ATEŞ VE MENSİA

10.2K 360 297
                                    

Günlerden 1 Temmuz 1987; genç Harry Potter henüz 7 yaşına girmemişti. Merdiven altındaki dolapta korkuyla titriyordu. Dolabın ışığı kapının dışındaydı ve kapı kilitliydi.

Her zaman bu geliyordu başına, kapı kilitleniyor, ışıklar sönüyor ve Harry karanlıkta tek başına kalıyordu. Korkuyordu. Çok korkuyordu. Sanki karanlık büyük bir düşmanı gibiydi.

Gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Karanlık git gide daha da yoğunlaşıyor gibi geliyordu gözüne. İçinden yalvardı, 'Lütfen ışık yansın. Kapı açılsın. Biri beni buradan çıkarsın.' sesini duyan birisi yoktu. Yanında kimse yoktu ama o an da bir şey oldu.

Işık yandı, kapı açıldı.

Harry başını kaldırdı. Kapıya baktı. Kimsenin olmadığını gördüğünde daha da korktu. "Kim var orada, Dudley sen misin?" ses gelmeyince yerinden kalktı. Dışarıyı inceledi. "Kim açtı kapıyı?" Harry başını kaldırıp yukarıya baktı. "Her kimsen, teşekkür ederim."

Harry yüzüne gülümsemesini oturtup, mutfağa koştu hemen. Dolabın kapağını açıp içindekilere baktı. "Belli olmayacak bir şeyi yemem lazım." düşündü. "Bifteği yesem. Evet, evet bifteği yemeliyim, hem sağlıklı." bifteği dolaptan alıp kapağını kapattı. Sessizce dış kapıya yaklaşıp, kulpu tuttu. Açmaya çalıştı ama olmadı.

Başını yukarıya kaldırdı. "Lütfen bunu da açar mısın?" kapıdan anında bir tık sesinin gelmesiyle "Teşekkür ederim." dedi, yardımcısına.

Evden çıkıp bir sokak lambasının altına oturdu. Bifteğini yemeye başladı.

Bifteğin yarısına gelmişti ki bir ses duydu. Bir hışırtı. Birisi kendisine doğru geliyor gibiydi. Etrafına bakındı ama kimseyi göremedi. "Kim var orada?" sonra aptallığına güldü. "Asıl benim ne işim var burada?"

"Aptallar bir yemek verseler ölürler."

Harry yerinde sıçradı. İnce bir sesti duyduğu. "Kimsin acaba?"

Harry cevap almak yerine arkasından bir yılanın çıkması ile daha da korktu. Geriye çekildi hemen.

Yılan Harry'nin yüzüne baktı. "Sen beni anlıyor musun?"

"Evet, ama anlamıyorum."

"Hım bende anlamadım ama annem bana bu durumdan bahsetmişti. Sanırım bunu sadece büyücüler yapabiliyormuş. Sen büyücü müsün?"

Harry'nin yüzü şokla gerildi. Büyücü ne demek biliyordu. "Ben nasıl?"

"Nereden bileyim ben? Sadece duydum o kadar. Hem çatal dili özel bir dil. Sende özel olmalısın."

"Ben özel biri olamam. Ben, ben özel değilim. Olsam sevilirdim."

"Neden ailen yok mu?"

"Hayır, var ama eniştem ve teyzem var. Sadece beni sevmiyorlar."

"O zaman neden onların yanındasın?"

"Başka gidecek yerim yok."

"O zaman sana kötü davranmalarına izin verme."

"Nasıl?"

"Büyücü değil misin? Ve eğer istersen seninle kalırım. Sende bana yemek verirsin."

"Gerçekten benimle kalır mısın?"

"Evet, kalırım ama yemek şartıyla."

"Kabul ediyorum. Bak al biftek."

Harry elinde kalan son bifteği yılanın önüne koydu. Yılan bifteği yerken onu inceledi. Siyah parlak renkli bir yılandı. "Adın ne acaba?"

HARRY POTTER VE BÜYÜYEN KARANLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin