamıştım sanırım yanımda bir şeyler taşımaya . Eniştem ve halam benim bu halime gülerken , ben tekrardan arabaya koşup çoktan kemerimi takmıştım bile .
Okulun önüne geldiğimizde , büyüklüğü ile tekrar şaşırmıştım. Okulun içerisine doğru yürürken , bahçede ki öğrenciler bize bakıyorlardı. Ne bakıyorsunuz? dememek için zor tuttuyordum kendimi , ama ilk günden ' olaylı kız ' olarak tanınmak pek de iyi bir fikir gibi durmuyordu .Üst kata geldiğimizde müdürün odasını bulmamız zor olmamıştı bu kadar büyük bir okulda müdürün odasıda baya gösterişliydi.
Kapıyı çalıp içeri girdiğimizde , büyük deri koltuklar karşılaşmıştı bizi demek ki gösterişi seviyorlar diye düşünüyorken. Müdür bey"Buyrun , şöyle oturun "
diyerek koltukları işaret ettiğinde, oturmuştuk bile . Eniştem okula yeni başladığımı ve sınıfımı öğrenmek istediğimi söylediğinde , müdür bey bilgisayardan sınıfıma bakıyordu sanırım . Tekrar bize dönerek
"11-D sınıfın kızım ilk ders birazdan başlar "dedi .
Diğer evrak doldurma adres bilgilendirme telefon numarası vb. şeyleri de hallettiktenden sonra teşekür edip çıktık odadan. Enişteme okul kapısına kadar eşlik ediyordum . Yeni okulum karma olduğu için eniştem beni uyarmayı da ihmal etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
Genç Kız EdebiyatıHer şeyinizi verdiğiniz, hayallerinizle süslediğiniz hayatınız bir an uğruna yok olsaydı ne yapardınız?..