'kapak Stardust6918'e aittir'
"yapma!" Diye bağırdı tae abim...
ama yapacaktım, bunu yapmama onlar mecbur etti bende yapacaktım..git dediler, hayatımızdan çık dediler Bende sonsuza dek çıkacaktım işte ne istiyorlar ki benden?
geriye doğru bir adım a...
Evet, uzun zaman oldu görüşmeyeli. Nassınız bakem?
İyisiniz iyiiiiii 😉
Neyse bölüme geçelim..
Eda'nın ağzından devam: "Ya Buğlem abla, senin evin yok mu?" Dedim imalı imalı. "Var da neden sordun ki?" Dedi gülümseyerek. "Hani diyorum ki, artık geç oldu evine mi gitsen?" Dedim yine imalı bir şekilde. Kıskançlık damarım şuan da fena halde atmakta..sakin oluyoruz, sakin oluyoruz..
"Jimin beyimiz bırakmıyor.." dedi ve birbirine kenetlenmiş ellerini havaya kaldırdı. Jimin oppa "eda? Kıskandın mı?" Dedi bir gözünü kısarak. "Y-yio niye kıskanayım ki?" Dedim ve saçımı savurdum gülerek. "Aigooo~ kıskanmış buuu!" Dedi hoseok oppa ve kocaman gülümsedi. Tüylü kapşonumu kafama takıp iki kolumu da göğsüm de birleştirdim.
Şuan diyorsunuz; 'bu kız neden yerli yersiz bir kıskançlık yapıyor?' Diye. Yani ne bilim, sevgilisi olsun tamam ama fazla yakın olmasınlar. Hatta gözümün önünde mümkünse..sevgililerini tanıyorsam bile kıskanırım..
"Kız minnoş çıkar bakayım kapşonu!" Dedi suga oppa emir veren bir sesle.
'Omuz' silktim. Birden bire havalanınca hiç istifimi bozmadım.
Ama beni havalandıran kişinin jimin oppanın olduğunu kokusundan anlamıştım.
"Eda? Güzelim kapşonu çıkartır mısın?" Dedi tatlı tatlı. Bıyık altından gülümseyip yine omuz silktim.
Jungkook oppa mutfakta elinde çikolatalı sütle çıktığında gözlerimin kalp şeklini aldığına emin edebilirim.
Jungkook oppa süte olan bakışlarımı farketmiş olacak ki "hiiiç kusura bakma, ben bunları bulana kadar çok zahmet çektim!" "Ama lütfeeeen~" dedim masum masum bakarken. Jungkook oppa dayanamadı ve tulumun ön cebinden bir tane süt çıkarıp bana verdi. Hemen elinden alıp açtım ve içmeye başladım. Huzurla sütümü içerken diğerleri bana gülerek bakıyordu. Göz ucuyla tae oppaya baktığımda onunda hafif güldüğünü gördüm.
"Eda?" Namjoon oppanın bana seslenmesi üzerine pipeti ağzımdan çıkarıp "efendim?" Dedim ve tekrar pipeti ağzıma aldım.
"Sen bebek misin?" Dediğinde "Ne yani şimdi siz bana bebek mi diyorsunuz? Bebek miyim ben?" Dedim üzgünce. "Yok hayır biz o bebeği aslında farklı bir anlamda kullandık. Şimdi sen almışsın sütü küçücük ellerine iciyorsun ama bebek gibi içiyorsun yani tatlı hareketlerle.." diye açıklama da bulundu. Yiaa~
"Teşekkür ederim oppa ve bir ben bebek değilim sizde bebek gibisiniz ve çok tatlısınız" dedim gülümseyerek ve sütümü içmeye devam ettim. Jimin oppa yanağıma öpücük kondurdu ve sarıldı. Gözlerimi kapatarak sütü içmeye devam ettim.
Jimin'in ağzından; "Eda? Ne oldu?" Dedi suga hyung telaşla. Kafamı eğip baktığımda ağzında pipet ile uyuyan eda ile karşılaştım. Allahım! Bir gün bu kızı alıp icimde saklayacağım! Cidden o kadar tatlı ki. Bide tutmuş küçücük elleri ile içmeye devam ediyor. Dikkatli bir şekilde elinden alıp masaya koydum. Kucağımda biraz daha yayıldı ve kendine rahat bir pozisyon bulunca uykusuna kaldığı yerden devam etti.
"Aigoo~ çok şirin~" dedi hoseok hyung. Kafamı sallayıp başımı onun başına yasladım. Suga hyung sinirli sessiz bir ses tonuyla "tabi buldu hanımefendi rahat yer, yat anam yat sen." Dedi triple edaya bakıp. Namjoon hyung "hyung sende abartma yani. Jimin'in kucağında uyudu diye, ne tripleniyorsun?" Dedi sessizce. Suga hyung gözlerini kaçırıp ensesini kaşıdı ve kısık sesle "tamam yani biraz kıskanmış olabilirim. Ama birazcık tabiki de" dedi. Gülüp yerimden kalktım yavaşça ve edayı suga hyungun kucağına verdim. Şimdi diyorsunuz 'koca kızı elden ele ne dolastiriyorsunuz uykuluyken?'
Şuan edanın küçücük olduğuna yemin edebilirim. Çünkü, üzerinde tüylü pijaması ve tüylü sweettshirt yle aşırı tatlı ve küçük duruyor. Alnına uzun bir öpücük kondurdum ve doğruldum.
"Bakın yatacağınız zaman edayı odasına götürün, orda yatsın. Buğlem de yanında yatar" dedim tedbir dolu bir sesle.
Buğlem'in elinden tutup kaldırdım ve "iyi geceler" deyip salondan çıktık. Merdivenleri de hızlı bir şekilde çıktık ve odama girdik.
Buğlem "neden geldik bu odaya?" Dedi odamı incelerken. "Hiç seninle yıldızları izlemek için." Dedim ve balkondaki yıldızları gösterdim. Buğlem ağzı açık bir şekilde balkona bakarken gülümseyerek ona baktım.
"Beğendin mi?" Dedim. "Beğenmek ne kelime? Bayıldım!" Dedi hayranlıkla.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yavaş adımlarla balkona girdik ve koltuğun üzerine oturduk. Buğlem kollarını belime sarmış yıldızları izlerken ben ise başımı onun başına yaslamış yıldızları izliyordum.
Aklıma gelen bir şeyle kurumuş dudaklarımı ıslatıp araladım.
" Bir zamanlar, gökyüzünü tüm ihtişamıyla aydınlatan parlak bir yıldız yaşardı. Bu yıldız, hava karardığında ortaya çıkıp öylesine parlayan yıldızlardan biri değildi. Yalnızca gecenin en karanlık saatinde ortaya çıkar, gökyüzünü biraz olsun aydınlatabilmek için tüm gücüyle uğraşırdı. Laf aramızda ama, bu yıldız ömrünü adadığı gökyüzüne aşıktı. Her gece gökyüzü onun aşkını anlasın, ona değer versin diye uğraşırdı. Günün birinde gökyüzü onun bu aşkını anladı ve tüm yeryüzünü titreterek ona bir mesaj gönderdi. ” Ey yıldız, benim için parlayıp tüm gücünü tüketme! Bilmez misin ki aşkın karşılıksızdır? Bilmez misin ki benim kalbim yalnızca bir bulut için atar? Yeter artık yıldız. Karşılıksız bir aşk uğruna kendini harcama. ” Yıldız bunun üzerine o denli üzüldü ki, içten içe kendini harcadığı için birkaç gün parlayamadı bile. Gökyüzünden vazgeçmeye çalıştı. Bu çaresiz aşk hastalığından kendini çekip kurtarmaya çalıştı. Fakat, aşkından vazgeçmeye çalışan pek çok insan gibi o da bunu başaramadı. En sonunda çabalamaktan vazgeçti ve her zamankinden çok parlayıp gökyüzünü aydınlatmaya devam etti. Ve günün birinde, yıldız, delicesine sevdiği gökyüzü uğruna bütün enerjisini harcayarak öldü; fakat gökyüzüne adadığı bir ömür için asla pişman olmadı. Aşkla geçen bir ömür, asla boş geçmiş sayılmazdı. Derler ki, ne zaman gökyüzünde bir yıldız kaysa, gökyüzüne aşık yıldız bir anlığına parlar ve kayan yıldızı izleyen kişinin gönlünü aydınlatırmış."
Bu hikayeyi babam anneme anlatmıştı. Ve bende şuan sevdigim kadına anlatmıştım.
Buğlem gözleri dolu bir şekilde başını kaldırdı.
"Yani şimdi sen bir gökyüzüsün ve bende sana aşık bir yıldız.." Dedim ve alnımı onun alnına yasladım gülümseyerek.
Bölüm sonu eheheheheh
Yeni bölümü beğendiniz miii bakalım?
Gökyüzüne aşık bir yıldız hikayesini beğendiniz mi?
