blackberry

233 35 40
                                    

Yavaşça üzerimden geri çekildi. Onun geri çekilmesiyle oturuşumu dikleştirip rahat bir nefes aldım.

Böğürtlenli duş jeli mi? Nasıl bilebildi?Duş alalı iki gün kadar oldu. Kokusu bile kalmadı. Ama Kai o halde bilebildi. Koku alma duygusu iyi olmalı. Bir şey demeli miydim? Bence gerek yok. Bu yüzden sıcak çikolatamı içmeye devam ettim.

"Sanırım fazla etkiledin. Konuşamıyorsun bile?"

Bunları duyduğumda sıcak çikolatam boğazıma kaçtı, öksürmeye başladım. O da sırtıma vuruyordu. Bir yandan da bana gülüyordu.

"Tamam, tamam. Bir şey demedim."

Hala gülmeye devam ediyordu. Üzerime de biraz dökmüştüm. Sıcak çikolatanın pekte sıcaklığı kalmadığı için şanslıydım. Bir yerim yanmamıştı. Ama lekeden rahatsızlık duyuyordum. Kalkıp üzerimi değiştirmeye gittim. Bardağımda kalanı da içmeyecektim. Hiç iştahım kalmamıştı. İlk olarak bardağımı mutfak tezgahına bırakıp üzerime değiştirmeye öyle gittim. Çokta renkli olmayan dolabımdan siyah bir hoodie seçip giydim.

Odaya geri döndüğümde Kai'yi bulamamıştım. Etrafıma bakındım ve onu kapıda üstü giyinmiş bir şekilde buldum. Gidiyor muydu? Yanına gittim hemen.

"Gidiyor musun?"

"Evet. Mungmool ile vedalaşabilir miyim?"

"Olur."

Mungmool'u odasına gittim. Onu kucaklayıp Kai'ye kadar getirdim. Kucağımdan alıp sevdi biraz ve başına da öpücük kondurup yere bıraktı. Kafasına kapüşonunu geçirdi, kapıyı açıp gitti. Bende arkasından bakakaldım. Kapıyı dahi kapatamadım. Onca yaptığım şeyden sonra bir teşekkür bile etmeden gitti.

Arkasından hala bakıyordum. Bi hoşçakal bile demedi. Bu nasıl adam ya? Tam kapıyı kapatacakken biri ismimle seslendi. Bende refleks olarak sese doğru kafamı kaldırdım. Seslenen kişi Kai'ydi. Ne oldu der gibisine kafamı salladım. Bana bir kaç adım atarak yaklaştı.

"Ben her şey için teşekkür ederim. Tekrar görüşmek üzere." dedi ve el salladı. Bende şaşkınlığımdan karşılık veremedim ama sonra kendime gelip bende karşılık verdim.

"Görüşürüz."

Ve kapıyı kapattım. Kai gitmişti. Her şey çok hızlı çabuk bitti. Az önce vardı, şimdi yok. Artık her şeye omuz silkip normal hayatıma geri dönmemin vaktiydi.








  あかさたなは








Akşam yemeğimi yemiş kendi koltuğa bırakmıştım. Vakit geçirmek için televizyonda bir şeyler arıyordum. İzleyecek hiçbir şey olmadığı için kanalları sürekli değiştirmek zorundaydım ve bundan aşırı sıkılmıştım.

Elimdeki kumandayı koltuğun bir köşesine fırlattım. Masadan telefonumu oynamak için elime aldığımda telefonuma bir mesaj geldi. Mesaj atan Sehun'du. Mesajda da beni yarın Suho'nun çağırdığı ve temizlencek bir adamın olduğu yazıyordu. Şimdiden ellerim kaşınmaya başladı. Dünyadan bir pisliği daha temizleyecektim. Televizyonda da izleyecek bir şey olmadığına göre uyusam iyi olacaktı.








あかさたなは








Sabah yine erkenden uyandım. Kahvaltımı yapıp işe gitmem gerekiyordu. Yatakta fazla oyalanmadan kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp Mungmool'un yiyecek durumunu kontrol ettim. Hepsinden fazla fazla vardı. Sonra mutfağa gidip kendime bir şeyler hazırladım. Hava yine yağmurluydu. Yağmur damlaları usul usul dokunuyordu toprağa.

DILEMMA|| KAISOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin