11. Bölüm: "Boşanmak"

3.3K 217 723
                                    

♫Günün şarkısı; Elif Kaya-Olmuyor denedim

Bölüm. 11

        Karşımda kocamın eski nişanlısı dururken benim güçlü kalmam o kadar zordu ki, anlatamam. Gururum çiğneniyordu adeta. Derya olacak bu kadın, karşıma utanmadan Selma adındaki bu esmer kadını çıkarmıştı. Hem suçlu, hem güçlüydü. Hatasını kabullenmek yerine, zorla evlendirildiğimiz sonucu oluştuğunu bilmediği bu yuvayı dağıtmak için uğraşıyordu. Beni yaralamak istiyordu fakat bilmiyordu ki ben zaten yarabere içindeydim...

"Kusura bakmayın, amacım rahatsızlık vermek değildi. Bir akrabamızı ziyaret için geldim Mardin'e. Derya da öğrenince eve davet etti. Önce kabul etmedim ama, Derya ısrar edince..." dedi, Selma gülümsemeye çalışarak.

"O nasıl bir laf, kızım?" dedi Kadriye. "Burası seninde evin sayılır!"

"Evet!" dedi Derya nispet yapar gibi. "Bir zamanlar sende bu evin kızıydın, Selma. Unuttun mu? Kimse dağdan gelip bağdakini kovamaz yani!"

Bu evi benimselemeleri, kendi evleriymiş gibi anlatmaları sinirlerimi iyice yıpratıyordu. Nasıl bu kadar yüzsüz olabiliyorlardı? Ben buraya gelin geleli sadece üç gün olmuştu. Lanet olası üç gün...

Neden ben kuma muamelesi görüyordum? Sanki onları ayıran benmişim gibi, benim varlığım olmasa onlar tekrar barışacakmış gibi. Oysa haberi yoktu Derya'nın, yaptığı şeyin karaktersizlik olduğundan. Yanındaki kadının eski nişanlısına sulandığı yetmişiyormuş gibi, bir de karısının elinden almaya çalışıyordu.

Yavuz'un "Ne demek istiyorsun, Derya?!" demesi ile düşüncelerimden ayrıldım.

"Ah, Yavuz..." dedi, Derya iç çekerek. "Selma yabancılık çekmesin diye diyorum işte! Bu evin yabancısı değil ki! Bir zamanlar gelini sayılırdı bu evin!"

"Evet!" dedi, Kadriye göğsünü kabartarak. "Öyledir!"

"Bu evin Nazlı'dan sonra tek gelini var, o da Bahar!" dedi, Yavuz öfkeli bir şekilde. "Selma bu eve giren bir misafirtir artık!"

Yavuz'a olan öfkem yüzümden ona bakmıyordum bile. Sözlerinin benim için bir önemi yoktu artık. Bana söylemesi gerekirdi. Bu önemli hüsusu benden saklamaması gerekirdi. Eğer söyleseydi, şimdi Derya'nın ve Kadriye'nin gözleri karşısında böyle afallamazdım. Hazırlıklı olurdum en azından.

"Lütfen, ben rahatsızlık çıkarmak için gelmedim buraya! Bence ben artık gideyim." dedi, Selma yüzünü düşürerek.

Öfkemden ağlamak, bağırmak, çağırmak istiyordum.

"Kızım, o ne demek?!" dedi, Kadriye. "Sen kim, rahatsızlık çıkarmak kim? Rahatsız olan kalksın gitsin! Ne münasepet!"

"Ay, çıldırıcağım resmen! Bu da törenizin bilmem kaçıncı kuralı falan mı?" diye alayla güldü Merve. Kollarını göğsünde çaprazlayıp sert bir bakış attı Kadriye'ye.

"Hadsiz!" dedi, Kadriye.

"Yine ben hadsiz oldum, iyi mi? Kızın kalkmış evli barklı adamın evine eski nişanlısını getirmiş, ayol! Utanmasan, kızını ahiretin meleği ilan edeceksin!" dedi Merve gözlerini devirdi.

Kadriye olacak kadının öfkesi iyice çoğalırken, Gülümser anne Merve'nin kolunu tutup, "Merve, konuşma böyle, teyzem..." dedi, sakince. "Gel, otur sen şöyle."

Merve ofladı. "Sırf senin hatırın için!" deyip koltuğa oturdu.

Ortam sessizleşmeye başlayınca derin bir nefes alıp, "Sorun yok..." dedim Selma'ya çevrilerek. "Sen Tanrı misafirisin, evimizin kapıları sana sonuna kadar açıktır." Kahvelerimi meydan okurmuşcasına Derya'nın donuk bakışlı gözlerine çevirdim. "Eski defterleri kurcalayıp mide bulandırmanın lüzumu yok. Bizler medeni insanlarız."

Mavi UmutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin