Neden sitem ederiz?
Çok sevdiğimizden mi? Yoksa çok nefret ettiğimizden mi?
(...)
Gün doğar ve batar, çiçek açar ve solar, insan yaşar ve ölür. Belli bir başlangıç ve son arasında mekik dokur bu ömrümüz, kırılıp parçalandıkça çoğalan benliğimiz renk katar dokumamıza. Yarın yeni bir gün diye inanç temellerini sağlam diktiğimiz gecelerin sabahında, sitemkar hallerimizle zehir atarız berrak suyumuza.
Tabir caizse en kötü duygularımız bize aitlerken değmeyecek varlıklarla ömrümüzü çürütmek hakkımıza girmektir.
Üryan bir şekilde seviştiğimiz bu hayatta, bazen zorda olsa; herşey görüp öğrenmek için, herşey kendimizdeki 'Ben kimim?' arayışı için, herşey insanlar içindir...
Nefret sitemkarlığı bir sevgi gösterisidir çünkü sevgi ve nefret orantılıdır, sevgi sitemkarlığı ise; tanıdığın bedene konduramadığın o değişkenliğidir, ruhani boşluktur orası. Değişkenlik bir insanın araftaki yeni beden arayışıdır, doyumsuz akıllara dökülen tek bir göz yaşı ödül olarak kalır.
Sevgi yerini değişime bırakır ve fark ederiz ki aslında yarattığımızı sevmiş ve ona sitem etmişizdir.
Ücra sokakta bulunan, köşe başındaki otelden kaçarcasına apar topar gider insan arkasına bakmadan. Terk edilen bedenlerin isyanı büyüdükçe büyür ve bir çığ gibi kaçanı kovalar 'Ahım var' nidalarıyla. Doğruları söylemek kolay olan iken biz zor olanı başarmışızdır bu hayatta.
Gitmek, sitem etmek, acı çekmek..
Zordur..Daha iyi olanı varken, 'Neden?' sorularıyla doldurduğumuz dağarcığımızın bir gün freni patlamış araba misalı yol alacağından bir haberiz belkide. Su vermediğimiz bir bitkinin ömrü iki haftada bitmeye başlayacakken, bir damla suyun bitkinin kökünü tekrar filizlendirmesi bize bir örnektir.
Bir hareketle kırabileceğimiz özgürlük zincirlerimizi hiçe sayarak, bizi sonsuzluğa iten sitemlerimize yer vermek onur kırıcıdır.
Başa dönelim; İnsan yaşar ve ölür, herşey öğrenip görmek içindir ve herşey insanlar içindir. Hepimizin eşsiz güzellikteki ruhları eşsiz birer bedenlerde hayat bulmuşken, yani bizden bir tane daha yokken kendi hakkımıza girmek zor olandır. İçimizdeki sevgi aynı zamanda bizim şansımızdır.
Kalbimizin topraklarına kazdığımız mezarlarında yatanların, zor olanlar olması gerekir. Mezarlar üzerine diktiğimiz sevgi gökdelenlerinin üstüne, süslü teraslar dikmek bizim kendimize olan boynumuzun borcudur.
Bir damla su ile kalbimizde botanik oluşturmak daha çok ışık almamızı sağlayacaktır. Işık kalbimizde, sevgi daima gözlerimizde parıldar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANNEMİN PLAKLARI - Sevgi Neydi? (yazılıyor/AKTİF KİTAP)
Aktuelle LiteraturSevgili Zeki Müren dinleyicilerine şu şekilde seslenmişti; 'Hepimizin son aşkı, son sevgisi; unutulması imkansız olan taze bir hatıraya dayanır. Onu gönül dağarcığımızda bir sır gibi ebediyen saklarız. Bu hatıra bazen solgun bir resim, bir yaprak, b...