UMAY

10. BÖLÜM

"Abi ne olursun ya, daha iki ay var biriktirirsiniz!"

"Ya kızım git işine iki ay sonrasının hesabını yapma."

"Abi alsanız öleceksiniz sanki! Herkes 100 TL verse doğum günümde bana istediğim kitaplığı alırsınız. N'olur abi n'olur."

"Umay, yeter in tepemden."

Göktuğ abime yoğun ısrarlarımın etkisi olmayınca Hakan abime yöneldim.

"En sevdiğim abim."

"Efendim turşu."

"Turşu mu?"

"Hee."

"Sen turşu sevmiyorsu- abi çok kötüsün ya."

Hakan abim, daha konuyu bile açamadan ağzıma tıkmıştı lafı.

Yavuz abime bulaştım son bir umutla.

"Canım en küçük abim!"

"Cevabım hayır. Son kararım."

"Siz çok kötü abilersiniz. Gideyim de kendime başka abiler bulayım."

"Bir de mal mal konuşunca sana günahımı veresim gelmiyor."

Hakan abimi öldürmek nefsimüdafaa sayılır mıydı?

"Ben gidiyorum. Babamın yanına!"

"Tek gitme."

"Tamam, alacağız derseniz gitmem."

Üçü de sesini çıkarmayıp telefonlarına gömülünce çıktım evden. Babam alırdı almasına da utanırdım istemeye.

Acaba Fatih abilere mi yalvarsaydım? Ama o da çok yüzsüzlük olurdu.

Annem zaten evde yer yok diye iğne bile aldırmıyordu bize.

Altı üstü kitaplıktı be! Kitaplarımı güzel güzel dizerdim sonra tozunu alırdım haftada bir. Ahh, ne hoş olurdu.

Ama gelin görün ki bütçem 8 TL idi. Abilerimin toplam bütçesi ise 9 TL.

Toplam bütçesi derken, bana ayrılan toplam bütçe.

Askeriye'ye ilerlerken ellerimi cebime atıp parama baktım. Sadece 35 TL.

Toplam bütçe: 35 TL.

Kitaplık: 500 TL.

Ulaşma ihtimali: %1.

Allah'tan ümit kesilmez diyerek paramı tekrar cebime attım.

En azından 8 TL değilmiş.

Askeriye'den içeri girip bankta oturan Fatih abilere selam verdim. O da oradaydı.

Babamın odasına ilerlerken keşke beni çağırsalardı yanlarına diyordum içimden.

Sâhi, niye çağırmadılar?

Niye çağırsınlar Umay?

Babamın odasını tıklayıp içeri girdim.

"Gel."

"Kolay gelsin baba."

"Sağ ol, hoş geldin kızım."

"Hoş bulduk baba, meşgul müydün?"

"Yok yok otur şöyle. Abinler yok mu?"

"Yok, ben tek geldim."

"Tek çıkmasaydın kızım."

"Bir şey olmaz da, şey baba ben bir şey diyecektim sana."

"Söyle, hayırdır bir şey mi oldu?"