KORAY’DAN
‘’hiçbir şey umurumda değil anladın mı? O ameliyata gireceksin. Ve yaşayacaksın. Duydun mu beni! O masadan kalkıp yeniden bana sarılacaksın! Ben sensiz olamam anladın mı beni!’’ diye bağırmaya başladım. Onu kaybedemezdim. Olmaz, olamaz. Allah’ım lütfen ölmesin lütfen. Talan olan gönül bahçemde yıkılmıştım sanki. Gözlerim ağlamaktan yanıyordu. Ellerim korkudan titriyordu. Ona hala acı ile bakıyordum. Bir cevap vermesini bekliyordum. Yutkundu, bana bir şey diyecekten yaşlı gözleri donuk kaldı. ‘’ditttttt… dittttt’’diye bir ses gelirken iki elimle tuttuğum eli avuçlarımdan düştü. Islak gözlerim monitörü bulduğunda uzun çizgiler geçiyordu. Uğultulu sesler yankılanıyordu beynimde. Beyaz önlüklü doktorlar beni odadan çıkarırken gözlerim masaldaydı. Şaşkındım, tedirgindim ve korkuyordum. Ama sanki hiçbir şey hissetmiyormuş gibi donuktum. Hiç konuşmuyordum ve sadece gözlerim yüzüme kapanan kapıdaydı.
****
Sözlerim yarım kalmıştı. Hiçbir zaman tamamlanmayan eksik satırlar gibiydim. Şaşkındım, onun hasta olduğuna hala inanmak istemiyordum. Gözlerimi kapatmayı ve her şeyin kâbus olmasını diliyordum. Beyaz kapıda kalan gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Güçsüzdüm ama hala ayakta öylece kalmıştım. Ne ileri gidebiliyordum ne de geri. Olduğum yerde öylece duruyordum. İnsanlar yanımdan geçiyorlardı. Ama hiç birinin yüzünü seçemiyordum. Uğultulu sesler kulağımı tırmalıyordu. Beynim her şeyi çok uzaktan algılıyordu. Bir şey oturmuştu yüreğime. Her şeyi zorlaştıran bu şey bana acı veriyordu. Kapı açıldığında doktorlar hızla sedye ile dışarı çıkıyorlardı. İçlerinden biri bir şey söylüyordu ama anlamıyordum. Beni ittiklerinden birkaç adım geriye gittim. Gözlerim aşkımdaydı. Elimi bırakıp, benden kaçan, kalbime dünyanın en derin yaralarını bırakan kızdı. Benim âşık olduğum kız. Hiç yanımdan gitmeyeceğini düşündüğüm tek insandı o. Ama şimdi ellerimi bırakmış öylece ölüme gidiyordu. Kendime geldiğimde sedye ile biraz uzaklaşmışlardı. Koridorda acı içinde ‘’MASAL! MASAL!’’diye yankılanan çığlıklarım duyuluyordu bir tek. Ayaklarım güçlükle hareket ettiğinde koşuyordum. Ona doğru her adım attığımda uzaklaşıyorlardı. Asansöre bindiklerinde kapılar kapanırken olduğum yerde diz çöktüm. Hıçkırarak ağlıyordum. Bir el omzuma dokunurken hala ‘’MASAL! MASAL!’’diye sayıklıyordum.
Saatler günler ardı ardına geçmeye başladı. Masal’ı öncelikle yoğun bakıma aldılar. Bazı değerlerinin normal kriterlere gelmesi için bazı ilaçlar verilmeye başlandı. Bu arada Gökhan, Ayşe, Furkan ve Mina’da durumu öğrenince yanımıza geldiler. Günlerce bana destek olmak için her şeyi yapıyorlardı. Ve önemli haber Doktor Ahmet Amerika’dan en iyi cerrah arkadaşını buraya çağırmıştı. Ve yarın buraya gelecekti. O da Masal’ı muayene edecekti. Ve eğer bir sorun olmazsa en kısa zamanda ameliyat edilecekti. Korkuyordum ve bazen kalbim patlayacakmış gibi oluyordu. Sanki dünyanın bütün sabahları çekip gidiyordu. Kalbimde ki bütün sokaklar çıkmaz oluyordu. Bütün ışıklarım sönüyordu. Aklımda ki saatler duruyordu. Sanki Masal her şeyi kendi ile beraber götürüyordu. Ölüyordum ben. Onun hayatı tehlikede olduğu için kalbim ölüyordu. Onu bu kadar severken ayrılmak istemiyordum. Günlerim karanlığa gömülmüştü. Çıkmaz yollarda kayıptım ben. Aklımı, kalbimi çalan kadın her şeyini alıyordu benden. Ve ben ölesiye korkuyordum. Günlerdir kapısındaydım. Birkaç saniye sonra Ahmet Bey koşarak gelip yoğun bakıma girdi. Korku tamamen vücuduma yayılmıştı. Ellerim titriyordu. Her an alacağım kötü haberden korkuyordum. Ahmet Bey dışarı çıktığında çok ciddiydi. Kalbim sızlıyordu. Titreyen elimle güçlükle Gökhan’ın kolundan tutundum.
‘’Merak etmeyin durumu iyi. Şu an uyandı. Ve en önemlisi kan değerleri ve bazı önemli sonuçları gayet iyi görünüyor. Ameliyata alabiliriz. Amerika’dan gelecek olan doktor arkadaşım işinde en iyisidir. Birkaç ay önce bir hastasını ölümden döndürdü. Yarın burada olacak ve ben hala bir umut var diyorum.’’deyip giderken biz hepimiz birbirimize sarılıyorduk. Ve ben ağlıyordum. Sımsıkı Gökhan’ın boynuna sarılmıştım. Gökhan kulağıma ‘’İyi olacak kardeşim. İyi olacak.’’diyordu. Ve ben bu umuda tutunmak istiyordum. İyi olmalıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA
RomanceTESADÜF ADLI HİKAYEM DEKİ UFUK VE DAMLA'NIN MACERA DOLU AŞK HİKAYELERİ. UMARIM ÇOK BEĞENİRSİNİZ. ***** Bazı anlar vardır hayatında. Sözlerin boğazında güğüm olduğu, seni nefessiz bırakan anlar. O an durur düşünürsün. Kalbime esen ne? Rüzgâr mı? Ufak...