Yavaş yavaş gözlerimi araladığımda ağzımdaki oksijen maskesine kaşlarımı çatarak baktım. Hafif doğrulmaya çalıştığımda göğsümde hissettiğim ağrıyla birlikte bir an nefes alamadığımı hissettim ve kendimi yatağa bıraktım.
Ağzımdaki oksijen maskesine bakılırsa şuanda hastanedeydim. Göğsümde hissettiğim ağrıya bakılırsa da kalp krizi geçirdiğim için masaj yapmışlardı.
Ağzımdan maskeyi çıkardıktan sonra yavaşça doğruldum. Oturur pozisyona geldiğimde aniden gelen öksürükler yüzünden nefes almaya çalışarak öksürmeye devam ettim. Size söyleyeyim nefes alamamak hayatta yaşayacağınız en kötü şey ve ben şuanda olduğu gibi bunu bir çok kez yaşıyorum.
Koşarak içeri giren hemşire hızla oksijen maskesini bana verdiğinde titreyen ellerimle kavradım ve ağzıma götürdüm. Derin derin nefesler alıp verdiğimde kendime geldiğimi hissettim. Maskeyi ağzımdan biraz uzaklaştırıp kısık gözlerimle hemşireye döndüm.
"Göğ-sü-süm ağ-ağrı-yo-yor." dediğimde tekrardan öksürmeye başladım. Maskeyi ağzıma tutup nefes almamı sağladıktan sonra taktı. Yatağa yatmama yardımcı olduktan sonra ona bakmaya başladım.
"Çok normal bir şey. Hastaneye geldiğinizde kalp krizi geçiriyordunuz. Kalp masajı yaptığımızda dönmediniz. Biz de elektro şok uygulamak zorunda kaldık." dediğinde gözlerimi sıkı sıkı kapattım. Maskeyi ağzımdan biraz uzaklaştırıp tekrardan konuşmaya çalıştım.
"K-kaç gün-gün-dür bu-burdayım?" dediğimde konuşmak için kaldırdığım kafamı yatırdı ve maskeyi düzgün bir şekilde taktı.
"Yaklaşık bir gündür. Geldiğinizde sizi hemen yoğun bakıma aldık. İlk 24 saat çok kritikti. Çok şükür atlattınız." dediğinde tam tekrardan konuşmaya başlayacaktım ki beni durdu.
"Lütfen konuşmak için kendinizi yormayın. Ben arkadaşlarınıza haber vereceğim. 1-2 saate sizi normal odaya alırlar. Camdan arkadaşlarınızı görebilirsiniz." diyip gülümsediğimde onaylamak için gözlerimi kırptım.
Yoğum bakımdan çıktığında bakışlarımı cama çevirdim. Bir kaç saniye sonra adeta cama yapışan Gece sayesinde sırıtmaya başladım. Ağzımda maske olduğu için sırıtmamı görmesi imkansızdı ve bunun keyfini çıkararak ona bakmaya devam ettim.
Sonunda diğerleri de geldiğinde onları ancak yarım yamalak görebildim. Çünkü Gece sağolsun cama öyle bir yapışmıştı ki yarısını kaplıyordu. Ayucuk!
Düzenli nefes alış verişlerimin arasında Elimi kaldırıp onlara el salladım. Hepsi gülümseyip el salladığında Gece camış gibi sırıtıyordu. O 32 diş sırıtmaya uzun süre devam edince gözlerimi devirdim ve yatağa iyice yerleştim. Eee biraz dinlenip keyfimi çıkarmak gerek. Neden? Çünkü üşengeçlik bunu gerektirir arkadaşlar.
Bir kaç saat sonra doktorum geldiğinde ona döndüm. Şimdi benim yerimde olan bir kişinin 'ben iyiyim ve hastaneden çıkmak istiyorum' demesi lazım değil mi? Cık cık ben demeyeceğim. Çünkü kendimi iyi hissetmiyorum. Tamam anladım inanmadınız vurmayın. Ya vurmayın diyorum size! Tamam hastanede kalıp yatmak istediğim her şeyi yaptırmak işime geliyor, oldu mu!?
Doktora çaktırmadan avcumun içini tırnakladım ve kendime geldim. Bu serum merum bende baya kafa yaptı her halde. Ama sizde beni hoş görün canım. Az daha ölüyordum ve beni geri döndürebilmek için bana elektro şok uyguladılar lütfen.
Yoğum bakımdan çıkıp ağzımdaki maskeden kurtulduğum da normal odaya geçtik.
"İlacınızı neden almadığınızı ve aksattığınızı sorabilirmiyim Ay hanım?" diyen doktoruma bakıp yapmacık bir şekilde şirince sırıttım. Böyle hanımlı bir şekilde resmi konuştuğuna göre gerçekten kızgındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Ay'ı
Teen Fiction"Hayat neydi? Kimin çocukken mavi önlük giyip mutlu bir hayat yaşamasına, ya da şiddet mağduru olup hayatındaki tek renklerin bu morluklar ve kırmızı kan olduğuna karar veriyordu?" ~~~ İnsan hayatına giren kişilerde kimin 'o' beklenen kişi olduğunu...