15. Bölüm

505 42 6
                                        

***

DAMLA

Ne acılar yaşar insan. Hayallerinin pembeliğini yitirip siyaha boyandığı, hayatının bittiği günler. Ben yine öyle bir güne açmıştım gözlerimi. Hem de hiç bilmeden. Evimden apar topar çıkıp hayatın karışıklığına, kalabalığına adımladım yine. okula geldiğimde  dersliğe hemen  girdim. Herkes gelmişti. Gülümseyerek oturdum Gizem'in yanına. Dersimiz Ufuk'aydı. Heyecanla okyanus gözlümün girmesini bekledim. Kapı açıldığında muhteşem gülümsemesi ile içeri girdi.

''Evet arkadaşlar! Nasılsınız?''

''İyiyiz!''

''Tamam. Bugün dersimizi teorik olarak işleyeceğiz. Önümüzdeki hafta küçük bir uygulama gezintimiz olacak. Böylelikle hem yeni bitkileri öğreneceksiniz hem de yapıları tasarım yönünden izleyeceksiniz. Bu arada ben size söyledim mi bilmiyorum. Benim iki branşım var. Hem Peyzaj mimarıyım hem de mimarım. Yani bu yüzden size çok yardımcı olabileceğimi düşünüyorum. Lütfen sizde aklınızda takılan her soruyu bana sorun.''

Ne kadar güzel konuşuyor değil mi? Tamam kafama vuruyorsunuz sustum...

Ders boyunca hem notlar alıyordum hem de onu doyasıya izliyordum. Her bakışmamızda yeni yetme lise çocukları gibiydik. Utangaçça gülümseyip, kimseye çaktırmamaya çalışmaktan bir hal olmuştuk. Dersin sonuna yaklaştığımızda Ufuk kocaman gülümsemesi ile ''Bu arada bana bir asistan lazım. Bu yüzden aranızdan birini seçeceğim. '' dedi. Bunu duyan diğer kızlar hemen aday olmak için ellerini havaya kaldırdılar.

''Ben olayım hocam!''

''Hocam beni seçiniz.''

''Hocam!''

''Arkadaşlar ben kararımı verdim. Ortalaması yüksek olan bir arkadaşınızı seçeceğim. O kişi de Damla Naz KESKİN!''

Hı? Ben miyim? Ay beni seçti! Aman heyecanlandım ben. Birden ayağa kalkınca Gizem'in kafasına vurdum yanlışlıkla.

''Ah anam öldüm!'' diye cırladı kızcağız. Hay kafama tüküreyim. Kıskanç bakışlar üzerimdeyken Ufuk sadece gülümsüyordu.

''Şey... Uf... Yani hocam bence ben hiç olmayayım.'' Yani en son onun yüzüne araba altında kalıyordum. Ufuk'un asistanı olmak tam bir işkence ben size söyleyeyim. Ufuk kıkır kıkır gülerken ben nasıl kurtulurum onu düşünmekle meşguldüm.

''İtiraz yok. Damla sen benim asistanımsın. Ders bitti. Hadi Damla benimle gel.''

Gel dedi. Ay gelirim ne olacak canım değil mi? Ama kafayı yedim iyice. Çantamı ve defterimi alıp apar topar peşinden koşturdum.

(MEDAİADKİ UFUK VE DAMLA )

Ufuk'un odasına girmemle yeniden kapıda sırtımı hissetmem bir oldu. Ufuk beni kendiyle kapı arasına almıştı. İki elini başımın iki yanına koyup bana özlemle baktı. Bense utancımdan ne yapacağımı şaşırmış haldeydim.

''Sen benim miladımsın.''

''Ne?'' dediğimde güzel gözleriyle gülümsedi.

''Diyorum ki. Sen asla yapmam dediğim her şeyi bana yaptırıyorsun. O yüzden sen benim miladımsın. ''

Ay çok romantik... Gözlerim ışıltıyla dolarken ağzım kulaklarıma vardı.

''Sende benim her şeyimsin.'' Dediğimde Ufuk gülümseyip alnıma uzun öpücüğünü bıraktı. Kalbim benden bağımsız çalışırken ben tamamen hayattan soyutlanmış onun büyüsü altına girmiştim.

''Ufuk?'' dediğimde dudaklarını alnımdan çekip yüzüme odaklandı.

''Sen yanımdayken karanlıktan korkmam artık. Çünkü sen benim ışıklı yolumsun. ''

''Ya sen. Sen benim güneşimsin. Tamamen dünyamı aydınlatıp, ısıtıyorsun. Sen benim tek gerçeğimsin. Ve ben ne olursa olsun her zaman senin yanındayım.'' Dediğinde kötü geçmişimin acısıyla gözyaşlarım yanağıma süzüldü. Ufuk acıyla bana baktı.

''Unutturacağım sana. Söz veriyorum. Hepsini unutacaksın.'' Deyip beni başımdan tutup göğsüne çekti. Yine sıcak göğsüne başımı yasladığımda tüm korkularım benden uzaklaşmıştı.

''Sana güveniyorum. İnan güvenmiyorum derken bile sana hep güvendim ben.'' Dedim. Ufuk sıkıntıyla nefesini verip ''Keşke bunu o zaman anlasaydım. O zaman ne sen giderdin ne de canımız böyle çok yanardı.'' dedi.

''Kader. Maalesef kötü kader... Bir fırtına geldi hayatımızı yerle bir etti.'' Dedim. Ufuk saçlarımın arasından beni öpüp ''Artık kaderi değiştirmeliyiz. Kötü kader, güzel kadere dönmeli. Mutlu olmalıyız.'' Dedi. O an buna inandım. Gerçekte mutlu olabileceğimize... Ama maalesef geleciğimizi bilmiyordum. Bilmiyorduk...

***

Gün bitmeye geliyordu. Okul çıkışı beraber dışarıda yemek yemeye çıktık. Şimdi de beraber caddeleri el ele dolaşıyorduk.

''Bazen düşünüyorum da ilişkimizde zorluklar olmasaydı, birbirimizin değerini bilemezdik.'' Dedim. Ufuk bana anlamlı gözlerini çevirdi.

''Bence de. Sonumuz uçurumda olsa artık bırakmam seni. Bunu daha iyi anladım. Üç yıl önce yanımdan öyle ayrılmana izin verdiğim için çok pişman oldum. Çok canım yandı. Senden nefret ettim aynı zamanda da aşkım daha da katlandı. Seni ilk burada gördüğümde tüm öfkemi kusmak istedim ama aşkıma karşı koyamadım. Yeniden sarıldım sana.''

''İyi ki sarılmışsın Ufuk. Çünkü senin öfke dolu gözlerine dayanamıyorum.'' Dediğimde yine göğsünde yer buldu başım. Sımsıkı sarıldı bana. Asi nehrine gecenin loş ışıklarında bakmaya devam ettik.

UFUK

Hayat bazen çözülemezdi. Sırlarla doluydu. Her köşeden yeni bir hikâye çıkıveriyordu. Öylesine yıkık öylesine paramparça hayatlarla karşılaşıyorduk. Kendi hayatlarımızda bunlardan biriydi.

Yıllardır ölü aşk diyarına hapsolmuştum. İçim paramparçaydı. Haykırsam gökyüzüne gücüm yetmiyordu derdimi anlatmaya. Çocuk gibiydim. Korkak, yorgun.

Bir fırtına vurmuştu aşkımıza. Öyle ki ne ben bende kalmıştım ne de sevdiğim bende. Aynı ülkenin iki ucuna savrulmuştuk. Acı anılar yaşamıştık. Keşke yanında olabilseydim sevdiğimin. Ona bunların olmasına izin vermezdim. Böyle düşünen ben zamanla kadere karşı konulamadığını anlayacaktım.

Damla'yı evine bıraktığımda bende evime geçtim. Koltuğun başına oturup dev camımdan bahçeyi izlemeye başladım. Düşündükçe düşündüm. Boğuldukça boğuldum anılarımızda. Zaman benden bağımsız ilerlerken aynı zamanlarda Damla'yı hayal ettim.

DAMLA

Banyodan sonra gece pijamalarımı giyip yatağıma uzandım. Uykuya dalmak isterken bile sadece Ufuk'u düşünüyordum. Ne yapıyor? Nasıl?

Ayrılmamız bir saat on dakika olmuştu. Ama ben hala onu merak ediyordum ve şimdiden özlemiştim. Kapımın sesini duyduğumda korkuyla yataktan kalktım. Yatağımın içine ayıcığımı aceleyle yerleştirip kapının ardında beysbol sopamla yerleştim. Salondan tıkırtıları duyduğumda yatağımın yanındaki telefonuma gitti gözlerim. Ama korkudan duvara yapışmış hareket edemez haldeydim. Odamın kapı kulpu hareket ettiğinde nefesimi hızla tuttum. Bir çift ayak gördüğümde ölümü hissettim.

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin