Soundtrack 3:
Erkin Koray - Hayat Bir Teselli
Kitap boyunca sizi Erkin Koray'a boğacağım. Şaka bir yana efsane bir söz yazarı ve aşırı iyi müzikler yapıyor. Seviliyorsun Koray.
Bölüme oy verin beni de yorumlara boğun. Sizi bölümle baş başa bırakıyorumm keyifi okumalar...
3. Bölüm: "Göğün Karanlık Denizi"
Gözler ruhun aynasıdır demişler, bilir misin?Ruh görünmezdir, şeffaftır. Belki çok ağırdır, belki de çok hafif... Belki de çok kırık, belki de çok sağlam... Ama bilemezsin. O, ruhun kendi arasındaki kocaman bir sırdır. Bundan bir tek ruh haberdardır. O kırıklar, sadece göz bebeklerindeki paslı kilidi açarak çözülebilir. Bir güç, bir endamın çözmeye gücü yetebilir. Bir dönüş, bir gülümseme... Belki de tek bir bakış.
Peki onun aynası neydi?
Eray, zihnindeki soru işaretleriyle evinin önüne aracını park etti. Kemerini çözüp arabanın kapısını açarken, içinde daha önce hiç tanışmadığı bir hisle sarmalandığını fark ediyordu. İçindeki karamsar duygulardan arınmak için engin denizlere anlatırdı bazen gözleriyle, verdiği nefesler ile. Karanlık semanın yansıdığı, karanlığını paylaştığı o deniz kıyılarına anlattıklarını savuruyordu.
Eve doğru ilerlerken kolunu kaldırarak saate baktı. Saat gecenin ikisine yaklaşıyordu, büyük ihtimal evdeki herkes uyumuştu. Evet, ailesiyle beraber yaşıyordu. Altan Saruhanlı'nın karşı koyulmaz kurallarından birisiydi bu kural. Üstelik bir Eray Saruhanlı isen, bu kural daha kati bir hâle geliyordu. Altan Bey'in Eray'a, zamanında yaşanan olaylardan dolayı, fazla güveni yoktu çünkü.
Gençlik zamanında çok büyük hatalar yapmıştı. Denizleri taşıracak kadar hem de...
Eray, sızlayan avuçlarıyla tırnaklarını avuç içine gömerek eve girdi. Cebinden çıkardığı anahtarla evin kapısını açarken ses çıkarmamaya gayret ediyordu. Kapıyı kapatıp sessiz adımlarla içeriye girerken eve gecenin verdiği kasvetin düştüğünü fark etti. Gerçi evleri hep soğuk, hep kasvetliydi. Bu evde asla daimi bir aile tablosu çizilmemişti, hâliyle eve de bu durum yansımamıştı. Sanki koskocaman evde herkesin ayrı bir dünyası vardı. Bu dünyalar birbirinden öyle kopuktu ki...
"Eray?"
Eray, duyduğu sesle hafifçe ürpererek arkasını döndü. Ona seslenenin kim olduğunu gördüğünde, babası olduğunu fark etti. Babası salondaki tekli koltuğa oturmuş, üzerinden çıkarmadığı ve ilk birkaç düğmesi çözülmüş gömleğiyle bardağındaki içeceği yudumluyordu. Odaya vuran loş ışık yüzüne yansıyordu. Yüzü ifadesizdi, her zaman öyledi. Asla babasının dışarıdan ne düşündüğünü kestiremezdi.
"Baba?" dedi onaylarcasına Eray, ifadesiz bir sesle. Altan Bey, elindeki bardağı önündeki sehpaya koyarak ayağa kalktı. Kehribar rengi gözleri evin yarı karanlığından bile belli olurken.
"Ben... Seni merak ettim," diyebildi Altan Bey, ellerini akların tutulduğu saçlarından geçirirken. "Mekândan ne ara ayrıldığını anlayamadım, haber vermeden çıkmışsın."
"Bir şey olduğu yok," dedi Eray kollarını göğsünde bağlayarak. "Yorgundum, fazlasıyla. Gevşemek için sahilde dolaştım biraz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KUĞU
Genel Kurgu"Haykırsam, duyar mısın sesimi?" Genç adam, ruhuna nükseden acıyla ellerini sıktı. Yumruk yaptığı parmakları avuçlarına bir ölü gibi gömülmüştü. Bu bir soru değildi, bu acının ruhun topraklarında filizlenen isyanı idi. Ciğerlerini parçalayan kel...