acquaintance

727 42 51
                                    

Yine kendime verilen görevi başarılı bir şekilde yerine getirmiş eve doğru yürüyordum. Benim görevim normal bir insana göre korkunç gelebirdi ama ben bu işe alışmıştım. Benim yaptığımı yapmak için cesur ve korkusuz olmak gerekir. Korkaklar bu işi yapamaz. Ben yaptığım işe gelirsek bir tetikçiyim.

Patronum yani Suho, yardımcısı Sehun aracılığıyla bana yapmam gerekeni söyler ben de bu görevi gözümü kırpmadan soğukkanlılıkla başarılı bir şekilde tamamlarım. Evet ben acımasız görünebilirim fakat içimde bi o kadar da merhamet var. Bir katil nasıl merhametli olur demeyin, oluyor işte. Mesela seviyorum yağmuru, çiçekleri, kitapları, müzik dinlemeyi. Bu sebeptendi zaten bu yağmurlu havada eve yürüyerek, ıslık çalarak gitmem.

Yağmur şiddetli yağmamasına rağmen fazla insan yoktu sokakta. Sonra bir şarkı mırıldanmaya başladım etraftaki insanların olmamasını fırsat bilerek. Mutluydum ben. Sanki ben yarım saat kadar bile olmadan bir insanı vurup ölümüne sebep olmayan biriydim. Ben o tetiği çektiğim an siliniyordu o görüntüler ve hayatımda hiç böyle bir şey olmamış gibi devam ediyordum yoluma.

Bu keyifli anımı yanımdan hızla koşarak geçen adam böldü. Az kalsın bana çarpacaktı ama teğet geçti. Koşan adam daha ben onun yüzünü göremeden gözden kayboldu. Sadece baştan aşağıya siyah giyinmiş olduğunu gördüm. Ve ah birde kokusu, yağmur bile toprağın kokusunu yok edecek kadar çok yağmışken toprağa ait olamayacak kadar hoş geliyordu.

Çok geçmeden o siyahlı adamın geçtiği yoldan biri uzun diğeri ondan biraz daha kısa iki adam koşarak geçti. Bu adamlar siyah takım elbise giymişlerdi. Bu iki adam da hiç iyi tiplere benzemiyordu. Sanırım o siyahlı adamı yakalamaya çalışıyorlardı. Peşindeki adamlar o siyahlı adamı yakalarlarsa sağ bırakmayacağını biliyordum. Daha sonra aklıma daha bir saat önce yaptığım şey geldi ve boşverip yoluma devam ettim.

Evime gitmeme az bir yol kaldı. Köşeyi dönünce yaklaşık elli metre sonra evime varacaktım. Bu yüzden rahatladım. Pek bir iş yapmasamda hem acıkmış hem de yorulmuştum.

Köşeyi döndüğümde ben daha ne olduğunu anlayamadan kendimi yerde buldum. Biriyle çok kötü çarpışmıştım. Burnum çok fena acıyordu. Çarpıştığım adam benden uzun olduğu için adamın sert göğsüne çarpmıştım. Çarpmanın etkisi hafiften geçtiğinde kimle çarpıştığıma baktım ve bunun az önce hızla koşarak kaçan adam olduğunu gördüm. Bu siyahlı adam ağzından belli belirsiz bir küfür savurup yerden kalktı ve üstünü temizlemeye başladı. Ben de adama bana çarptığı ve özür dileme gereği bile duymayıp burnunu acıttığı için içinden bildiği tüm küfürleri sıralamıştım. Şimdi de sıra onu yüzüne karşı sıralamaktaydı.

Tam ağzımı açıp bir şeyler söyleyecekken o siyahlı adam beni önce kolumdan tutarak kendine çekip sonra da sırtımı duvara yasladı. Yasladı demek yanlış olur bildiğiniz çaprtı. Eliyle de ağzımı kapatıp sessiz olmamı işaret etti. O kadar yakındım ki bu siyahlı adama kokusunu daha net alabiliyordum ve bu koku başımın dönmesine sebep oldu. Ama bu tatlı baş dönmesi benim sinirimin geçmesine engel olamadı.

Ne cüretle  bana çarpıp özür dilemedi ve beni kendiyle duvar arasına sıkıştırıp sessiz olmamı işaret etti? Daha beni tanımıyordu bile. Eğer tanısaydı böyle bu rahat tavırlarını sergileyemezdi. Dışardan bakılınca küçük olabilirdim ama görünüşe aldanılmaması gereken de bir kişiydim. Ben bir katildim ve bunu gözümü kırpmadan yapıyordum.

Siyahlı adam beni birden serbest bıraktı, derin bir nefes verdi. Beni bıraktığı an siyahlıyı kovalayan adamların başka bir sokağa saptığını gördüm. Şimdilik onları atlatmış gözüküyordu. Ama bu siyahlı adamı bulmak hiç zor değil. Burası küçük bir yer. Acilen saklanması gerekiyordu.

DILEMMA|| KAISOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin