-Geçmiş-

114 50 5
                                    

-Geçmiş-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Geçmiş-

"Ağlama, ağlama, ağlamamalısın Sara, ağla-"

Kurduğum telkinlerle dudaklarımdan koca bir hıçkırık kaçmış, gözlerimden akan şelaleyi durduramamıştım.

Gözlerimden akan şelale yüzümdeki kayalıkları aşıyor, hak ettiği yere rengi büsbütün yeşil olan çimenlere damlıyor, onları da yüzüm gibi solduruyordu.

Dudaklarımdan dökülen her söz ulaştığı kulağı, gözlerimden firar eden her damla yaş dokunduğu yeri solduruyordu. Ben lanetliydim, babamın da dediği gibi uğursuz tembelin tekiydim.

Koca sonsuz bir boşluğun içerisinde bir başına müebbet hapse çarptırılmış aptal, tembel bir suçluydum. Suçum, tembel olmaktı.

2+2'yi dahi toplayamayan bir aptalın tekiydim, onlardan farklıydım.

"Ağlamaya devam edecek misin yoksa kütüphaneye mi geçeyim?"

Kulaklarıma ilişip bedenimi titreterek şelalenin akış yönünü tersine çeviren ses ile gizlendiğim ağacın arkasında hızla gözlerimi silip, sesin geldiği yöne; bir başka ağaca yaslanarak test çözen çocuğa iliştirmiştim gözlerimi, Hazer'e.

"Senin ne işin var burada?"

Bugün Pazar günüydü, okulda veli toplantısına gelen hoca ve velilerden başka kimse yoktu.

Hazer elinde ki kitabı havaya kaldırıp sallarken gözlerimi devirmiştim.

"Zaten okul birincisisin neden kasıyorsun kendini?"

Hıçkırarak kurduğum cümle kıskançlığımdandı.

Tam 10 dakika önce babam bütün velilerin önünde Hazer'i övüp benim tembel, gereksiz bir tenekeden farklı olmadığımı haykırmış, o koca elleriyle yüzümü okşamak yerine tokat atmıştı, acımıştı.

"Yine sınıfta kalıyorsun ha?"

Alaylı konuşması beni sinirlendirmişti.

"Sana ne!"

O okulun popüleriydi, tipiyle değil zekasıyla popüler olanıydı. Herkes onun etrafında dolaşmak isterken, benden veremliymişim gibi uzak duruyorlardı. Veliler çocuklarına benimle arkadaş olup, iq'larını düşürmemeleri için telkinlerde bulunurken, çocuklarının Hazer ile arkadaş olabilmesi için ısrarda bulunuyorlardı.

Dalgalı uzun saçlarımı arkama doğru savurup sinirle bahçenin ağaçlık kısmından çıkmaya karar vermiştim ki Hazer'in kurduğu cümle ile donup kalmıştım.

"Seni çalıştırabilirim."

Şaşırmıştım.

"Neden?"

Gözlerim ciddiyetinden emin olmak için suratını analiz ediyordu.

"Çünkü zekisin."

Gülmüştüm.

"Yaaa..."

Dalgaya almıştım.

"Sen bilirsin."

Korkmuştum.

"Tamam, dur yani eğer dalga geçmiyorsan tamam?"

Soru sorarmışçasına kurduğum cümleye ciddiyetle başını sallamış "Akşam 9'da bizde ol." Diyerek test kitabını da alıp ağaçlık alandan çıkmış, arkasında şaşkın bir Sara bırakmıştı.

MaraziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin