Arabayı bir sokak beriye park edip geri kalanı yürümeye başladık. Arabadan inmeden silahıma susturucuyu taktım ve mermiyi katıp hazırladım.
Ben önden o da arkamdan geliyordu. Evinin önüne geldiğimde onun da yanıma gelmesini bekledim ve harekete geçtim. Kapının ziline basıp kapının açılmasını bekledim. Kapıyı bir hizmetçi açmıştı. Ne oldu diye soramadan ensesine vurup bayılttım.
İçeriye geçip adamı aramaya başladım. Chang Kyun da kapıyı kapatıp arkamdan gelmeye başladı. Odaları tek tek gezmeye başladım. Yatak odası, oturma odası, evdeki tüm odalara baktım. Yalnız bir oda kalmıştı ve o odanın da kapısı kilitliydi. Bu sefer silahımı beş tane mermi katmıştım ne olur olmaz diye. Yanımdaki çocuğu da kormam gerekebilirdi.
Adam geldiğimizi fark etmişti ve kaçıp bu odaya saklanmıştı. Ne kadar da küçük beyinli bir insanın saklanma hareketi.
"Kapıyı açmak için ateş edeceğim. Dikkatli ol. Ayrıca kapının kilidi kırıldığında ben açacağım ve sende duvar kenarında duracaksın. Muhtemelen ben kapıyı açınca ateş edecektir."
Beni kafasıyla onayladı. Sevmiştim bu çocuğu. Sözümü dinliyordu. Ateş edip kildini kırdım. Ona elimle duvara yaklaşmasını işaret ettikten sonra bende kapıyı açıp diğer taraftaki duvara yaslandım. Dediğim gibi ben kapıyı açar açmaz bir kurşun havada savrulup karşı duvardaki tabloya saplandı.
Bende saklandığım yerden çıkıp adama silahımı doğrulttum.
"Silahını yere at."
Tabiki dinlememişti. O da bana doğrultuyordu. Silah tutan eline ateş ettim ve silahını bırakmasını sağladım. Bunu o istemişti. Bir kere de sözümü dinleseler şaşıracaktım.
Artık tehlike kalmadığına göre odaya rahatça girebilirdik. Odaya girdiğimde adam korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Artık istediğimi alma vaktim gelmişti.
"Olduğun yerde kal."
"Sen kimsin?"
"Burada soruları ben sorarım."
"Ne istiyorsun benden?"
"Aslında hiçbir şey sadece tır nerede ve ne zaman yola çıkacak?"
"Ne tırı? Benim haberim yok."
"DENG! Yanlış cevap."
Silahımı alnına nişan alıp onu vurdum.
"SEN NE YAPTIĞINI ZANNEDİYORSUN? DAHA ADRESİ VE ZAMANI BİLE ÖĞRENMEDİK. NEDEN ÖLDÜRDÜN ADAMI?"
"Bir şey bilmiyorsun. İşime karışma. Ayrıca bana karşı sesini bir daha yükseltme."
"HAYIR BİLİYORUM. ADAMDAN İSTEDİĞİMİZ HİÇBİR ŞEYİ ALAMADIK. ADAMI ÖLDÜRDÜN!"
"Sana bana karşı sesini yükseltme dedim."
Ve silahımı ona doğrulttum.
"Eğer sende ölmek istemiyorsan sus. Seni öldürmem hiçte zor olmaz. Biliyorsun."
Gerçekten işime karışılmasını sevmem. İlk başta sevmiştim çocuğu ama işime karışınca ona karşı bi nefret başladı. Bu konularda bi halt bilmiyordu. Aslında onu da anlıyordum. Çocuğun yerini bilen elimizdeki tek adamı öldürdüm. Ama bir de hatası var her şeyi bildiğini sanmak. Ama benim bilipte onun bilmedikleri bir sürü şey var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DILEMMA|| KAISOO
Fanfictionbir tetikçi, bir kaçak ve kimsenin bilmediği adım adım çözülecek sırlar "nothing is as it seems"