~7. Bölüm : İhanet~

282 25 5
                                    

~ Bölüm Şarkısı = Ayça Özefe : Yıkılmam Asla ~

Edis Saruhan

Evet hayatıma sıçtın Aylin Yılmaz. Abimin telefonunu kapattıktan sonra sinirden direksiyonu daha sıkı tuttum. Abim , Haluk Uygun'un önümüzdeki hafta nezaretten çıkacağını söyledi. Bu demek oluyor ki birilerine zarar verecek. Allah'ım sen sabır ver. Bir de sanki işiniz yokmuş gibi Aylin delisiyle uğraşıyoruz.

Aylin'i kaçırdığı arabada gsp cihazı vardı ve nerede olduğunu görebiliyordum. Telefonu arabaya bağladım ve o arabanın nerede olduğuna baktım. Yaklaşık 2 dakika içinde bağlanmıştı.

Ne! Ankara'nın çıkışına mı varmıştı? Ne yapıyordu lan bu kız. Anlaşma yapmıştık. Birkaç küfür mırıldandım.

Telefondan Mert'i aradım. Mert bizim ekipten birisiydi. Bizim ekip. Gülesim geldi. Ama sinirden gülemiyordum. Bizim ekip işte. Gizli işleri yaptığımız ekip. Mert , Cengiz , Burak , Burak'ın kardeşi Görkem , Lale , Yasemin , Eda ben ve abim. Böyle küçük bir grubuz ama yaptığımız işler herkesin şaşıp kalacağı şeyler. Bunları düşünürken Mert telefonu açtı.

-"Efendim Edis" dedi , sesi kötü geliyordu. Demek ki o da Haluk Uygun'un çıkacağını ögrenmişti.

-"Acilen Palmiye'ye gitmen lazım. Zeynep orada onu alıp güvenli bölgeye götür."

Kısa bir sessizlikten sonra

-"Tamam." Dedi ve telefonu kapattı. Gps'den Aylin'in olduğu yere baktım. Ankara'dan çoktan çıkmıştı ve bir benzinlikteydi. Çok sinirliydim. Bu halde araba kullanmam çok sakıncalıydı kendimi sakinleştirmek için şarkı açtım. Bir süre sonra zihnim berraklaştı ve daha düzgün düşünebilmeye başladım.

Zeynep Çamcı

Evet yine aynısı olmuştu. Belki de en güzel gecemizin içine etmişti. Yine beni yalnız bırakıp bitmeyen bok işlerinin başına gitmişti.

Bilmiyorum saat kaç oldu ya da kaçıncı şişeyi devirdim ama artık ağlamamı durduramıyordum. Palmiye'de kimse kalmamıştı 7/24 açık olduğu için kapatmamışlardı. Palmiye'nin sahibi Edis'i tanıdığı için bana daha fazla vermemeye karar verdiler. Onlara bağırdım küfürler ettim ama nafile yine de vermediler. Sakinleştirmeye çalıştılar sadece. En son tuvalette buldum kendimi. Elimi yüzümü yıkadım. Biraz ayılmıştım. Peçeteyle yüzümü silerken lavibaya birisi girdi. Erkekti. Biraz yüzüne dikkat edince Mert olduğunu anladım. İçim yanıyordu. Güldüm.

-"Edis bey yine seni mi gönderdi?" Soru sormamıştım. Ne zaman gelemeyecek olsa beni Mert'e bıraktırıyordu. Dediklerimi umursamadı.

-"Hadi Zeynep gidelim" dedi ve kapıyı açık tutmak için kapıya yaslandı. Elimi de iyice sildikten sonra peçeteyi çöpe attım.

-"Ben kendim giderim" dedim ve kapıya yöneldim onun yanından geçerken ayağım sendeledi. Kolumu tuttu.

-"Bırak beni!" Diye bağırdım. Kolumu daha da sıktı.

-"Saçmalama Zeynep yürü gidiyoruz!" Sinirlendi. Ha ha ha bu haline önce güldüm sonra iğrenici bir bakış attım.

-"İyi bakalım gidelim. Ama Edis duymasın şişştt" diye elimi dudaklarına götürdüm. Ne dediğimi gayet iyi anlamıştı. Kızgın bir şekilde baktı.

-"Saçmalamayı kes Zeynep" dedi ve beni sürüklemeye başladı.

-"Dur , dur!" Dedim. Bana hızla döndü.

-"Ne var!" Diye bağırdı. Masumca ona baktım.

-"Beni arabaya kadar taşır mısın ayağım burkuldu da..." dedim. Sabırla soluk alıp verdi.

Beni kucağına almasıyla boynuna sarıldım.

...

Eve gelene kadar uyumuştum. Eve geldiğimizde Mert'ten beni yine kucağına almasını istedim. Kapıya gelene kadar boynuna sıkı sıkı sarıldım. Tek yaşıyordum ve evde kimse yoktu.

-"Anahtar çantamın ö-"

-"Biliyorum" diyerek sözümü kesti.  Biliyordu. Evet biliyordu çünkü daha önceden çok defa beni Edis yapayalnız bırakmıştı ve o yardım etmişti. Boynuna daha da sıkı sarıldım. Ağlamaya başlamıştım. Kapıyı açtı. Elini belime koydu.

-"Şiştt ağlama" dedi ve beni odama götürdü. Yavaşça yatağa koyduktan sonra dolabima yöneldi. Bir eşofman ve tişört çıkartıp yatağa koydu.

-"Giyin sana adaçayı yapacağım" dedi ve odadan çıktı. Her zamanki gibi bana yardım edecekti. Çıkarıldığı eşofmanı ve tişörtü giydikten sonra aşağıya yanına indim. Mutfakta su ısıtıyordu. Kapıdan ona baktım. Geldiğimi fark etmemişti. Yavaşça yanına gittim. Biraz terlemişti. Saçları alnına düşmüştü. Gözleri bana bakmamak için savaşıyordu adeta. Tezgahta duran eline elimi koydum. Elini çekti.

-"Beni istemiyor musun?" Dedim. Mert hızla döndü.

-"Sarhoşsun ve ne yaptığını bilmiyorsun." Dedi ve bir bardak alıp içine sıcak suyu döktü. Adaçayını da içine attıktan sonra yanımdaki tezgaha bırakıp bana döndü.

-"İç ve kendine gel" dedi tam arkasını dönecekken kolundan tuttum ve dudaklarımı dudaklarına götürdüm. Yine yaşadık. Yine kalbimin kıriklığını Mert'le ödetiyordum Edis'e. Edis'i düşününce dudağımı biraz daha bastırdım. O sırada Mert beni kendinden uzaklaştırdı.

-"Kendine gel Zeynep!" Diye bağırdı.  "Ben senin canın istediğinde kullanabileceğin birisi değilim. Şu siktiğimin çayını iç ve bir daha sakın bana yaklaşma!" Dedi ve evden çıktı.

Aylin Yılmaz

6 saat sonra

Eve vardığımda saat sabah 7'ye geliyordu. Neyse ki arabada para vardı ve benzin almıştım yoksa buraya kadar gelmem imkansızdı. Kapıyı yavaşça açtım. Anahtarı buralarda tanıdığım dağcı bir amca vardı ona bırakıyordum arada temizletiyordum ne zaman geleceğim belli olmuyordu. Neyse ki ev temizdi sadece mobilyaların üstündeki örtüleri kaldırmalıydım. Günlüğümü avcumda sıkı sıkı tutuyordum. Çok yorgundum.  Onu bırakabileceğim yer aradım. En son anne ve babamın odasına koyabileceğimi düşündüm. Oraya girmeyeli kaç yıl olmuştu. 5 , 6 ? Evet 6 yıl olmuştu.

Yavaşça o odaya yöneldim. Kapının koluna elim gitmiyordu. Nasıl girecektim? Ahh Toparla kendini Aylin. Sen bu kız değilsin. Sen 6 yıl önce gömdün bütün acılarını. Tam kapıyı açmıştım ki dış kapi hızla açıldı. Kim geldi? Silahim neredeydi. Hay ben kafama başlayayım. Arabada bırakmıştım silahı. Günlüğü sessizce duvarın kenarına bıraktım. Gelen kişiyi görmek için küçük bir adım attım. Gelen kişiyi görmemle beraber onun da beni görmesi bir oldu. Gözleri çok sinirli bakıyordu. Tabii çıldırtmıştım değil mi koskoca Edis Saruhan'ı. Bana doğru bir adım attı ve kolumdan tutup beni çekiştirdi.

-"Bırak kolumu" dedim kolundan kurtulmaya çalışırken. Beni duvara ittirdi.

-"Ne yapıyorsun lan sen?" Dedi. evet baya çıldırtmıştım adamı.

-"Ne yapmışım?" Dedim , bana dalga geçiyor olamazsın bakışları attı. Ve beni nasıl buldu?

-"Nasıl buldun beni?" Dedim , duvara çarpan kolumu ovuşturuken. Cevap vermedi derin nefesler aldı.

-"Yüru giriyoruz!" Dedi. Haraket etmediğimi görünce bana dogru yöneldi.

-"Dokunma bana canımı yakıyorsun" dedim ellerimi ona karşı siper alırken. Ne yaptığını fark etmiş gibi duraksadı. Derin nefes alip verdi.

-"Tamam , tamam" dedi ve arkasını döndü.

-"Niye geldin buraya?" Dedi. Ellerim titremeye başlamıştı. Yine oluyordu işte.

-"Gü-gü..." dedim ve gözlerimin kararmasıyla kendimi yerde buldum. En son Edis'in beni kucağına aldığını gördüm.

○○○

2 günde 4 bölüm... Kendimi bu hikayeye kaptırmış bulunmaktayım. Desteklerinizi eksik etmeyin. Okumanız çok hoşuma gidiyor bunu bilmek gerçekten çok hoş. İyi okumalar 🤗❤

Paltolu AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin