Eve gelene kadar kendimi toparlayamadım. Edis bir şeylerin ters gittiğini fark etmiş ve çantamdan bıçağı almış. Bunu arabaya binince elinde tuttuğu bıçak korumasından anladım.
-"Aylinim bir bilsen seni ne kadar çok özledim" Haluk sanki bu olaylar hiç yaşanmamış gibi davranıyordu. Tabii yıların alışkanlığı nasıl bıraksın.
-"Bende babacığım bende." Dedim ve ekledim.
-"Babacığım hiçbir şey değil de bu pis iftirayı nasıl atabildiler inanamıyorum" dedim. Bu sefer hamleleri ben yapıyordum. Haluk'u en kısa sürede bitirmek istiyorum. Bu intikam ateşi falan değil bu yaptıklarının bedeli.
-"Anlatacağım Aylinim anlatacağım bu zamana kadar seni üzmemek için söylemediğim her şeyi söyleyeceğim" Haluk itiraf mı edecekti? Yoksa başka bir şeyler daha mı var? Sesi her zamankinden daha samimiydi. Lütfen benimle oynuyor olmasın Allah'ım.
-"Her seyi ögrenmek için çok büyüdüm babacığım. Artık hazırım" dedim ve elini sıktım. Olabildiğince samimi olmaya çalışıyorum ve başarıyorum da.
○○○
Eve geldigimizden beri Haluk çalışma odasındaydı. Bu evdeki sessizlik beni çok geriyordu. Yatağın üstüne oturdum. Elimi kulağıma götürdüm.
-"Edis..." ses gelmedi.
-"Edis..."
-"Beni duyuyorsun biliyorum..." biraz bekledim ve ekledim
-"Beni yalnız bırakma olur mu?" Deyip ağlamaya başladım. Elimi çekerken mikrofonu kapattım.
Sessiz hıçkırıklar boğazıma hücum etti.
-"Haluk Uygun evden çıkıyor. Birazdan geleceğim yanına" Edis'in sesiydi bu. Yüzüme bir tebessüm oturdu.
Yaklaşık 5 dakika sonra odamın kapısı çalındı.
-"Gel" dedim. İçeriye Edis'in girmesiyle tebessüm ettim. Elini uzattı.
-"Gel aşağıya iniyoruz" dedi. Sorgusuzca elini tuttum. Bodruma inince buranın tarzının değiştiğini gördüm. Ortada bir masa ve üstünde şarap şişeleri vardı. Oturmam için bir sandalye çekti. Oturduktan sonra bir kadeh şarap doldurup önüme koydu.
-"Sarhoş olup mu konuşmak istersin yoksa ayık olarak mı?" Dedi. Yüzünde endişe ve heyecan vardı. Bir şeyler olmuştu Edis'e. Sabahki halinden çok farklıydı.
-"Tamam anlaşılan sarhoş olmak istemiyorsun..." dedi ve sandalyeyi ters çevirip oturdu.
Cebinden sabahki bıçak korumasını çıkartıp bana doğru tuttu.
-" Bana bak!" Dedi. Gozlerimi tuttuğu şeyden alıp gözlerine diktim.
-"Sen beni sevdiğini söylüyordun dimi" dedi. Sesinde öfke vardı.
-"Söyle... Konuş benimle!" Hiçbir şey söylemedim ve nefretini kusmasını bekledim.
-"Sen bugün bu bıçağı arabada düşürmeseydin ben ölmüştüm , Eda ölmüştü , Okan ölmüştü , Görkem ölmüştü , Mert ölmüstü , Burak ölmüştü..." kafasını katlanamadığını belli eden bir hareketle devam etti.
-"Zeynep ölmüştü!" Gözleri doldu.
-"Ve biliyor musun kim yaşayacaktı?" Bağırmasına cevap veremedim.
-"Sen!.. bencil sen yaşayacaktın!" Gözlerine şaşkınca baktım. Bana bu kadar kızmasını kaldıramazdım.
-"Hayır Aylin seni sevmiyorum. Sen ilgiye muhtaçsın. Sen hep ilgiye muhtaç büyümüşsün. Ben sana sevgi veremem..." dedi , gözleri yine doldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paltolu Adam
Любовные романыPolislikte işi olan Edis Saruhan'ın Haluk Uygun davasıyla ilgilenmesi gerekir. Bu çok gizli ve tehlikeli bir görevdir. Bu gorevde Haluk Uygun'un manevi kızı Aylin Yılmaz'dan yardım alacaktı. Yaşadikları aksiyonlar arasında duygularına hakim olamaya...