"Ne misafiri?"
"Silahın yanında mı?"
"Yanımda."
"Güzel. Silahını al ve Chaewon'un yanına git. Onu koru. Gerisini ben hallederim."
"Tek başına halledebileceğine emin misin?"
"Dediğimi yap."
"Tamam."
Kai hızlıca Chaewon'un yanına gittiğinde bende oturduğum koltuğun altındaki yedek silahımı aldım. Sessiz olmaya özen göstererek mutfak penceresinden dışarıya çıktım. Adamlar başka bir pencereden evin içine bakmaya çalışıyorlardı. Yavaşça onlara doğru yürümeye başladım. Beni hala fark etmemişlerdi. Silahımı doğrultmuş öyle yürüyordum. Aramızda 4-5 adım kala durdum.
"Silahlarımızı yere bırakın."
Adamlar ilk önce sesime irkilip yavaşça arkasını döndüler.
"Sen kimsin?"
"Asıl bu soruyu benim size sormam lazım. Kimsiniz siz?"
"Jongin sen misin?"
"Benim ya da değilim. Ne işiniz var burada?"
"Bize Jongin lazım."
"Burada öyle biri yok."
"Evet, kesin yoktur."
"Yok dediysem yok. Siktirin gidin."
"Çekil önümüzden. Burada olduğunu biliyoruz."
"Siz daha öldürecek olduğunuz adamı bilmiyorsunuz. Belki Jongin benim."
"O zaman öleceksin."
"Hayır. Siz ikiniz öleceksiniz."
"Bu ne cesaret ufaklık. Biz iki kişiyiz."
"Hah! Sizin de cesaretiniz bir kişiyi vurmaya iki kişi gelmek mi? Jongin'den bu kadar mı korkuyorsunuz?"
"Fazla uzattın. Çekil yoksa ölürsün."
"Çekilmiyorum."
"O zaman öl-"
Konuşan adamı cümlesini tamamlayamadan kafasına sıktım. Yanındaki de ne olduğunu anlamadan bi yerdeki vurulmuş arkadaşına bir de bana bakıyordu. Bende beni fark etmesini bekliyordum.
Sonunda beni fark ettiğinde kaşlarını çattı. Bende silah tutmayan elimle ona güle güle işareti yapıp onunda kafasına sıktım. Sorun şimdi tamamen hallolmuştu. Aslında tam da hallolmamıştı. Bu adamları ortadan kaldırmalıydım bir an önce. Üstüm de ıslanmıştı. Sırılsıklam kalmıştım yağmurdan. İçeri girip üstümü değiştirmeden Lay Hyung'u aradım.
"Kyungsoo"
"Hyung, senin için iki tane hediyem var. Gelip alır mısın?"
"Nerdesin?"
"Evdeyim."
"Tamam, geliyorum."
Lay bu konularda benim ortağım sayılırdı. Bu kişileri Suho Hyung'dan bağımsız hallettiğim için onu aramıyordum. Lay'e haber veriyordum. O da benim için hallediyordu. Bu hediyelerimi ne yaptığını sorunca işime karışma, ben hallediyorum işte deyip geçiştiriyordu beni. Bende bir süre sormayı unutmuştum zaten.
Lay gelene kadar üstümü değiştirecektim. Hemde Chaewon ve Kai'ye bakmış olurdum. Vurduğum adamları evin duvarına doğru çekip içeri tekrar girdim.
İlk önce odama girdim. İçeride kimse yoktu. Bende dolaptan kendime kuru kıyafetler alıp banyoya girdim. Ardından Kai'nin odasına gittim. Gittim ama kimse gözükmüyordu. Nereye saklanmıştı ki? Etrafa bir göz atıp tam çıkacakken bir ses duydum. Bu seste nereden gelmişti? Aklıma bir şey gelmişti ama emin olmam gerekiyordu. Gidip gardırobu açtım. Açar açmaz göğsüme dayanan silahla karşılaştım. Ellerimi teslim olurcasına yukarı kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DILEMMA|| KAISOO
Fiksi Penggemarbir tetikçi, bir kaçak ve kimsenin bilmediği adım adım çözülecek sırlar "nothing is as it seems"