13.Bölüm

507 43 5
                                    

mediadaki- Kaya

****

Damla dakikalardır ağzında çatal, yanakları kızarmış bir vaziyette masada oturuyordu. Ufuk ise neşeyle Damla'nın hazırladığı kahvaltıyı midesine indirip sürekli konuşuyordu. Sanki ikisi de üç yıl öncesine geri dönmüştü. Sanki o üç yıl ayrılık hiç olmamıştı. Aslında onlar hala sevgililerdi. Ne demişti şair ayrılıklarda sevgiliye dairdir.

Ufuk'un tek niyeti artık Damla'yı bırakmamaktı. Tek derdi onun nefesini ölene kadar yanında hissetmekti.

DAMLA

Şaşkındım. Ne yapacağımı bilemez halde elimdeki çatalı ağzımda unutmuştum. Öylece az önceki anıyı düşünüyordum. Yanağıma bıraktığı öpücüğü hatırladıkça utancımdan yerin dibine girecektim. En önemlisi de kalbim artık bende değildi. Onun okyanus gözlerinde yaşıyordum artık. Kalbime ihtiyacım yoktu. Ufuk bana armağandı. O benim ikinci şansımdı. Artık onu bırakamazdım. Bu imkânsızdı.

Ufuk çatalındaki salatayı bana uzattığında dalgınlığı bırakıp çatalımı ağzımdan çıkardım. Tıpkı küçük bir çocuk gibi ağzımı araladım. Salata yemeyi hiç sevmeyen ben ondan olunca iştahla yedim. Gözlerim hem duyguluydu hem de neşeyle parıldıyordu. Bundan emindim.

''Damla iyi misin?'' dediğinde yeniden düşünmeyi bırakıp neşeyle gülümsedim.

''Hı hı çok iyiyim. Zaten seninle uyanınca nasıl iyi olmam ki? İyi olmamak için salak olmam gerekli. Yani sen bu kadar güzel uyurken, bebek gibi... Ay ben ne diyorum?''

Saçmalamaya başladığımı anladığımda son sözümle başımı yana çevirdim. Utancımdan ne yapacağımı şaşırmıştım. Ufuk'un kıs kıs gülmesi de cabasıydı. Bak hala gülüyor. Gülme. Ya da gül gül yakışıyor. Yine yedim aklımı. Ben bence susayım, düşünmeyi de bırakayım şu yemeklerden yesem iyi olacak. Hızlı hızlı salatayı ağzıma tıktığımda yüzümü ekşiterek yemeye başladım. Bunun tadı kötü. Peki, Ufuk verince niye güzeldi? Ama aynı salatalık... Ah öleceğim Allah'ım.

''Hayatım yüzün niye ekşidi senin?''

''Yüzüm mü ekşidi? Ay kendimden iğrendim şu an. Sen verince güzeldi bunun tadı. Iyyy...''

Ufuk şaşkınlıkla salatadan alıp tuza batırdı. Sonra da ağzına attı.

''Şey ben tuza batırıp vermiştim sana. Gayet güzel bence... Sen sevmiyor musun?'' dediğinde hızla başımı aşağı yukarı salladım.

''Pek sevmem. Ama sen verice sevdim. '' dediğimde Ufuk bana öyle gülümsedi ki kalbim kulaklarımdan fırlayacak sandım. Utanarak başımı yeniden masaya çevirdiğimde çenemde hissettiğim sıcak ellerle gözlerimi yeniden okyanuslara çevirdim. Çenemdeki eli hafiften yanağıma ilerledi. Dokunduğu yer yanarken heyecandan birden ayağa fırladım. O esnada meyve suyunu yere döktüm. Elim ayağım titrerken Ufuk şaşkınlıkla bana baktı.

'' İyi misin ?''

''Aaa.. Şey iyiyim. Benim gitmem gerek Ufuk.'' Dedim. Ufuk üzüntü ve biraz merakla bana baktı.

''Gidiyor musun? Nereye ?'' dediğinde gözlerime oturan acıyla ona baktım.

''Hastaneye gideceğim. Arkadaşım orada.'' Deyiverdim. Ufuk karşı çıkmadan çoktan hareketlenmiştim. Çantamı alırken Ufuk kolumdan tuttu. Gözlerimiz yeniden birleştiğinde ''Ben götürürüm seni. '' dedi. Başımı hızla olur anlamında salladım. Zaten ondan uzak kalmak istemiyordum.

''Tamam sonrada eve gitmem gerek üzerimi değiştirmeliyim.''

''Olur hayatım. Gidelim.'' Dediğinde kuş gibi uçuyordum adeta. O bana hayatım dedi değil mi?

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin