Ağladığımı gören biri bu notu iliştirmişti elime 'Hayat üzülmek ve üzenleri düşünmek için çok kısa' . Kısa dediği hayatı kimimiz 70 yıl kimimiz 7 yıl yaşıyor bense 22 yıldır yaşıyorum.
' Dur bakalım daha ne yaşayacakların var' sitemleriyle yaşadıklarımı küçük gördüğünüz cümlelerinizi duyar gibiyim bundan dolayı bunları paylaşmayacağım. Her insanın dönüm noktası olduğu gibi benim hassas noktam babamla başladı, son 4 yılımı dönüm noktaları ile başlayan ve olgunlaşmamı sağlayacak 'hayatın sillesi' dediğimiz tabirlele geçirdim. Psikolojik olarak bir çok sınava tabi tutuldum diyelim.
Bir yere ufak darbelerle kimi zaman hızı yavaş kimi zaman oldukça hızlı darbelerle vurursak oranın eski konforunda olduğunu görememek kaçınılmazdır, yani diyeceğim o ki ufak darbeler büyük yaralara sebep...
İlköce hayatı sorgulamakla başladığım bu yolda asıl sebebin insanların sevgisizlik üzerinde sahne aldığı pistte yalan aşk dolu tangolarını izlemek zorunda kaldım. Seyirci olmaktan sıkıldım artık kendi sahnemin tozunu yutma zamanım geldi diye birçok kez güçlü olduğumu kendime kanıtladım.
Sitemkar olduğum her vakitte okuduğum kişisel gelişim kitaplarına ve anneme sığındım. Bugün yine saf ama bir okadarda güçlü bir birey oldum - hala saf olduğum konular kaçınılmaz-. Şuanki hayat felsefem; Hayatıma giren herkes vakitleri geldiğinde gittiler ve ben hepsinden birer parça oldum.
Yapbozumu tam tamamlayamadım çünkü henüz hayallerimi gerçekleştirmedim.
İstediğim hayatı çevremin istekleri doğrultusunda yaşayamayacağımı çevreme çığırmaktan vazgeçip kulaklarımı tıkama kararı aldım. Almam gereken derslerin hala var olduğunun bilincindeyim ve sorunlarla mücadele edebilecek gücede ulaşmak üzereyim.
Mutluluğun, sevginin ve huzurun para ile satın alınamayacak güzellikler olduğunu biliyorum ve buyüzden bunların peşinden gidiyorum. İstediğim hayatta istediğimi anında satın alamayacağımı ve bunun için çaba harcayıp beklemem gerektiğini pek çok kez işittim fakat para ile alınamayacak güzelliklerin var olduğunu bir türlü empoze edemedim.
Asıl üzücü yan ise bunları büyüklerimden duymak oldu çünkü onlar geçmişten gelen sevgi dolu nesiller yetiştireceğine inandığım sözlerinin her biri naftalin kokan güçlü bilgeler olarak anımsadığım kişilerdi. Büyüklerimden öğreneceğim birçok yaşam var iken onlarında birer sistematik robotlar halinde cam fanusların içerisinde yaşamaya başladıkları gerçeği beni oldukça derinden etkiledi.
Teknolojiye elbette karşı değilim, asıl karşı olduğum teknolojinin duygularımızı yönlendirmesi. Hangimiz gülücük dolu mesajlar atarken gerçekten gülümsüyoruz ki?
Sevgi ile karın doymaz klişesine bir göz atalım. Evet belki karın doymaz fakat sevgi, sevgi getirir gerçeğini de unutmamak lazım.
Karın doyuran unsur yemektir, lüks yemek değildir. Ben de dahil olmak üzere inanıyorum ki vücudumuza yararı dahi olmayan, anlık tokluk hissi yaratan yiyeceklere para döküp onların kölesi oluyoruz.
Burdan şunu çıkarıyorum, sevgi; evrensel, yemek; hayatta kalmak, lüks yemek ise; kölelelik.
Büyüklerim, birlikte soğan ekmek yediğiniz ama içinizi sımsıcak yapan sevginizi yaşattığınız günlerinizi ve sizi o dönemlerinizde ayakta tutanın saf sevginiz olduğu gerçeğinizi unutmamanızı dilerim...
Akıl yaşta değil baştadır ve bazen konuşmaya yeni başlayan bir bebekten bile ders alabiliriz. Küçük bireyler konuştuklarında 'çok bilmiş' demek yerine 'aferim' dememiz gerçeği vardır. Zira hayattan çok sille yemiş siz büyüklerim bazen doğruyu yanlışı bizler gibi ayırt edemiyorsunuz.
İnsan doğar ve ölür arada kalan kısım sadece bir hikayedir ve herkes kendi hikayesinin başrolünden ve seçeceği figüranlardan mensuptur. Hayatınıza kimse zorla figüranlık yapamaz.
Yaptığımız hatalar ve doğrulardan başroldeki kişiler sorumludur, sahnemiz ölünceye kadar sevginin ışığı tabirindeki spotlar ile aydınlanmaya devam edecek ve biz ışığımızı söndürmeye çalışanlara çiçek uzatmaya devam edeceğiz çünkü sevgi, sevgi getirir.
![](https://img.wattpad.com/cover/201421817-288-k311501.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANNEMİN PLAKLARI - Sevgi Neydi? (yazılıyor/AKTİF KİTAP)
General FictionSevgili Zeki Müren dinleyicilerine şu şekilde seslenmişti; 'Hepimizin son aşkı, son sevgisi; unutulması imkansız olan taze bir hatıraya dayanır. Onu gönül dağarcığımızda bir sır gibi ebediyen saklarız. Bu hatıra bazen solgun bir resim, bir yaprak, b...