-7-

129 18 41
                                    

Playlist; Einaudi 'Experince'

(Bölümleri eklediğim playlistler ile dinlemenizi tavsiye ederim)

(Bölümleri eklediğim playlistler ile dinlemenizi tavsiye ederim)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

7.Bölüm; Ölüm pes edip yavaşladığında O'nu yakalayacak.

Emniyet kemerimi takmadan direksiyonuna oturduğum arabayı son sürat sürüyordum. Yolum düz değil virajlıydı; direksiyonu her hareket ettirişimde bir yere tosluyor, arabadaki hasarı görmezden gelip yoluma devam ediyordum.

Azalan yakıt göstergesi umurumda dahi değildi. Sürecektim sonuna kadar, gittiği yere kadar...Tampondaki hasarlar da umurumda değildi, tamponda ki hasar motorun çalışmasını engellemiyordu: Motor hala sağlamdı.

Korkmuyordum; yaşayabileceğim en acı şeyleri yaşamıştım, daha kötüsü olamazdı çünkü hayatımda kimse kalmamıştı. Yalnızdım, yapayalnızdım.

Yakıt göstergesinde kalan tek çizgi gülümsetmişti beni, sona yaklaşıyor; bu kahrolası araçtan kurtuluyordum.

Bütünüyle hasarlı olan bu araçtan kurtulmama çok az kalmış, sürücü koltuğundan ineceğim günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştım.

Olmamıştı, bu yolu sevmemiştim. Sürücü koltuğuna oturduğum araç daha en başından arızalıydı, suç benim olmamalıydı. Arızalı bir araçla virajlı bir yola girmiştim. Güzergahı ben seçmemiştim, bana verilen güzergah buydu. 

Araç cesedim, şoför ruhum, güzergah kaderimdi...

Tampon kalbim, motor beynim, yakıt göstergesi ömrümdü...

Yorulmuştum, bu aracı sürmekten gerçekten çok yorulmuştum. Akıp gitmek istiyordum; uçmak istiyordum, dünya ile sınırlı kalmak istemiyordum. 

Zaman ve mekana sıkışıp kalmaktan şikayetçi olan bir ruhum vardı. Şikayetini nereye yapacağını bilmiyordu. Şuan bahçesinden çıkmak üzere olduğum bu karakol, ruhumun şikayetini dikkate alır mıydı?

Almazdı, çünkü O da bir suçluydu. Dünyaya hapsolon ruhumu birde dört duvar arasına O hapsetmişti. Ruhuma hapis içinde hapis hayatı yaşatmıştı. 

Sadece bir geceliğine dört duvar arasında kalmıştı ruhum; o bir gece binler gece gibiydi...

Ayaklarım karakol sınırlarının dışına çıktığında derin bir nefes almış, adımlarımı hızlandırmıştım. Biran önce eve gitmem gerekiyordu. Eve gidip, hıçkıra hıçkıra ağlamalıydım.

Ellerim, bacaklarım ve tüm vücudum delicesine titrerken bu şekilde eve gidemeyeceğimi anlamış, karşıma çıkan ilk ara sokağa girmiştim.

Sokağın sonuna kadar ilerleyip, bir apartmanın beton eşiğine yaslanarak yere çökmüştüm. Güneş kendi halinde gökyüzünde süzülürken, sokak tamamiyle boştu; ağlayabilirdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MaraziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin