COST OF Betrayal

2.4K 167 152
                                    

Başlık: İhanetin Bedeli.

****

Azkabandan geleli 7 gün olmuştu. Fakat Harry lanet fareyi almaya gidememişti. Marvolo bir türlü izin vermiyordu. O da bunun hıncını ölüm yiyenlerden çıkartıyordu. Bellatrix hariç diğer ölüm yiyenler durumdan fazlasıyla şikayetciydi. İlk başlarda Harry'nin hedefinde olmak onlara basit geliyordu. Fakat daha sonra öyle olmadığını en acı şekilde öğrendiler. Bir de üstüne Lord'larından gelen 'Karşılık verilmeyecek' emri vardı. Yapabildikleri tek şey gelen büyülerden kaçmaktı. Bellatrix ise sahaya inmiyor. Kendine kuytu bir köşe bulup manzarayı izliyordu.

Marvolo ise Harry'nin yüzünü neredeyse hiç göremez olmuştu. Ya antreman sahasında ölüm yiyenlere lanetler fırlatıyordu. Ya da vaftiz babasının yanında oluyordu. Peter Pettigrew'in ölmesi elbette umrunda değildi. Fakat fare iki büyücü ailesinin yaşadığı bir yerde bulunuyordu. Üstelik her iki ailenin çocukları Hogwarts da eğitim görüyordu. Harry'i böylesine büyük bir öfkeyle oraya gönderirse ne olduğunu umursamadan tüm aileyi yok ederdi. Bu da tüm şüphelerin planlarından önce doğrulanacağı anlamına geliyordu. Fareyi bulması için Lestrange ikizleri ile birlikte Nagini ve Mensia'yı yollamıştı. Asıl sorun bu değildi. Çocuğun sabırsız olduğunu elbette biliyordu. Fakat bir de üzerine sinirlerini kontrol edememesi biraz fazla olmuştu. Marvolo bir şekilde dizginleri eline almalıydı. Aksi taktirde sinirlerini kontrol edemeyen bir Harry Potter'la uğraşamazdı.

''Yeter Harry.!!''

Harry gelen emri duymuştu lakin emre uymamıştı. Çünkü tek sinirli olduğu kişi Peter değildi. Marvolo'ya da sinirliydi. Her şeye dur demesine bir şey demezdi lakin böyle bir durumda dur demesi Marvolo'ya da sinirlenmesini sağlamıştı. Biriken sinirlerini Marvolo'dan çıkaramadığı için ölüm yiyenlerden çıkartıyordu.

''Sana durmanı söyledim Harry Potter.''

Elinden bir anda uçan asayla Harry, olduğu yerde durdu. 7 gün boyunca zorunda kalmadıkça Marvolo'nun yüzüne hiç bakmamıştı. Şimdi ise Marvolo onun yanına gelmişti. Fakat Harry ona bakmamak konusunda ısrarcıydı. Ani bir kararla Knokturn yoluna cisimlendi. Kuytu bir sokakta her zaman cebinde bulundurduğu bandanasını yara izinin üzerine taktı. İlk önce Borgın And Burkes'e girdi. Şeyten eli ve daha birçok yasaklı eşya ile doluydu. Arka taraftan gelen hışırtıyla gözlerini ürünlerden alıp gelen kişiye döndü. Yanlış hatırlamıyorsa bu Borgın'dı.

"Hoş geldiniz efendim. Size nasıl yardımcı olabilirim."

''Borgın değilmi.?''

"Evet efendim. Burkes bugün yok."

Harry tezgaha iyice yaklaşıp Borgın ile yüz yüze geldi. ''Sinirlerimi fazlasıyla geren birisi var Borgın. Bunun hıncını ondan çıkartmak istiyorum. Bana ölmek için yalvarmalı. Beni anlayabiliyor musun.?''

"Elbette efendim. Elimde tam da size uygun malzemelerim var. Lakin toparlamam biraz zaman alabilir."

''Zamanın var Borgın. Gitmeden önce sana uğrayacağım. O zamana kadar vaktin var. ''

Harry, Borgın'ın vereceği cevabı beklemeden dışarıya çıktı. Grıngotts'a gitmeliydi yanında fazla parası yoktu. Diagon yoluna gitmek için yan sokağa döndü.

Harry, Madam Malkinin mağazasının önünden geçecekti ki mağazadan çıkan kişiyle olduğu yerde kaldı. Sanki bir anda tüm siniri yok olmuştu. Kendini çevresindekileri umursamadan önündeki cadıya baktı. Kızın yüzündeki gülümseme adeta Harry'nin içini ısıtmıştı. Harry kendisine doğru gelen kıza dikkatlice baktı. Sarı saçları lacivert gözleri vardı. Üzerine giydiği yeşil cübbesi ise üzerinde çok güzel durmuştu. Harry yeşil rengin güzelliğine bir kez daha şahit oldu. Yanından geçiceceği sırada genç kız ile gözleri kesişti üzerine kızın ona küçük bir tebessüm bahşetmesiyle Harry nefesinin kesildiğini hissetti. Yanından usulca geçip giden kızın arkasından baktı. Quiddich malzemeleri satwn dükkanın önünde ailesini durdurup camdan bir süpürgeyi göstermeye başlamıştı. Harıl harıl bir şeyler söylüyordu yanındaki babasına.

HARRY POTTER VE BÜYÜYEN KARANLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin