Herkese merhaba, bu sefer farklı bir şekilde bölümü başlatmak istedim. Neredeyse üç senedir bu kitabı yazıyorum, ilk halinden eser yok tabi :)
Kitabımı sizinde desteklerinizle güzel yerlere getirdim. Daha da güzel yerlere gelmesi dileği ile...
Finale az bir süre kaldı. Sizlere yavaştan veda etmek istedim aslında, Murat ve Betül'ün hikayesi bitmek üzere. Onları o kadar çok seviyordum ki bazen kafam da konuşturuyorum :D (Aklımı kaçırmadım tabi ki de!)
Benden çok onları siz seviyorsunuz. Onur ve Betül'ün kardeşliği gün gelecek dillere düşecek herkes onlara imrenecek. Hep derim demeye de devam edeceğim, kardeş olmak için kan bağına ihtiyaç yoktur.
Aslında finale şu kadar bölüm kaldı diyemeyeceğim çünkü henüz belli bir sayı yok. Daha Işıl ve Onur evlenmedi ama dimi? :D
Ama şunu unutmayın her bitiş yeni bir başlangıçtır ;)
Şimdilik bu kadar, final de uzun uzun yazarım artık (tabi ağlamazsam)
******************************
Medya: Düğün şarkısı
Uğrunda ölmeyeceğin bayrağın gölgesine sığınma. Ya sahip ol, ya da defol!
Bil ki kanım vatana toprak olur, bil ki ruhum cennete bekçi olur, bil ki canım vatana feda olur.
İki hafta sonra...
Kulağıma dolan seslerle birlikte açtım gözlerimi, duvar da asılı duran saate baktım bir süre tik taklarını dinledim. Gözüme vuran güneş içimi de ısıtmıştı. Neyse ki Kayseri de Hakkari de ki gibi bir soğuk yoktu. Bu yüzden kına gecem de açık hava da olacaktı. Bugün pazartesi olmasına rağmen bütün kızlar toplanıp hamama gidecektik, orada şarkılar eşliğinde gereken ne var ise yapılacaktı. Akşam da davul zurna eşliğinde erkek evine gidilip oyunlar oynanacaktı.
Erkek evi olarak halamların evi olmuştu. Murat, babası ve Işıl orada kalacaktı düğün boyunca. Uyanmama sebep olan tabi ki de saatin cılız çıkan sesi değildi. Salon oldukça kalabalıktı anlaşılan, oysa sabahın altısıydı. Ben tam yatağımda doğrulmuştum ki Emel içeriye girdi, bana bakıp tüm içtenliğiyle gülümsedi.
- Hele bakın kızlar, gelin hanım uyanmış bile.
O sıra da Gülcan da girdi odaya.
- Ama olmadı ki böyle! Hain planlarımızı boşa çıkardın Betül!
- Ben bir askerim Gülcan en ufak sese uyanırım, ki gece de uyumadım doğru dürüst.
Benim sözlerim üzerine herkesten gülme sesleri yükseldi. Neden güldüklerini anlamamıştım ama Emel buna güzel bir açıklama getirdi.
- E Murat'ta asker, ikinizde geceleri uyuyamazsınız o zaman!
Fısıltılar yükselmişti, ben hala neyden bahsettiklerini anlamamıştım.
- Kız Emel sende az fesat değilsin ha! Tövbe ne dersin sen?
Yine evi gülme sesleri doldurmuştu. İşte o an ne ima ettiğini anlamıştım, kulaklarıma kadar kızardım ve Emel'e öldürücü bakışlar attım. Bana göz kırpıp yavaşça yaklaştı.
- Hadi kız kalk artık, hamama gideceğiz daha. Bir sürü işimiz var!
Emel bir hışımla kaldırdı beni yatağımdan. Ben banyoya geçip yüzümü yıkarken onlar da teyzemin hazırladığı atıştırmalıkları aldı. Üzerime günlük kıyafetlerimi giyinip dışarıya çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı ve Beyaz'ın Çocuklar'ı ('Mesele Vatan!' Serisi 1) TAMAMLANDI
Non-FictionBaş kahramanımız KIZ ASKER! Vatan; sevdası sonsuz, aşkı onsuz olmayan yegane şeydir. Kalpten sevgi, imandan inanmak yeterliydi onu sevmeye. Nereye gidersen git yine de vatan dersin vatan! Yastığımız mezar taşı üstümüzde al bayrağın gölgesi! Memlek...