Kanı görmemle birlikte elimdeki silahı rastgele bir yere fırlatıp Kai'nin yanına koştum. Kafasını yerden kaldırıp koluma yatırdım. Masanın üzerindeki peçeteden bir avuç aldım ve başının kanayan yerine bastırdım.Onu, uyanması için biraz sarstım. Kai anlamadığım bir şeyler sayıklamaya başladı. Rüya görüyor olmalıydı. Onu bir kaç kez daha sarstım. Bu sefer de "Hayır, hayır.. hayır.." , "yapma..", "hayır yapma.." diye sayıklamaya başladı. Benim de içimi bir korku kapladı. Sarsınca uyanmıyordu da. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Birden eliyle kolumu tuttu. Sıkıca tutuyordu. Sanki bir şeyi ya da birini kaybetmemek için tutuyormuş gibi. İyice korkmaya başladım.
Bir kez daha sarstım. Kısmen uyanmış gibiydi. Sayıklamaları durdu ama bu sefer de ağlamaya başladı. Kolumu bir an olsun bile tutuşunu gevşetmedi.
Birden "HAYIR!" diye bağırarak uyandı. Korku dolu gözlerle etrafına baktı. Kolumdaki elini çekti ve kucağımdan yavaşça kalktı. Oturur pozisyonda dizlerini kendine çekti, kollarını dizine sardı ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Ne yapmalıyım? Rüyasında ne gördü de bu hale geldi? Yanına oturup ona teselli mi vermeliydim yoksa kendi haline mi bırakmalıydım? Aklıma bu gibi onlarca soru doluştu.
Nihayetinde ben onu tanımıyordum. Eğer yanında konuşmaya çalışsam ya da ona teselli için sarılsam ne tepki vereceğini bilmiyorum. Onunla geçirdiğim saatlerde de hareketleri birbirini tutmuyordu. Bu yüzden en iyisi onu kendi halinde bırakmaktı. Eninde sonunda ağlamayı bırakır sonra da uyuyakalırdı. Ben de gece kalkıp onu kontrol ederim.
Odama gitmek için ayağa kalktım. Hıçkıra hıçkıra ağlamsı kalbimi acıtıyordu. Her adım attığımda onun o çaresiz sesini duymak kalbim parçalıyordu. Neden böyle oluyor? O yabancı biri. Buna aldırış etmemeliyim. Eğer odama gidersem her şey daha kolay olacak sesini duymayacağım için. Bir adım daha attım. Gitmek neden bu kadar zordu ki? Bir adım daha attım. Sonunda odamın kapısına ulaşabildim. Kai hala içeride hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. O orada öylece ağlarken benim rahatça uyumaya gitmem ne kadar doğru?
Ben bir katil olabilirdim. İnsan öldürebilirdim ama benimde bir kalbim var. Koşar adımlarla Kai'nin yanına geri gittim. Gider gitmez de sarıldım ona arkasından. O da bunu bekliyor olacak ki bana dönüp doladı kolları boynuma. Başını omzuma yaslayıp ağlamasına devam etti. Bende onu biraz daha sakinleştirmek için saçını okşamaya başladım. O sesli ağlayışları şimdi usul usuldu. Ona rüyasında bu kadar üzen şeyi merak ettim doğrusu. Bir yandan saçını okşarken bir yandan da başının kanayan yerini kontrol ettim. Kanaması durmuştu ve kesik çok derin değildi.
Ağlaması tamamen durmuştu. Ama ben bir an olsun saçını okşamayı bırakmamıştım. Bir süre daha durdu omzumda. Kollarını boynumdan çözdü, gözlerime baktı birkaç saniye. Ardından bir şey demeden kalktı ve yatağına geri yattı.
Bu tuhaftı. Sanki az önce hıçkıra hıçkıra ağlayan o değilmiş gibi yatağına geri yatmıştı. Bu tuhaflığı sorgulamayı gerçekten bırakmalıydım çünkü bir sonuca ulaşamıyordum. Ulaşamadıkça da sinirleniyordum.
Yere düşen yorganı alıp Kai'nin üstünü örttüm. Kanayan başıyla yarın sabah ilgilenirdim. Yerdeki kırık biblo parçalarını elimi kesmemesine dikkat ederek toplamaya başladım. Acaba tekrar uyumalı mıydım? Ama ya tekrar düşerse? Ortadaki masayı kenara çektim. Odamdan da üç tane yastık getirip tekrar düşme ihtimaline karşı koltuğun önüne gelecek şekilde yerleştirdim. Şimdi içim kısmen daha rahattı. Sabaha kadar diken üstünde olacak olsam da uyuyabilirsem uyumaya çalışacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DILEMMA|| KAISOO
Fanfictionbir tetikçi, bir kaçak ve kimsenin bilmediği adım adım çözülecek sırlar "nothing is as it seems"