Üstüme giydiğim kırmızı gece elbisesiyle kendime son kez baktıktan sonra kapıya yöneldim ve açmamla eli hava da asılı kalmış Gündüz'le karşılaştım.
"Gündüz sen ne arıyorsun burada araca geçene." dediğimde yüzündeki şaşkınlık ifadesiyle bana öylece bakıyordu.
İstemsiz bir şekilde onu incelerken buldum kendimi. Üstüne giydiği siyah takımı ve beyaz gömleğiyle aşşırı iyi duruyordu. Bakışlarım ellerine kaydığında papyonunu tuttuğunu fark etmemle istemsizce güldüm.
"Ver hadi." diyip elimi uzattım.
"Hıı."
"Ne hıı Gündüz ver papyonunu da takayım belli ki becerememişsin." dediğimde bir anda kendine geldi.
"He şey sen onu diyorsun."
"Başka ne olacak? Belli ki yapamamışsın."
"Yapamadım demeyelim de tam ayarlayamadım çok sıkı oldu." diyip elime tutuşturduğu papyonla kafamı iki yana sallayarak güldüm.
"Adamlar bizi öldürmeden sen kendini boğacaksın."
Papyonunu taktıktan sonra çok sıkı olunca istemsiz olarak ona daha çok yaklaştım ve biraz gevşettim.
"İyi mi?" diye hala papyonla uğraşırken sorduğumda cevap gelmeyince kafamı kaldırmak gibi bir hata yaptım. Gözleriyle bana öyle bir bakıyordu ki size anlatamam. Gündüz Demir insana bakışlarıyla bile seni seviyorum diyebilirdi.
"Tamam oldu, çok sağol." diyip hemen benden uzaklaştığında hava da kalan ellerimi indirdim ve telefonumu alarak onunla birlikte hızla binadan ayrılıp özel araca bindim.
Araç hareket ederken hepimiz son hazırlıkları kontrol ederken sonunda kulaklıklarımızı taktık ve yolun bitmesini beklemeye başladık. Sonunda otele vardığımızda derin bir nefes alıp diğerlerine baktım.
"Planı tamamlayacağız ve lütfen çok dikkatli olun. Mümkünse bu geceyi hepiniz sağ salim atlatın."
"Atlatalım diyecektin herhalde Ay kendini niye saymıyorsun?" diyen Emir'e baktığımda içimdeki sıkıntının geçmesini diledim. Çünkü her şeyi bildiğim gibi bunu da biliyordum bu gece bir şeyler olacaktı.
Cevap vermemi beklemeden araçtan inip arka kapıdan otele giriş yaptıklarında Gündüzle baş başa kalmıştım.
"Ee hadi o zaman bizde inip diğer araca geçelim ve otele giriş yapalım." diyip hareketlendiğimde kolumdan tuttu.
"Ne oldu?" dediğinde istemsiz kalbim çarparken yüzüme yapmacık bir gülümseme kondurdum.
"Bir şey yok. Göreve başlayalım diyorum sadece."
"Bildiğin veya hissettiğin bir şey var Ay ve sen bunu söylemiyorsun." dediğinde gülerek kafamı iki yana salladım. Beni gerçekten çok iyi tanıyordu.
"Bildiğim bir şey varsa Gündüz bu geceyi sağ salim atlatacağımız." dedikten sonra hızla araçtan indim ve onunda yanıma gelmesiyle köşe de bekleyen siyah porsche ye binip davetlilerin giriş yaptığı kapıya vardık.
Davetiyeleri okuturken yanımızda duran bir kadınla birlikte istemsiz ona bakarken kendisi Gündüz'ü baştan aşağı incelemekte meşguldu.
İstemsiz sinirlenirken bir adım geri gidip Gündüz'ün önüne geçtiğimde nihayet kadının bakışları beni buldu ve bir tur da beni inceledikten sonra kıskançlıkla burun kıvırıp yanına gelen adamın koluna girerek içeri giriş yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Ay'ı
Dla nastolatków"Hayat neydi? Kimin çocukken mavi önlük giyip mutlu bir hayat yaşamasına, ya da şiddet mağduru olup hayatındaki tek renklerin bu morluklar ve kırmızı kan olduğuna karar veriyordu?" ~~~ İnsan hayatına giren kişilerde kimin 'o' beklenen kişi olduğunu...