24. Bölüm: "Anne-baba"

2.7K 197 1K
                                    

♫Günün şarkısı; Hadise- Aşk dedi

Herkes'e merhaba, efendim!🌷

Bölümü düzenlemeden atıyorum. Bildiğiniz gibi işler  yoğun ve bu yüzden bölümler belirli aralıklarla, fakat uzun-uzun geliyor. Umarım siz de üşenmeden yorumlar yazarsınız. Yorumlarınız beni motive ediyor gerçekten. Hepinizi öpüyorum.

İthaf;

Mavigirl016
berinaysenel
fatmanur_secil
nazatacar34
susu_bella
beyzayagmurtutuncu

Buraya ben yazan ilk 5 kişiye ithaf vardır🌷

24. Bölüm

      Derin bir nefes alıp dünden beri görüldü bile atmadığım Nazmi'nin mesajına diktim bakışlarımı. Haftalar sonra bana yazmıştı ve benim ona verebilecek tek bir mantıklı cevabım bile yoktu. Ne diyecektim ki? Nazmi, ben evlendim mi deseydim? Çıldırırdı, yetmez, delirirdi. Ona haber vermediğim için bana darılırdı. Neden bana söylemedin, sana yardım ederdim! diye kızardı. Haklıydı da. Annemler beni ona emanet etmişti. Ağabeyim gibiydi o benim. Ne zaman başım sıkışsa ona giderdim, bir yandan da en iyi arkadaşımdı. Şimdi ondan gizlediğim bunca şey varken, ona nasıl mantıklı bir açıklama yapabilirdim ki?

Nazmi'ye "Nazmi'm, merhaba! İyiyim ben, sen nasılsın? Merak etme beni, her şey yolunda. Sadece biraz daha burada kalacağım." diye yazdıktan sonra telefonuma gelen bir diğer mesaj ile Nazmi'nin olduğu sayfadan çıktım.

Mesajı atan Selim'di. "Yengeciğim, aşağıda sarı çocukla seni bekliyoruz. Doktor gereken bütün kontrolleri yaptı."

Bugün Yavuz'u hastaneye getirecekti, doktor kontrolü için. Ben işe başladığımdan dolayı onunla pek fazla ilgilenememiştim. Ayrıyetten Yavuz'un geldiği saatte bakmam gereken bir hasta vardı ve bu yüzden onunla o, doktor kontrolünden çıktıktan hemen sonra görüşecektim.

Hızlı adımlarla merdivenleri inerken bir yandan da Nazmi'nin mesajını aklımdan silmeye çalışıyor ama başaramıyordum. Yalancının mumu yatsıya kadar yanardı ve şu an yaptığım yalancılıktan başka bir şey değildi. Uygun bir zamanda ona gerçekleri anlatmam lazımdı.

Derken gözlerimin Selim ve hemen yanında duran Yavuz'a kayması ile olduğum yere çakıldım. Yavuz ayaktaydı ve Selim'e tutunmuştu. Onunla bir şeyler konuşurken gülümsüyordu. Kocaman bir tebessüm istemsizce dudaklarıma kondu. Yutkunup hızlı adımlarla onlara doğru ilerlemeye başladım.

"Yavuz!" dedim gülerek. Kollarımı iki yana açtım. "Şükürler olsun, ayaktasın!"

Yavuz bana çevrildiğinde kollarımı hızlıca boynuna sardım. Dediklerime ve ona aniden sarılmama karşın küçük bir kahkaha attı ve kollarını yadırgamadan belime sardı. Alt dudağımı büküp çenemi omzuna bastırdım. Onu uzun zaman sonra ayakta görünce duygusal hissetmiştim.

Birbirimizden ayrıldığımızda yüzüne baktım gülümseyerek. Elleri ile kollarıma tutundu. "Nasılsın? Canın yandı mı?"

Kafasını gülerek iki yana salladı. "Her şey yolunda, canım. Doktorun beklediğinden iyi çıktı her şey. Uzun süre sonra ayağa kalktığım için biraz topallayacakmışım ama o da geçici."

Mavi UmutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin