Hikayeyi değiştirmedikten sonra, son sayfayı bilmek yük olur sadece insana.
Hayat başlar ve biter. Nasıl başlayıp nerede sona erdiği değil ikisi arasına neler sığdırabildiğin önemlidir aslında.
Amin Maalouf
Medya: Manuş baba-Gülcemal
Yelken açmıştım bir yolculuğa, iyisiyle kötüsüyle kabul ettim. İyisi de oldu kötüsü de oldu, ama mutlu sonla bitirmek önemliydi. Benim hikayem de acı da vardı göz yaşı da, sevinçte vardı kahkaha da, mutlulukta vardı huzurda. Her şeyi en dibine kadar yaşadım ama hepsine de razı geldim sahi başka şansım var mıydı?
Annemle babamı kaybettim derken öz babam sardı bu sefer beni ve ben anne sevgisini yine doya doya yaşamamıştım. Kardeşim vardı Onur, öz değildi evet ama özden farksız da değildi. Değerlim, biriciğim. Annesi annelik yaptı babası babalık. Aile yönünden şanslıydım sanırım. Ama yine de eksikti bir yanım, dolmuyordu bir türlü.
Murat, ah benim ince sızım. Sevdiğim adam, can yarım! Hayat arkadaşım, yoldaşım. Çocuklarımın babası, evimin mutluluğu. Geç tanıdım seni ama sen erken geldin bana. Şükür sebebim, huzurum. Kelimeler kifayetsiz kalır seni anlatırken, yeri geldi sıkıca sardın baba şefkatiyle, yeri geldi sevdiğim adam gibi sahip çıktın bana. Söylesene be adam neden bu kadar sen, neden bende sen?
Umut, annesinin meleği, aşkımın en güzel aşkı. Bir tanecik kızım, miniğim, prensesim.
Bitiyordu belki de bitmez dediğimiz şeyler, gidiyordu gitmez dediklerimiz. Biz de gidiyorduk şimdi bu şehirden, başka hayatlara eşlik etmeye gidiyorduk. Gözlerim dolu dolu olmuştu, nasıl veda edecektim ki!
Elimde tutuğum kar küresine baktım bir müddet, Umut hemen yanımda ona uzanmaya çalışıyordu. Düğmesine bastım ve renkli ışıklar saçıp hafif bir ritimle dönmeye başladı içinde ki heykel. Kızım pür dikkat izliyordu, eğilip yanına koydum ve çıktım çocuk odasından. Murat son kolileri de işçilerle beraber aşağı indirmişti, son kez bir şeyler kaldı mı diye bakındı etrafa. Gözlerimiz buluşunca uzun uzun baktık birbirimize, öyle güzel bakıyordu ki çekemedim gözlerimi o da çekmedi zaten. İlk gün ki sevdamla seviyordum hala onu.
Hafifçe gülümseyip yanıma geldi ve sıkıca sarıldı, çimen kokusunu doldurdum yine ciğerlerime. Mevsim sonbahar olsa da o an yaz gelmişti benim için. Sıcacık kollarında sonsuza dek kalabilirdim. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, omuzlarımdan tutup biraz uzaklaştırdı kendisinden.
- Çiçek kokulu sevdiğim, üzme artık kendini. Her şeyin hayırlısı dedik hep, demek ki en hayırlısı da buymuş.
- Evet öyle ama bu şehir benim için farklı. Umut timini, annemi, babamı burada bırakıp gitmek zoruma gidiyor Murat. Elimde olsa onları da alıp götürürdüm yanımda.
- Bunu bende çok isterdim.
O sıra da arkadan gelen sesle ikimizde o tarafa döndük. Gelen Onur'du, canımın içi.
- Her şey tamam ablam, yola çıktılar.
Derin bir nefes alıp verdikten sonra başımı salladım, konuşamadım bir türlü. Sessizce çocuk odasına geçip kızımın montunu giydirip kucağıma aldım ve sıkıca sarıldım. Murat'ta içeriye gelip kollarının arasına aldı bizi. Zaman takılı kalsın istedim, hiç geçmesin.
- Gidelim artık.
Doğruldum ve kızımı sevdiğim adamın kollarına verip kar küresini de alıp çıktık odadan. Ben son bir defa baktım yuvamıza. Kısa da olsa en güzeli olmuştu bu evde, duvarlarında biz vardık. Dışarıya çıkıp kilitledim en güzel anılarımın kapısını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı ve Beyaz'ın Çocuklar'ı ('Mesele Vatan!' Serisi 1) TAMAMLANDI
Literatura FaktuBaş kahramanımız KIZ ASKER! Vatan; sevdası sonsuz, aşkı onsuz olmayan yegane şeydir. Kalpten sevgi, imandan inanmak yeterliydi onu sevmeye. Nereye gidersen git yine de vatan dersin vatan! Yastığımız mezar taşı üstümüzde al bayrağın gölgesi! Memlek...