9 - "Bir Fincan Kahve"

502 40 39
                                    

   Selamlar. Oy ve yorumlarınız benim için çok değerli. Lütfen oy ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın. 

  Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu - Yetinmeyi bilir misin?

  🌿

  Hayatım yaklaşık 2 aydır benim isteğim dışında başka başka yerlere çekilmişti. Hiç tanımadığım birinden aşk itirafı almış, onunla karşılaşmış, kardeşiyle tanışmış ve evime girmişlerdi. Uzun zamandır yalnızlığa alışmış olan ruhum iki kişilik kalabalığı epey yadırgamıştı. İnsanlara çabuk güvenen bir yapım olmamasına rağmen şuan karşımda oturan abi-kardeşe sebepsizce ufakta olsa bir güven duyuyordum. Henüz bir kaç gündür tanıdığım bu iki insan bunu nasıl başarmıştı bilmiyorum.

  Evime girdikleri günün üstünden bir kaç gün geçmişti. Evden apar topar çıktıktan sonra Ali'den gece yarısına doğru özür mesajı almıştım. Kardeşinin durumunu sorduğumda ise iyi olduğunu öğrenmiş üstümdeki tedirginlik biraz olsun azalmıştı. Bugün ise çiçekçiden patronumun şehir dışına çıkması gerektiği için erken çıkmış, bir kaç günlüğüne izin vermişti. Çiçekçiden çıktıktan sonra eve geçip duş almış saçlarımı kuruturken Ali'nin kardeşi Arya'dan evime baskın yemiştim. Dışarı da oturmayı teklif etmiş itiraz etmeme aldırmadan, kendimi dakikalar sonra şuan oturduğum kafede bulmuştum. Kafe deniz kenarında güneşin batışını çok güzel gören bir konumdaydı.Ben cam kenarına oturmayı tercih etmiştim. Karşımda Ali, yanımda ise Arya vardı. Ali'nin gözlerini üzerimde hissetsem de ondan tarafa bakamamış, gün batımını izlemeye devam etmiştim. Aradan geçen bir kaç dakika sonra Ali'nin yanında ki sandalyenin çekildiğini hissetmiştim. Gözlerimi ufuktan çekip çaprazıma baktığımda benden oldukça küçük bir çocuk oturuyordu. Tahminimce 15-16 yaşlarında vardı.

  ''Nerede kaldın Arda?"

  Arya'nın sesiyle bir kaç saniyeliğine gözüm ona kaymış sonra tekrar adının Arda olduğunu öğrendiğim çocuğa dönmüştüm. Arda Arya'nın sorusuyla gülmüş gözleri haylazca parlamıştı.

  "Abla, abla, abla.. Kızlar kardeşinin peşini bırakmıyorsa benim ne suçum var. Biliyorsun ki kızlar beni gördüklerinde yolumu kesiyorlar."

  Parmaklarını saçlarının arasından geçirip dağıttığında ensesine inen şaplakla kendince oluşturduğu havası balon gibi sönmüştü. Ali'nin sesi kulaklarıma ulaştığında bakışlarım ona kaymıştı ama bana baktığını gördüğümde ise hemen Arda'ya çevirmiştim.

  "Saçma saçma konuşma yaşın kaç başın kaç nerdeydin doğru söyle."

  "Ne vuruyorsun ya Kader Abla perde taktırdı o yüzden geç kaldım."

  Dudaklarımı birbirine bastırıp kıkırtımı bastırdığımda Arda'nın bakışları orada olduğumu yeni anlamış gibi bana dönmüştü. Gözlerinin büyüdüğünü gördüğümde gözlerimi kaçırmak istesemde bakmayı sürdürmüştüm.

  "Aaa kız.. Bu kim? Abla tanıştırmayacak mısın bizi? Ben tanışırım sen dur.  Merhaba ben Arda, sende kalbimin sahibi olmalısın. Buradan sonra bir işin yoksa nikah dairesi az ileride oraya gidebiliriz."

  Yanaklarımın ısındığını hissettiğimde çekinerek uzattığı elini sıkmıştım. Elimi tutup ters çevirdiğinde üstüne kondurduğu öpücükle şaşkınlığa uğramıştım. Ali Arda'nın elini elimden uzaklaştırdığında Arya söze başlamıştı.

  "Arda, bu deniz. Deniz, bu da İQsu düşük kardeşimiz Arda. Hani sana anlatmıştım ya bir ara bir kız var böyle böyle adı Deniz diye o kız bu kız Arda"

  Arda'nın gözleri hatırlamak ister gibi kısılmış hatırladığında da kocaman açıp Ali'ye dönmüştü. Bakışları ben ve Ali arasında gidip gelirken dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı. Arda bir şey dememiş sadece Ali ile bana bakmaya devam etmişti. Yanımıza gelen garsonla herkes siparişlerini vermeye başlamıştı. Sıra bana geldiğinde Ali benim yerime konuşmaya başlamış ama onun sesini benim kısık sesim kesmişti. Garson kahve siparişimi de adisyona yazıp gittiğinde herkesin gözünün ustumde olduğunu hissetmiştim. Hepsinde gözlerimi gezdirdiğimde alık alık bana baktıklarını fark ettim. Kaşlarım istemsizce çatıldığında kendine ilk gelen Ali olmuştu. Kendi kendine 'rüya gibi' diye fısıldadığını duymuştum. Duymamış gibi yapıp gözlerimi dışarı çevirdiğimde az sonra Arya'nın sesi kulaklarıma ulaşmıştı.

  "Deniz sen.. yani sen konuşabiliyorsun? Tabi konuşabilirsin de biz şey biliyorduk.. ya konuşamıyorsun biliyorduk."

  Arya'nın beni kırmamaya çalışarak sormaya çalıştığı soruyu anladığımda cevap vermeyerek 'evet' anlamında sadece gözlerimi kapatıp açmıştım. Konuşmayacağımı anladığında ısrar etmemiş garsonun getirdiği siparişlerimizle susmuştu. Onlar kendi aralarında konuşurken bende onları dinlemeyi tercih etmiştim. Konuşurken de tanımaya çalışmıştım. Ali sessiz sakin biriyken Arya onun tam tersi yerinde duramayan konuşmayı çok seven güler yüzlü biriydi. Arda'nın anlattıklarından çıkardığım sonuç çok çapkın biri olduğuydu. Çapkınlığının yanı sıra güler yüzlü biriydi.

  Yaklaşık bir saat daha oturduktan sonra hesabı ödeyip ayrılmıştık. Arda ve Arya eve gitmek için yanımızdan ayrılmışlardı. Arya gitmeden bana sımsıkı sarılmış, yeniden görüşmek istediğini söyleyip ayrılmıştı. Arda ise yine elimi öpmeye çalışmış son anda Ali tarafından geri püskürtülmüştü. Sadece elimi sıkmıştı. Ah tabi göz kırpmayı da ihmal etmemişti. Ne kadar onun bu haline gülmek istesemde tebessümden öteye geçememişti isteğim. Ali ise benimle eve kadar gelmeyi istemiş karanlıkta gitmeme razı olmayacağını uygun bir dille söylemişti. Bende bir şey dememiştim zaten. Kısa bir yürüyüşün ardından eve geldiğimde kapıyı anahtarlarımla açıp Ali'ye dönmüştüm. Elleri cebinde beni izlediğini görüp bakışlarımı kaçırmış sonra tekrar gözlerimi ona çevirmiştim. Bir adım bana yaklaşmasıyla aramızda ki mesafe oldukça kısalmışdı. Bir kaç kere ağzını açıp kapatmış en sonunda derin bir nefes alıp konuşmaya başlamıştı.

"Teşekkür ederim bu akşam için. "

  Teşekkürüne hafif bir baş sallamasıyla karşılık vermiştim. Ali tekrar konuşmaya başladığında söyledikleriyle nefesim kesilmişti.

  "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var derler. Kırk yıl boyunca sendeyim. Sen bende bir ömür.."

  Ben nefesimi tutup öylece ona bakarken, o daha da yaklaşıp elini kaldırmış yanağımı tüy kadar hafif  bir dokunuşla okşamış bana bakmadan arkasını dönüp ilerlemeye başlamıştı. Arkasından bakakalırken elim istemsizce yanağıma gitmiş okşadığı yeri bulmuştu. Bir süre daha kapının önünde durup arkasından baktığımda hızlanan kalbimi sakinleştirmeye çalışmıştım. Kendime gelip eve girdiğimde kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yaslamıştım. Elimi kalbimin üstüne koyup gözlerimi sımsıkı yummuş ağzımdan çıkanlara engel olamamıştım.

  "Allah'ım lütfen kaybedeceğim bir savaşa daha sokma beni. Sen aklıma da kalbime de mukayyet ol."


Bölüm sonu.

  🌿

  Deniz'in konuşabildiğini söylemem gerekiyor. Önceki bölümlerde de annesiyle konuşmuştu. İlerleyen bölümlerde konuşma kısımları daha çok olacak. Bilmiyorum belki de kızımızı tamamen sessizliğe iterim. Olur mu olur skvnwkf.

  Oy ve yorumlarınız benim için önemli. Hayalet okuyucu olmayın lütfen.

  Hikayede yazım hatalari olabilir. Oturup düşünerek yazdığım ilk hikaye bu. Mazur görmenizi istiyorum. İleri de düzenlemeye alacağım hikayeyi.

  Bölümü bir emojiyle anlatin bakayım skfjekd

  Görüşmek üzere 🖐️

Vuslat (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin