3 - "Uçurum"

1K 46 54
                                    



Bağzıları - Zaten Kırılmış Bir Kızsın


🌿



Gözlerimin üzerine çöken hüznü hissedebiliyordum. Tam şuan 17 yaşım yanımda benimle beraber bulunduğum uçurumun ucuna oturmuş, geçmişin peşimi bırakmayacağını gösterir nitelikteydi. Hayır, hayır!! Göstermiyordu.. Ruhumun 17 yaşıma tıkalı kaldığını, 17 yaşımdan ne bir adım ileri ne de bir adım geri gidemediğimi bana kanıtlıyordu. 4 sene önce boğazımda yer edinen düğüm, her yutkunuşumda kendini bana hatırlatıyordu. Tıpkı şuan olduğu gibi. Nefes almamı zorlaştıran boşluk, her nefes almayı deneyişimde biraz daha büyüyordu. Sanki yaşamamam gerekirmiş gibi. Sanki nefes almayı haketmiyormuşum gibi..

Boğazımda oluşan yumruyu gidermek için tekrar yutkunmaya çalıştım. Yine başaramadım. İşten çıktığımda ayaklarım beni buraya, bu uçurum kenarına getirmiş, kendimi ayaklarımı aşağıya sallandırırken bulmuştum. Buraya gelmek planlarımın içinde değildi, hoş bir planım da yoktu. İş dışında boş gezenin boş kalfasıydım. Derin bir nefesi içime çekerken, başımı geriye atıp gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. Hava çoktan kararmış, kışın keskin soğuğu akşam oluşuyla beraber iyiden iyiye kendini göstermişti. Fakat bu umursadığım bir şey değildi. Üstümde, çoktan eskimiş bir mont vardı. Artık oda beni ısıtmamaya başlamıştı. Ellerimi bir nebze bile olsa ısınması için montumun içine soktum. Elime değen telefonla düşüncelerim o yöne çevrilmiş, beni düşünmek istemediğim bir konuya itmişti.

3 gün önce gecenin bir vakti gelen mesaja.

Hayatımda her şey normalmiş gibi, birde o mesaj çıkmıştı başıma. Telefonu elime alıp gelen mesajı tekrar açtım. Tekrar okudum. 3 gündür sanki erberlememişim gibi. Noktasına kadar ezberlemiştim. Mesajın geldiği gece oturmuş sabaha kadar düşünmüştüm. Etrafımda bana bu mesajı atabilecek birilerini arayıp durmuştum. Bulabilmiş miydim? Hayır. Hatta o gece bir delilik yapıp mesaj atan numarayı aramıştım. Peki ya açmış mıydı? Evet. Konuşmuş muydu? Hayır. Sadece nefes alışverini dinlemiş en sonunda bunun saçma olduğunu düşünüp suratına kapatmıştım telefonu. Ne sanmıştım ki. Telefonu açıp benimle konuşabileceğini mi? Hoş konuşsa ben cevap verebilir miydim? Hayır. Mesaja tekrar döndü suratım. İkinci attığı mesajı tekrar okuduğumda gözlerim o geceki gibi yerinden fırlayacakmış gibi açılmıştı.

''İyi geceler, cam güzeli.''

Daha yeni fark ettiğim bu detay beni dehşete düşürmüştü. Ben o gece bu mesaj geldiğinde camımın önünde oturmuş dışarıya bakıyordum. Yani bana mesaj atan kişi de o gece benim camımın önünde ben dışarıyı izlerken beni izliyordu. Bu da demek oluyordu ki hiç tanımadığım biri tarafından takip ediliyordum. Bu soğuk havada alnımdan akan teri silip yerimde dikleştim. Vücüdumun her yerinde iğneler varmış gibi rahatsız hissediyordum. Öyleki tüylerimin şaha kalktığını bile hissetmiştim.

Telefonu cebime koyduğum vakit, çok yakınımdan bir hışırtı sesi geldi. Bir ayağın yere basma sesi. Ardından bir küfür. Bu ses beni daha da tedirgin ederken olduğum yerden ses çıkartmamaya özen göstererek kalktım. İçimdeki kederli hava dağılmış, yerini korkuya bırakmıştı. Sertçe yutkunarak arkamı döndüm. Döndüğüm vakit tam karşımda denizden daha mavi gözlere sahip ağzını ve burnunu kapatmış heybetli birini gördüm. Görebildiğim tek şey mavi gözleriydi. Orada öylece durmuş bana bakıyordu. Korkuyu iliklerime kadar hissederken tek yaptığım orada öylece durup mavilerine bakmaktı.

Mantığım kendini daha yeni yeni ortaya çıkarırken ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Aramızdaki mesafeye gözlerim kaydığında kaçabileceğim kadar mesafe olduğunu fark ettim. Bunu fark etmemle yerimden ileri doğru atılmam bir oldu. Oradan hızlıca uzaklaşırken en son gördüğüm şey irice açılmış okyanus mavisi gözleriydi.

Son hızla ormandan çıkıp ana yola geldim. Evim buraya uzak değildi. Toplasan 15 dakika yürümem gerekirdi. Arkamdan gelip gelmediğini kontrol etmek için başımı omzumun üstünden arkaya çevirip baktım. Görünürde ondan bir iz yoktu. Rahat bir nefes alıp önüme döndüm ve evime doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Kısa bir yürüyüşün ardından evin kapısına geldiğimde montumun cebindeki telefonum titremişti. Ayakkabılarımı çıkartıp eve girdiğimde odama geçip yatağıma uzandım. Telefonum aklıma geldiğinde elimi montumun içine sokup çıkarttım. Mesajlara geldiğimde 3 gün önce ki numaradan mesaj vardı. Mesajı okuduğumda dehşete düşmüştüm. Yarım saat önceki korku beni yine etkisi altına alırken gelen mesajı defalarca kez içimden okudum.

Gönderen: 0534 *** ** **

''Senden kaçıp, sana geldiğim gibi sende benden kaçtığında yine bana geleceksin. Bu sefer kaçtın ama bir sonrakinde kaçamayabilirsin.''

Bölüm sonu.

🌿

Oylamayı unutmayın lütfen.

Bölüm nasıldı sizce ?

Vuslat (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin