Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu - Sen Ağlama
Saudade: Şu an var olmayana, kaybedilmiş kişiye veya yokluğuna duyulan buruk, melankolik özlem.
🌿
Buradaydım işte. Her şeyin bittiği yerde. Her şeyimi kaybettiğim yerde. Nefesimin kesildiği, ruhumu gömdüğüm yerdeydim. Annemin ve babamın mezarının başındaydım. Dolu dolu olmuş gözlerim mezar taşlarındaki isimlerinde gelip gidiyordu. Onları kaybettiğimi buraya geldiğimde daha iyi anlıyordum. Omuzlarımda ki yük artık ağır gelmeye başladığında iki mezarın ortasında dizlerimin üzerine çöktüm. Uzun zamandır mezarlarına gelmeye çekiniyordum. Burası bana kendimi suçlu hissettirmekten, kendimden nefret etmemi sağlamaktan başka bir şeye yaramıyordu. Burası bana onları daha çok özlemekten başka bir şey vermiyordu.
Elimin birini annemin mezarına diğerini de babamınkine uzatıp topraklarını okşamaya başladım. Yazın geldiğimde diktiğim çiçekler çoktan kuruyup toprağa karışmıştı bile. Derin bir nefes alıp başımı önüme eğdim. Onlarla konuşmayalı uzun zaman olmuştu. Seslerini duymayalı. Sarılmayalı, öpmeyeli.. Aldığım nefes boğazımda yumruya sebep olduğunda, uzun süredir akmak için direnen yaşlar çoktan dolmuştu gözlerime.. Sert bir şekilde yutkunup boğazımı temizledim. Onlarla konusmaya ihtiyacım vardı. Onlara anlatmak istediklerim..
''Anneciğim, babacığım ben geldim.''
Boğazımdaki yumru daha da büyüdüğünde gözlerimde tutmakta zorlandığım yaşlar usulca süzülmeye başladı. Kalbimin ortasında ki yangın büyüyüp beni sarmalarken dudaklarımı ıslatıp bir kaç cümle söylemeye çalıştım. Uzun süredir kimseyle konuşmadığım için dilim işlevini yitirmiş gibiydi.
''Sizi çok özledim. Gelemedim yanınıza. Kızmayın bana gelmedim diye olur mu? Hala alışamadım yokluğunuza. Beni bırakıp gittiğinize inanamıyorum hala. Beni niye bıraktınız anne, baba.. Söz vermiştiniz hani. Hep benimle olacaktınız. Size ihtiyacım olduğunda elimi tutabileceğiniz kadar yakın olacaktınız bana. Niye tutmadınız sözünüzü? Baba ben senin küçük kızın değil miyim? Niye sarılıp her şey geçecek demiyorsun bana? Çok özledim. Yemin ederim çok özledim. Anneciğim, babacığım lütfen beni de alın yanınıza. Ben siz olmadan yapamıyorum ki. Ben hala sizin küçük kızınızım. Dayanamıyorum sizsizliğe.. Kokunuzu özledim. Sarılmanızı özledim. Bana 'kızım' deyişinizi özledim. Sizi çok özledim ben. Nefes alamıyorum artık. Kalbimin ortasında ki bu yangına dur diyemiyorum. Su döküp söndüremiyorum. Her gün ölüyorum yavaş yavaş..''
Konuşmamın ortasında gürleyen gökle irkilmem bir oldu. Gözümden peşisıra akan yaşlar aniden bastıran yağmurla karışmış yanaklarımdan aşağıya doğru hızla süzülmeye başlamıştı. Hıçkırıklarımın sesini yağmur sesi bastırmıştı. Yağan yağmura aldırış etmeden mezarların ortasında oturmaya devam ettim.
''Anneciğim sana söylemem gereken bir şey var. Babacığım sen kulaklarını kapat lütfen. Duyacaklarından mutlu olmayabilirsin.''
Hafif bir kıkırdamanın ardından kısık sesli konuşmama devam ettim.
''Anne biri var.. Öyle düşündüğün gibi bir şey değil. Bir süredir mesaj atıyor, takip ediyor, çiçek alıyor. Tanımıyorum onu. Gözlerinden başka bir şeyi bilmiyorum. Böyle heybetli. Koca bir çınar gibi. Sanki hiçbir şey onu yıkamazmış gibi. Öyle dimdik, güçlü. Sonra birde gözleri var tabi. Uzaktan görebildiğim kadar masmavi. Deniz gibi, gökyüzü gibi. Çiçek aldı mesela. Uzun süredir kimse bana bir şey almamıştı.Yalan söylemek istemiyorum hoşuma gitmedi desem yalan olur. Bilmiyorum. Beni gerçekten seviyorsa uzun zamandır beni tanıyordur.. Düşünüp duruyorum nasıl? kim diye ama elimde kalan yine koca bir hiçlik. Bunca zamandır ben mi fark edemedim onu yoksa o mu kendini fark ettirmedi. Gerçekten hiçbir şey bilmiyorum anne. Onun evimi bilecek, numaramı bulacak kadar beni tanıması beni korkutuyor. Sonra düşünüyorum, eğer bana bir zarar vermek isteseydi çoktan verirdi. Eline o fırsat bu kadar uzun sürede defalarca geçmiştir. Anne kafam çok karışık. Hayatım çok normalmiş gibi bir de bu çıktı başıma.''
Bir süredir içimde biriktirdiklerim, dolup taştığım her şeyi anlattım anneme. Ruhumun üstünde ki ağırlık içimi dökmeme rağmen gitmemişti. Günün yorgunluğu ve hüzün omuzlarıma çöktüğünde dizlerimin üstünde durmaya son verip iki mezarın ortasına uzandım boylu boyunca. Şuan bardaktan boşalırcasına yağan yağmur da umrumda değildi, hasta olmamda. Şuan tek istediğim eskisi gibi onların yanında onların varlığıyla uyumaktı. Çok geçmeden gözlerim kapanmış uykuya dalmaya başlamıştım bile. Bir süre sonra yattığım yerden havalandığımı hissetmiştim. Vücudumun etrafındaki kollar beni sımsıkı sarmalarken beni kucaklayanın kim olduğuna bakamamıştım bile. Ağzımdan bir kaç mırıltı çıktığında alabildiğim karşılık sadece küçük bir 'şşh' oldu. Saniyeler sonra kendimi uykuya teslim etmeden hemen önce hissedebildiğim tek şey toprak kokusunu bile bastıran parfüm kokusuydu. Hoş, insanı büyüleyen bir kokuydu. Bilincim kendini kapatmaya başladığında karşı koymadan kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Bölüm sonu.
🌿
Canlarrrrr ben geldim. Bölüm nasıldı hikaye nasıl gidiyor?
Oylarınızı unutmayın skcnwkcn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat (+18)
Teen FictionAlıntı; ...Dili dudaklarımın arasından ağzımın içine kayıp dilimle temas ettiğinde derinden gelen bir inlemeyi dudaklarımdan bıraktım. Benim inlememle Ali'nin hırlayarak daha da hızlanması bir oldu. İki yanımda duran kollarımı ensesinden oradanda y...