~ 3. Bölüm : Bu His ~

551 45 22
                                    

Edis Saruhan'dan

Karakolda kayıtları ona gösterdiğimden beri arabanın arkasındaki kaldırıma oturuyordu. Onu karakol merdivenlerinin başından inceliyordum. Kafasını eğdi , bacaklarının arasına aldı , salınık saçları yüzünü kapatıyordu. Şaşkındım çünkü hiç ağlamadı. Nesi vardı bu kızın neden ağlamıyordu? Arkamdaki ayak sesiyle ona bakmayı kestim. Gelen abim Okan'dı.

-"Hala oturuyor mu? Dedi abim. Başımla onaylarcasına onu gösterdim.

-"Ne olacak Edis?" Dedi , elimi cebime soktum .

-"Bir şeyler kestirdim. Bana bırak ben sana haber veririm" dedim ve merdivenden yavaşça indim. Ellerim cebimde yanına doğru ilerledim. Karşısına geçtim. Bana bakmadı. Yüzüme bakması için öksürdüm ama nafile yine bakmadı. Ayağımla yere sertçe vurdum.

-"Yerde ne tozluymuş" dedim ama yine de bakmadı. Derin bir nefes soludum ve yanına oturdum.

-"Yaklaşık 2 saattir oturuyorsunuz bedeniniz için zararlı" dedim ve elimi önümde birleştirdim. Elimi incelerken parmağımdaki yüzük gözüme takıldı. Ne güzel bir metafordu değil mi? Onu bana , beni ona hatırlatan. Sonra yanımdaki kız geldi aklıma elimi incelemeyi kestim. Ve sağ elimle sırtına götürdüm ama dokunamadım. Elimi çektim ve yine elime odaklandım. O sırada kız ayağa kalktı.

-"Nereye?" Dedim ve bende kalktım. Süt beyazı suratı sapsarı olmuştu. Sırtı dönüktü. Bir şey demedi sadece elini havaya kaldırıp yumruğunu sıkıp açtı ve arabaya bindi. Bu gelme demek oluyordu. Ahh kızım daha beni tanımıyorsun sonuçta. Ben hiçbir işimi yarım bırakmam ve bitmeyen bir işim var.

Aylin Yılmaz

Senelerce baba dediğim insanın aslında beni asıl ailemenden koparan kişi olduğunu öğrenmek çok acı. Ona her baba diyişim , her şefkat görme isteğimde eksik etmemesi ama nasıl ya nasıl yapabildi bana bunu?

Arabaya bindim ve son hız şirkete sürdüm. Ne yapacaktım peki? Nasıl yaptın mı diyecektim? Yoksa direkt mi öldürecektim? Öldürebilir miydim? Bilmiyorum. Ama o benim ailemi öldürdü? Yapabilir miyim? Yapabilir misin Aylin?

Hayır yapamam. Arabayı kenara çektim. Gözlerimi sımsıkı sıktım. Kafamı direksiyona gömdüm. Ellerim başımın yanında onları da sıkıyordum. Bunlar, bu şeyler, bu hayat bana ağır gelmişti. Yapayalnız kalmak bana çok ağır gelmişti.

-"Aaağ!" Diye bir çığlık attım. Artık dayanamıyorum. Penceremin tıklatılmasıyla kafamı o tarafa çevirdim. Kafamı ne var dercesine salladım. Gelen Paltolu Adam'dı. Şu hayatımı bana anlatan Paltolu Adam. Şu çok bilmiş Paltolu Adam. Pencereyi açmamı gösterdi. Yavaşça açtım.

-"Pardon hanımefendi ama buraya park edemezsiniz burası otoyol." diyip etrafına baktı.

-"Yürü git" deyip pencereyi kapattım. O da kapıyı açtı.

-"Aylin hanım sizi yan koltuğa almak zorundayım. Malum arabamın tekerleğini patlattınız ve buraya otostopla geldim" dedi, ne diyordu bu adam buraya otostopla geldiğine inanıcağımı beklemiyor dimi?

-"Buna inanmamı mı bekliyorsun?" deyip iğrendiğimi belli eden bir surat attım. Güldü.

-"Evet yalan söylemede baya beceriksizim o nedenle rica etsem yan koltuğa geçer misiniz?" dedi, bir süre boş boş bakıştıktan sonra bunu yapmam gerektiğini düşündüm. Neden bilmiyorum ama artık ne olursa olsun. Kıyamet kopsa da böyleyim bundan sonra hem Haluk'a ne olacak çok merak ediyorum. Yan koltuğa geçerken onun yerime çoktan oturduğunu gördüm.

-"Alışkın gibisiniz" dedim ve kemerimi taktım. Güldü ve arabayı çalıştırdı.

-"Arabalar benim uzmanlık alanım" dedi ve aynayı kendi boyuna göre ayarladı. Ve konuşmaya devam etti

-"Trafikte makyaj yapmamalısınız" dedi, ona Ne? Dercesine baktım.

-"Nereden çıkardın bunu?" dedim, zaten olanlar belliydi bir de saçma sapan konuşması çok garipti.

-"Dikiz aynanızda fondöten izleri var" dedi ve çarpık bir gülüş attı. Şaşkına ona baktım.

-"Aferin çok bilmiş beni uyardığına göre saadete gel de söyle nereye gidiyoruz?" dedim.

-"Adım Edis Saruhan kısaca Edis Bey diyebilirsin" dedi kafamı bıkmışçasına geriye yasladım.

-"Bunun neresi kısa" diye söylendim.

-"Eve gidiyoruz " dedi, başım hala gerideydi.

-"Hangi eve? Eve gitmek istemiyorum ve ayrıca benim birisini öldürmem lazım" deyip kaşlarımı çattım.

-"Eve gitmek istemeyeceğinizi abim bildiği için seni bizim eve götürmem gerektiğini söyledi ve ayrıca öldürmek istediğin kişi şu anda tutuklanmış bulunmakta" dedi, kafamı kaldırdım ve ona döndüm. Şaşkınca gözlerim açıldı.

-"Şaka yapıyorsun, o adam asla kolay kolay tutuklanmaz" dedim ve üzülerek ekledim "Ve onun içeride de tanıdıkları vardır kısa sürede çıkar" deyip tekrar arkama yaslandım.

-"Bu kadar emin olma küçük hanım bu sefer emniyet de emniyette" dedi ve gülümsedi.

-"Umarım..." dedim ve sustum. Bir süre neden beni kolladığını düşündüm.

-"Beni bir şey için kolluyorsun dimi?" dedim

-"Belki..." dedi

-"Öyle işte yoksa kim neden bana yar-" dedim ve sustum. Ardından devam ettim.

-"Benim ne yardıma ihtiyacım var ne de size yardım edecek gücüm. Arabayı yana çeker misiniz?" dedim ama cevap vermedi. Belliydi zaten Haluk Uygun'u yakaladılar ve beni Haluk Uygun'un suç ortakları için  kullanacaklardı. Emniyet de emniyetteymiş haha göçüm.

-"Arabayı durdurur musunuz?!" Diye 2 kere bağırdım.

-"Yeter!" Diye bağırdı. Arabayı bir bahçeye park etti sanırım onların evine ya da kalacağım eve artık ne eviyse ona gelmiştik "Bu emniyetin gizli bir görevi Aylin hanım sizi de buna isteseniz de istemeseniz de dahil ediceğiz eğer bir sorununuz olursa bana ulaşabilirsiniz" diyip cebinden bir kağıt çıkarttı. Yavaşça kağıdı aldım üzerinde numarası yazıyordu.

-"Beni burada tutamazsınız" dedim. Sesim ağlamaklı çıkmıştı.

-"Kusura bakma Aylin" sustu "Aylin Hanım" düzeltti ve tekrar devam etti. "Bu sizin güvenliğiniz için" dedi

-"Ben kendimi koruyabilirim sizin korumanıza ihtiyacım yok rica etsem arabamdan iner misiniz?" diye direttim. Ama inmedi. Gözlerime bütün soğukluğuyla bakıyordu.

-"Sana son kez diyorum in arabadan!" Diye bağırdım. Bir şey demeyince araba sürerken belinde gördüğüm silahı aldım ve ona tuttum.

-"İn şimdi arabadan" dedim. Gözlerini bıkmışça kapattı. Yavaşça kapıyı açtı ve arabadan indi. Bende onun peşinden indim. Sürücü koltuğunun yanına geldiğimde hala silahı ona doğru tutuyordum.

Kapıdan çekilmesi için silahla işaret ettim. Çekilince kapıyı açtım o sırada kolumu tuttu ve silahı bir hamleyle elimden aldı. Karnının altına bir tekme attım ama hafif bir inleme dışında bir etkisi olmadı. Sırtımı arabaya yasladı. Bedenim araba ve onun arasında kalmıştı. Bir elini yüzümün yanına, arabaya yasladı, bana biraz daha yaklaştı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Neredeyse burun burunaydık. Nefeslerimiz karışmıştı. Kolumu tutuyordu. Kulağıma yaklaştı ve fısıldadı.

-"Sakın bir daha bana karşı çıkma çünkü bir daha bu kadar kibar olmam!" dedi ve yavaşça çekildi. Yüreğim ağzıma gelmişti. O neydi öyle, az önce ne oldu. Ben ne yaşıyordum. Kalp atışlarım bir o kadar hızlı ancak ben nefes aldığımı hissedemiyorum. Kimdi bana bunu hissettiren adam döndüm ve ne yaptığına baktım. Uzun boylu adam sırtını dönmüş pişmanlığını yaşıyordu resmen, onun da yüzü bembeyaz olmuştu. Geceyi  bembeyaz suratı aydınlatıyordu adeta. Ne yaptın bana Edis Saruhan? Ne yaptın bana?

Herkese merhabaa arkadaşlar yepyeni bir bölüm heyecan zirvede. Ben bile heyecanlıyım yazarken sizi okurken düşünemiyorum. Umarım beğenmişsinizdir. Lütfen desteklerinizi esirgemeyin. Yorumlarınız benim için çok değerli. Beğenmeyi yani yıldızı partlatmayı unutmayın yorumlarınızı bekliyorum. Sizleri seviyorum 🖤😊

Paltolu AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin