family

165 30 89
                                    

Bir yerden başlamam gerekiyordu. Böyle ayakta dikilerek bir yere varamazdım. Harekete geçmem gerekliydi. Derin bir nefes aldım. İlk olarak hızlıca telefon kapanmadan cevapladım. Omzumla kulağımın arasına sıkıştırdım. Sonra Kyungsoo'nun yanına giderken gözüme bir kıyafet çarptı. Onu da alıp Kyungsoo'nun kanayan yerine bastırdım.

"Lay hyung"

"Kai sen misin? Kyungsoo neden açmadı?"

"Evet benim. Şu an Kyungsoo'nun başı kanıyor ve baygın. Ne yapmam lazım?"

"Ne oldu ona? Neden kanıyor?"

"Sonra anlatırım. Sen ne yapmam gerektiğini söyle!"

"Tamam, tamam. Bir şey bulup kanayan yerine bastır."

"Onu yapıyorum zaten. Başka?"

"Sen bastırmaya devam et. Ben hemen geliyorum."

Telefonu aldığım yere geri koydum.

"Chaewon ağlama. Bak Lay de geliyor."

"Ama kıpırdamıyor. Öldü mü?"

"Hayır. Öyle şeyler söyleme. Bir şey olmadı ona. Hem bak kalbi atıyor. Kulağını kalbine koy ve dinle."

Dediğimi yapıp kafasını kalbine koydu; dinlemeye başladı. Ve gülümsedi.

"Gerçekten de atıyor."

"Bak gördün mü? Yaşıyor işte. Hadi ağlamayı bırak. Sil gözyaşlarını."

"Tamam. Babama bir şey olmayacak değil mi?"

"Olmayacak tabi."

"Yanına yatsam olur mu?"

"Olur."

Şimdilik her şeyi halletmiştim. Ama keşke dün geldiğinde onu hastaneye götürseydim. Bilinci yerindeydi akşam. Sabahta öyle ama neden şimdi baygın haldeydi ve yarası kanamaya başlamıştı? Gerçekten bende akıl yoktu. Keşke götürseydim. Umarım Lay hyung gelince hallederdi.








あかさたなは








Yaklaşık yirmi dakika sonra kapının zili nihayet çalabilmişti. Chaewon'dan kapıyı açmasını istedim. Chaewon kapıyı açtığında Lay hyung koşarak yanımıza geldi.

"Çeksene. Kanayan yere bakayım."

Dediğini yapıp çektim. Yaradan küçük bir kan sızıntısı yine oldu.

"Fazla derin. Bunu nasıl becerdi aklım almıyor."

"Peki ne yapacağız?"

"Dikiş atmamız gerekli."

"Dikiş mi? Yapabilir misin?"

"Evet, elbette yapabilirim."

"Yardıma ihtiyacın var mı?"

"Hayır. Sen sadece Chaewon'u çıkar. Gerisini ben hallederim. Çok uzun sürmez."

"Tamam."

Chaewon'un yanına yaklaşıp onu kucağıma aldım.

"Babayı rahat bırakalım da Lay onu iyileştirsin tamam mı?"

"İyileşecek mi?"

"Tabiki. Hem biz yemeğimizi yemedik. Tavuklarımız duruyor. Hadi onları yiyelim."

Kollarını boynuma doladı.

"Tamam yiyelim."

Chaewon'la mutfağa gittik. Tavuklar soğuduğu için mikrodalga fırında ısıtmaya karar verdim. Çalıştırdım ve içine tavukları koydum. Isınmasını bekleme başladım. Hazır olduğunu belirten sesle tavukları çıkarttım ve masaya yerleştirdim.

DILEMMA|| KAISOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin