...
Edis SaruhanGömleğimdeki eller titremeye başladı. Gözlerini sol omuzumum arkasına dikmişti. Dudakları titreyen ellerine inat adeta dans ederek şarkı söylüyordu.
Hatırlıyorum. Hatırlıyorum günlüğünde bu şarkının onun için çok değerli olduğu yazıyordu. Annesinin ona söylediği şarkı. Hastayken annesinin ona söylediği şarkı. Ve şimdi o bana söylüyor. Ama onu rahatlatmam gerekiyor şu an. Belli ki yine küçük krizleri başlamıştı. Elimi elinin üstüne koydum.
-"Devamını ben yaparım" dedim. Zincirlerinden kurtulmuş bir kuş gibi yanımdan ayrıldı. Oysa şu an şarkıyı tamamlamasını çok isterdim.
Gömleğimi çıkarttım. Elime getirdiği sweatshirtü almıştım ki mutfakta sırtı dönük olduğunu gördüm. Yine mi kriz geçirecekti? Göz kapaklarımı bastırdım. Bu kızda bir şey vardı. Bu kızda beni ona çeken bir şey vardı ve bu benim hiç hoşuma gitmiyordu.
Yapma Edis
Yapma Edis
Yapma...
Aylin Yılmaz
Bedenimdeki kolların sıcaklığı kalbimin en kutup bölgesine bile ulaşmıştı. Bu sıcaklık nicel değildi. Sadece benim duygularım da olamazdı değil mi?
-"Aylin Yılmaz..." başını boynumun yanına gömdü. Gözlerimi kapattım. Utandım. Evet utandım. Ama şu an burada olması , bana sarılması o kadar hzuur dolu ki. Keşke ölene kadar utansam ama o hep yanımda olsa.
-"Edis Saruhan..." dedim ve ona doğru döndüm. Kolları hala bedenime sarılıydı. Onu öpmeyi o kadar çok istiyordum ki ama yapamazdım fazla hastaydı , dinlenmeliydi ve ayrıca o istiyor mu bilmiyorum.
Beline sarıldım ve kafamı çıplak bedenine yasladım. Kaç dakika geçti yine bilmiyorum. Ama onunla geçen her saniye saatlere bedel bunun farkındayım.
Yavaşça bedeninden ayrıldım.
-"Hadi yat ben yemek yapayım" dedim. Ocağa su koydum. Makarnayı da bir kenara çıkarttım. Bir de çorba yapacaktım. Mercimek çorbası. Edis biraz beni izledi sonra içeriye girdi.
Mutfakta bir oraya bir buraya giderken Edis'e de bakıyordum. Uyuyalı sadece 1 saat olmuştu ki hemen uyandı ve bilgisayardan bir şeyler bakmaya basladı. Neyse ki yemekler de hazır olmuştu. Bir kaseye çorba , bir kaseye de makarna koydum. C vitamini olması için portakal suyu sıktım ve çorbanın yanına limon dilimi koydum. Tepsiyi elime aldım ve yanina gittim.
-"Yemek hazır" dedim , sesim daha neşeli çıkıyordu. Bunu kendimle sonra konuşacağım. Şu an üzgün olmanın ya da duygularımı sorgulamanın bir anlamı yok. Mutluyum ve o nedenle şu an canımı sıkacak hiçbir sey düşünmek istemiyorum.
Bilgisayarı yanına koydu. Şaşırmış bir şekilde baktı.
-"Güzel kokuyor" dedi. Tepsiyi kucağına bıraktım. Diğer bir koltuğa geçtim. İlk önce çorbadan içti. Üçüncü veya dördüncü kaşığında bana baktı.
-"Bu neden bu kadar tatlı , şeker falan mı var içinde" dedi , gülümsedim. Çok beğendiğini sol eliyle işaret yaparak gösterdi.
-"Valla ben hiç böyle mercimek corbası içmedim"
-"Abartma o kadar da şey değil" dedim. Gülümsememe engel olamıyordum. O da gülümsedi.
Belki bizim güzel duygularımız sana böyle hissettiriyordur ha adam.
Yemeğini bitirdikten sonra ikimizde oturduk. Dogrusu o beni çağırdı. HalukUygun davası hakkında konuşacaktık.
-"Daha iyi misin?" Dedim elimi yüzünde gezdirdim. Ateşi düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paltolu Adam
RomancePolislikte işi olan Edis Saruhan'ın Haluk Uygun davasıyla ilgilenmesi gerekir. Bu çok gizli ve tehlikeli bir görevdir. Bu gorevde Haluk Uygun'un manevi kızı Aylin Yılmaz'dan yardım alacaktı. Yaşadikları aksiyonlar arasında duygularına hakim olamaya...