Bölüm Şarkısı: Ömer Başçı - Ah Be Kadın.
🌿
Vazgeçtim dediğin anda tutuyordu umut ellerinden. Hiç ummadığın anda, bitti dediğin yerde karşına çıkıveriyordu. İmtihan edildiğin dünya da en kötüsüyle sınanırken, bir yerlerde senin için hazırlanmış bir ödül bekliyordu, seni. Yerini ve zamanını tercihlerinin belirlediği ödülüne kavuştuğunda çektiğin bütün zorluklar geriye dönüp baktığında karınca kadar küçücük kalıyordu. Cehennemden sonra kavuşulan cennetin oluyordu. Yaşadığın o kadar zorluklardan sonra karşına çıkan fırsat senin yeryüzündeki cennetindi belkide.
Uçurumdu, hayat. Bir adım atsan düşebileceğin, düştüğünde kaybolduğun, oradan oraya sürüklendiğin ucu bucağı olmayan bir uçurum. Dibe çakıldığında elinden tutup kaldıran, kalktığında yaralarını saran biri yoksa eğer, yenilmişliğinize bir darbe daha iniyordu. Kimsesizliğinizin defalarca yüzünüze çarpıldığı dünyada, düştüğünüzde kaldıran biri olmadığını bilmek, yalnızlığı iliklerinize kadar hissetmek, hayatınızı sizi içine çeken bir bataklığa çeviriyordu. Çırpınarak o bataklıktan çıkmaya çalışırken fark ediyordunuz, çırpındıkça daha çok battığınızı. Ta ki bütün umutlarınızın yerle bir olduğu, yenilgiyi bir pelerin gibi sırtınıza astığınız o anda beliriyordu, çıkış yolunuz.
O uçurumdan aşağıya atladığımda tutmuştu benimde ellerimden. Her şeyden vazgeçtiğimde, dünyanın yükü omuzlarıma ağır geldiğinde tutup kaldırmıştı beni. Yaşanacak güzel günlerin vaadiyle gelmişti yanıma. Göz yaşlarımın acıdan değil mutluluktan aktığı günleri, yaralarımın sarılacağını vaat etmişti. O'ydu. Ali.. Her sonun yeni bir başlangıcı olduğunu gösteren o'ydu. Dediği gibi 'yarama yarabandı' olmaya çalışan o'ydu. Kalbimi uzun süredir atmadığı kadar hızlı attıran, tebessümlerimin sebebi, dilime prangalar vuran sessizliğin düğümünü çözen o'ydu. İlk defa kendi hikayemin dublörü değil, başrolü olduğumu onun hayatıma girişiyle anlamıştım. Yenik hikayemin sonunu değiştirebilecek kahramandı belkide, o.
Çiçeklerin topraklarını değiştirmeyi bitirip alnımdan akan teri sildim. Havalar gittikçe ısınmaya başlamıştı. Her ne kadar bahar insanı olsamda güneşi sevmezdim. Saçımı bile çekemez hale geldiğim günlerde sinir kat sayılarım yükseldikçe yükselirdi. Terlemek kadar kötü bir şey var mıydı? Kapının açıldığını anlamamı sağlayan sesi duyduğumda arka taraftan ön kısıma açılan kapıdan geçtim. Karşımda herhangi birini görmeyi beklerken Ali'yi görmek aklımdan geçen bir şey değildi. Yüzümde oluşan istemsiz tebessümle ona doğru birkaç adım attım. Adım seslerimden geldiğimi anlamış olmalı ki baktığı çiçeklerden kafasını kaldırdığında direk gözgöze geldik. Yüzümdeki gülümseme onun da yüzünde karşılık bulduğunda derin bir nefes alma ihtiyacıyla doldum. Uzun süredir benimle olan bu adama alışmıştım. Ve uzun zamandır hissetmediğim bir duyguyu iliklerimde hissetmeye başlamıştım. Kaybetme korkusunu.
İçimden geçirdiklerimi ona yansıtmadan birkaç adım daha attım ona. Aramızda ki mesafe onun da bana yaklaşmasıyla bittiğinde bir elini belime atmıştı. Hemen ardından kafamın üstüne kondurduğu küçücük öpücüğü dizlerimin bağını çözmeye yetmişti. Huzurlu bir nefesi ciğerlerime hapsettim. Elimle ceketinin ucunu tuttuğumda baışımı hafifçe ona kaldırdım. Aramızdaki bakışmanın uzayıp gideceğinin ikimizde farkındaydık. O'nun konuşmayacağını biliyordum, bıraksam öylece beni izleyecekti.
'' Hoş geldin.''
Yüzümde dolanan gözleri konuşmamla dudaklarıma kaymıştı. Olduğum yerde kıpırdandığımda kendine gelmek ister gibi silkelendi. Bu halleri ayrı bir hoşuma gidiyordu. Her ne kadar utansamda.!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat (+18)
Novela JuvenilAlıntı; ...Dili dudaklarımın arasından ağzımın içine kayıp dilimle temas ettiğinde derinden gelen bir inlemeyi dudaklarımdan bıraktım. Benim inlememle Ali'nin hırlayarak daha da hızlanması bir oldu. İki yanımda duran kollarımı ensesinden oradanda y...