Bölüm Şarkısı : Aurora-Runaway.
İyi okumalar 🧡
Bütün gücümü yere birkaç kelimesiyle sermişti.
Aşık olmak için yanlış adamı seçtin. Unut bunu...
○○○
Edis Saruhan
Kendime olan bu hisleri kaldıramıyordu artık bedenim. Susturmalıydım. Belki de kalbimin atışını susturmalıydım.
Daha önceden hiç böyle bir şey hissetmemistim. Zeynep'e bile. Ya da öyle mi zannediyordum?
Bu hisleri susturmalıydım. Hem onun için hem kendim için.
-"Aşık olmak için yanlış adamı seçtin. Unut bunu"
Aylin Yılmaz
Beni paramparça eden sözlerinin ardından masadan uzaklaşmıştım. Önce mutfağa gittim. Mutfakta olmak hala ona yakın hissettiriyordu.
İçeride hala bilgisayarının başında olduğunu gördüm. Buradan gitmeliydim. Buradan gitmeliydim...
Aşağı bodruma inebilirim diye düşündüm. Orada bana iyi gelebilecek bir şeyler vardı. Elime bir bardak almak için rafa doğru uzandım. Bardağı tam elime almıştım ki mutfağa geldiğini hissettim. Ona bakmadan hemen bardağı alıp mutfaktan çıktım.
Bodruma indiğimde ışıkları yaktım. Burayı kendime göre dekor etmiştim. Evet içimde mimar olma isteği var. Bu saatten sonra ne ben bir mimar olabilirim ne de bir mimar benim içimi düzene sokabilir.
Bodrumu renkli ışıklarla süslemiştim. Aslında bakarsanız buraya birkac arkadasımla bile gelmiştim. Yurtdışından tanidığım Alyssa ve Yasmin. Onlarla da bayadır konuşamıyordum. Büyük ihtimalle ülke ülke geziyorlardır. Bir ara onlara dahil olmuştum ama Haluk Uygun'un işleri yüzünden geri dönmek zorunda kaldım.
(Bunun ışıklı halini düşünebilirsiniz :)
Bir şarap alıp masaya oturdum.
Hafif bir şarkı da güzel giderdi değil mi?
Radyoya bir kaset taktım ve kadehimi doldurdum. Aurora-Runaway çalıyordu.
Hafifçe mırıldanmaya başladım. Gözyaşlarımda aynı ritimle senkronize olmuş şekilde akmaya başladı.
Kaçıncı kadehime geldim. 3. Sanırım. Yok üçü gecmiştim 7 galiba. Hafif mırıldandığım şarkıyı sesli bir şekilde söylemeye başladım. Kadehim bana mikrofon olmuştu.
And I was dancing in the rain
(Ve yağmurda dans ediyordum)
I felt alive and I can’t complain
(Canlı hissettim ve şikayet etmedim)
Kapının açılmasıyla ürksem de şarkı söylemeyi bırakmadım. Kadehimi bana ne yapıyorsun dermişçesine bakan Edis'e kaldırarak söylemeye devam ettim.
But now take me home
(Ama şimdi beni evime götür)
Şarkının burasında gelmesi garip olmuştu. Gözyaşlarım yavaş yavaş akmaya devam ediyordu ama gülüyordum ona bakıp.
Take me home where I belong
( Ait olduğum yere evime götür beni)
Bana yaklaştı.
I can’t take it anymore
( Daha fazla kaldıramıyorum)
Sol elimi göğsünün üstüne koydum. Sağ elimde kadeh vardı. Aramızdakı mesafeyi olabildiğince azalttım. Yüzümü ona dogru kaldırdım.
Mavi gözlerindeki kendime baktım. Hiç de bana o sözleri söyleyen adam gibi değildi. Ağlamam durmuştu. Eminim gözlerim kızarmıştı. Kalbi çok hızli atıyordu. Sanırım benim de öyle. İnip kalkan göğüs kafesine kafami yasladım.
-"O sözler sana ait değildi" dedim. İtiraz etmedi. Gülümsedim. Biliyordum. O sözler ona ait değildi. Kollarını yavaşça bedenime sardı. Evet kesinlikle o sözler ona ait değildi.
Yüzümu kaldırdım ve gözlerine baktım.
-"Sözle-"
-"Şişşt" diye parmağımı dudağına götürdüm. Yine yalan söyleyecekti. Dudağımı dilimle ıslattıktan sonra parmaklarımın ucuna basarak dudağımi dudağına bastırdım.
But now take me home
(Ama şimdi beni evime götür )
Bana eşlik etmeye başladı. Adeta dans ediyordu dudaklarımız beraber. Alt dudağını ıssırdım.
Take me home where I belong
(Ait olduğum yere evime götür beni)
Dudağını dişlerimin arasına alıp dudağımı çektim.
-"Sanırım evimi buldum." Dedim. Gülümsedi ve hızla dudaklarımızı birleştirdi.
-"Dur" diye yavaşça ittim. Bana hayretle baktı. Elimde şarap şişesi vardı onu gösterdim. Ve mesaya bıraktım. Elinden tutup onu sandalyeye oturttum. Yavaşca üzerine oturup tekrar dudaklarımızı birleştirdim. İkimizde derin nefesler alıyorduk. Bedenlerimiz hızla kalkıp iniyordu. Elim tişörtüne gitti. Hafifçe kaldırıyordum ki durdu ve dudağını çekti.
-"Sen sarhoş musun?" Dedi. Hayır olabildiğince ayığım şu an. Cevap vermedim. Tam dudaklarına tekrar yönelmiştim ki beni durdurdu.
-"Hayır sen sarhoşsun... ayrıca ayrıca ben nişanlıyım" dedi. Ellerim omuzlarında nasıl kaldı anlatamam. Hızla ayağa kalkıp arkamı döndüm. Dudağımı siliyordum.
Durdu. Bir şey mi söyleyecekti? Hayır duruyordu. Bir sey söyleyecekti sanki.
Gozlerimi sımsıkı kapattım. Gitmesini diliyordum. Sandalyeden ayağa kalktı. Yutkundum.
-"Özür dilerim seni umutlandırdıysam ama tekrar söylüyorum olmaz" dedi ve hızla kapıyı çarpıp çıktı.
Tekrar söylüyorum olmaz.
Tekrar söylüyorum olmaz!
TEKRAR SÖYLÜYORUM OLMAZ!
Masaya dayandım.
TEKRAR SÖYLÜYORUM OLMAZ!
-"Ben sarhoş değilim... ben sarhoş değilim... BEN SARHOŞ DEĞİLİM!" kadehi tuttuğum gibi kapıya fırlattım.
Gözyaslarım yeniden akmaya başladı.
-"Ben sarhoş değildim Edis Saruhan... Ben sarhoş değildim"
Bu bölüme yorumlarınızı o kadar çok merak ediyorum ki özellikle Edis hakkında yorumlarınızı. Bana destek olmak için yıldızı parlatmayi unutmayın sizleri çooook seviyorum. 🧡🧡🧡🧡🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paltolu Adam
RomancePolislikte işi olan Edis Saruhan'ın Haluk Uygun davasıyla ilgilenmesi gerekir. Bu çok gizli ve tehlikeli bir görevdir. Bu gorevde Haluk Uygun'un manevi kızı Aylin Yılmaz'dan yardım alacaktı. Yaşadikları aksiyonlar arasında duygularına hakim olamaya...