Bölüm 8

186 68 67
                                    

Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor!

Lanet olsun, bu 205 oldu. Sevmiyor işte! Ne yapacağım şimdi? Seviyor çıksaydı, mesaj atacaktım ona. Gözyaşlarım usulca akarken bildirim sesi geldi telefonuma. Mesaj Derya'dan gelmişti.

DeryAşkım: Mesaj attın mı kanka?  (23:14)

Ben: Hayır, atmadım.

DeryAşkım: Neden?

DeryAşkım: Ya da dur, tahmin edeyim. Papatya, sevmiyor dedi. Doğru mu?

Ben: Evet...

DeryAşkım: Simay, çocuk seni nasıl sevsin Allah aşkına? Daha 2 kere falan tek konuştun. Mesaj at ve ondan özür dile.

Ben: Ama...

DeryAşkım: Aması maması yok! Hadi canım.

Ben: Pekala.

DeryAşkım: Afferin. Bana takıl, hayatı yaşa bebeğim. :)

Ben: Sana da iyi geceler, kanka.

DeryAşkım: İyi geceler bakalım hshsj. (23:22)

Hâlâ kararsızken ne yapacağımı bilemiyordum. Aslında Derya haklıydı. Ondan özür dilemem lazım. Beynim tereddüt ederken ellerim çoktan klavyenin üzerinde dolaşmaya başlamıştı bile.

Ben: Özür dilerim... (23:26)

Stresten tırnaklarımı kemirmiş olduğumu fark etmemiştim bile. Gözlerim masamın üzerindeki papatyalara gitti. Aşkımızın çiçeğine... Beni ona bağlayan en güzel şeylerdi onlar. Whatsapptan çıkıp galerime girdim bu sefer. Habersiz çektiğim fotoğraflarında gezindi parmaklarım, severmişcesine. O kadar fotoğrafı olmasına rağmen bir kere gülerken yakalayamamıştım telefonumla. Sonra çıktım galeriden, ana ekranım açıldı, yine o vardı. Sahi, benim gördüğüm her yerde sen varmışsın papatya kokulum. Gözlerimi kapattığımda bile...

Ne zaman uyuduğumu bilmiyordum. Gözlerimi araladığımda odama sızan güneşi görmemle yerimden fırladım. Hızla elime telefonu alıp, mesaj gelip gelmediğini kontrol ettim. Gelmişti. Hem de gecenin 2'sinde...

Papatya Kokulum: Kimsin ve neden özür diliyorsun? (02:03)

Ben: Sana yalan söylediğim için özür dilerim. (07:32)

Mesajım 2 tik olduğunda istemsizce kasıldım. Telefonu alıp lavaboya girdim. Ellerimi yıkayıp mutfağa girince annemin kahvaltı hazırladığını gördüm. Annem şaşkın olacak ki,

"Simay, kızım ne zaman uyandın sen?"

"Az önce uyandım anne. Babam gelmedi mi sabah?"

"Yok kızım, son anda önemli bir işi çıkmış. Gelemedi."

"Her zamanki gibi." Diye mırıldandım. Annem anlamıştı aslında, ama üzerine düşmedi fazla. O da alışmıştı babamsız olmaya. Kahvaltı yaptıktan sonra çantamı sırtlanıp annemle vedalaştım. Merdivenlerden indiğim sıra telefonum çaldı. Arayan kişi bilinmeyen bir numaraydı. Yanıtlamayı cevaplayıp sesin karşı taraftan gelmesini bekledim.

"Simay, orada mısın?" Gelen erkek sesi bir yerden tanıdık geliyordu ama kimdi...?

"Kimsin sen?"

"Ben Serdar."

Serdar...? Kimdi ya bu? Bir dakika yoksa, bu dün yanıma gelen çocuk... Ha, evet oydu. Numaramı nereden almış ki bu?

"Orada mısın Simay?" Dedi sorusunu tekrarlarken.

"Numaramı nereden aldın?"

"Okul grubundan aldım." Dedi pişkince.

"Neden aradın?" Sert bir şekilde söylediğim sıra, okulun yolunu tutmuştum.

"Okul grubundaki mesajları okumadın mı sen?"

"Yoo, ne yazıyordu ki?"

"Bir proje düzenlenmiş, her sınıftan bir kişi, toplam 4 kişi olarak grup kuruluyor. Sen, ben, Esra ve Emre varız grupta." Dediği an kalbim sıkıştı. Emre mi dedi o? Bir dakika, Emre ile biz aynı sınıftaydık. Yani olması mümkün değildi. Yine de sormak istemiştim ama.

"Hangi Emre?" Dedim Esra denen şahsı umursamadan.

"Emre Atahan."

"Emre Atahan mı? Ama o-" dediğimde sözümü kesti ve konuştu.

"En son bizim grup seçilmiş, başka biri kalmadığı için de sizin sınıftan 2 kişi aynı gruba girmiş." Kalbimin çarpmasına neden olan cümleleri duyduğumda yerimde duraksadım. Okulun bahçesine girmeye az kalmışken. Telefonu kapatıp okula adımımı attım. Çok mutluydum, onunla daha fazla yakın olacağım için. Doya doya ona bakabileceğim için...

Aniden önüme geçen Derya'ya şaşırdım. Kaşlarımı çatmışken yüzümdeki gülümseme hâlâ yerinde duruyordu.

"Noluyor Derya?"

"Kanka kafeye gidelim hadi. Kahve içelim, uykusuzum biraz." Dedi hızla konuşurken.

"Noluyor dedim Derya?" Kolumdaki elleri sıkılaşınca arkama döndüreceği sıra, birinin adımı seslendiğini duydum.

"Simay." Ellerini sallayarak adımı çağıran kişi Serdar'dı. Serdar'a baktığımda, gözlerim çaprazında ayakta duran Emre'ye takıldı. Birine sarılıyordu. Bir kıza sarılıyordu... Kokusunu içine çeke çeke, kokusunu o kızın üzerine sindire sindire...

Bir papatyanın acısını dinliyorum. Gökyüzü git gide kararıyor...

Bölüm sonu! Yorumlarınızı yazarsanız sevinirim.

Papatya || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin