¤5.BÖLÜM¤

3.4K 197 112
                                    

yukarıdaki şarkı ile okuyabilirsiniz ♡
Satır arası yorum yapmayı unutmayınız ♡

Eda'nın ağzından;
Yavaş yavaş kaldırım taşında yürüyordum. Başımı öne eğmiş, sessiz sessiz ağlıyordum. bizim hayat dediğimiz, mutluluktan, sevgiden, kahkahalardan ibaret değil ki. Bizim hayat dediğimiz şey aslında, acıdan, mutsuzluktan, acı dolu şeylerden ibaret. Mutlu olmak istersin ama olamazsın, kahkaha atmak istersin atamazsın, ağlamak istersin ama ağlayamazsın. Işte hayat seni bilmediğin bir yere sürükler.

Gozlerimden akan yaşlar, yavaş yavaş gerdanlığıma yol alıyordu. Neden istenmedim ki ben? Neden kimse istemedi? Neden hor görüldüm? Neden? Işte hayat bile nedenlere bir bahane bile bulamaz. İnsanlar bile...

¤♡¤

"Eda?" Dedi mi cha unnie. Canım unnie'm. Yetimhane de tanışmıştık ikimiz de. O günden bu güne hiç iletisimimiz kesilmemişti bile. Ellerimden tutup içeri çekti. Bir elimi bırakıp kapıyı kapattı ve tekrar elimi tutup içeri yürümeye başladık.

"Kim o hayatım?" Diye bağırdı, woo bin oppa. Unnie'min erkek arkadaşı idi ve ikisi de evlenmeye hazırlanıyordu. Çok severim de kendisini oda beni çok sever hiç olmamış kız kardeşi gibi...

"Eda gelmiş canım!" Diye bağırdı mi cha unnie.
Woo bin oppa "Eda mı? " diye bağırdı ve galiba hızla merdivenleri inmeye başladı. Merdivenleri indikten sonra koşarak geldi ve sarıldı.

"Çok özlemişim ufaklık seni!" Dedi ve daha sıkı sarıldı.
Zorda olsa gülümsedim ve bende ona sarıldım. Benden ayrılıp gülümseyerek bana baktı ama gülümsemesi yüzünde dondu ve
"Ne oldu sana?! Gözlerin kızarmış, burnunun ucu da kızarmış ağlamaktan. Yoksa onlar sana kızdı mı?" Dedi endişeli bir sesle. Tekrar tam bişey diyecekti ki
"Şşt anlatacağım oppa, oturalım öyle konuşuruz tamam mı? Sakin ol bide, tamam mı?" Dedim ve gene zorda olsa gülümsedim.

Oda gülümsedi ve bir elimden tutup ikili koltuğa oturttu. Bir yanıma mi cha unnie, diğer yanıma woo bin oppa oturmuştu.

"Anlat artık"
"Evet eda, anlat hadi!"

Son kez ikisine bakıp, hem ağlamaya hemde anlatmaya başladım.

"Hayat...bizi bilmediğimiz bir yola sürüklerken, neden haber vermiyor? Mesela üzüleceğimizi, mutlu olacağımızı, ağlayacağımızı, şarkılar söyleyip dans edeceğimizi, acılar cekecegimizi. Ben hayattan sadece, mutlu olmayı dilemiştim. Çok bir şey istememiştim ki. Yoksa mutlu olmak çok mu zordu? Evet, zordu. O kadar zordu ki, bunu başarmak imkansız gibi birşeydi. Ben annemi kaybettikten sonra, beni teyzemlere verdi. Ben daha bebekken annemin gittiğini hissetmiştim biliyor musunuz? Çok küçüktüm hatta bebektim! Ben annemin öldüğünü hissettim. Biliyor musunuz? Ben aile eksikliğini teyzem de ve eniştemde giderdim. Sonra onlarda gitti, beni 4 duvar arasına soktular! Sonra biri beni o 4 duvar arasından aldı...o benim meleğim oldu, benim babam oldu. Ben hiç babamı tanımadım ki, adını bile bilmiyordum ben babamın. Sonra düştüğüm yerden o geldi beni kaldırdı, ve dedi ki 'ne kadar istersen düş, ne kadar istersen kalkmaya çalış ama her zaman umutlarına el uzat ve kalkmayı başar' dedi... ne kadar havalı değil mi? *kahkaha atar ve ardından ağlamaya başlar tekrardan* sonra beni 7 kanatsız meleğe verdi...ister istemez alıştım, biliyor musunuz? Çok sevdim be ben onları! Benim en küçük yarama gelip ilaç oldular, büyük yaralarıma ise merhem oldular.. *bağırarak* sonra siktiğimin kızı geldi beni onlardan ayırdı!! Neden?! Para yüzünden tabiki de! Eğlence için!
Ne demiş biliyor musunuz benim, hep güvendiğim ama aynı zamanda ise çok sevdiğim biricik abime? 'O kız uğursuz, bu evden gitmeli' demiş..Oda dedi, benim meleğim de dedi 'o kız uğursuz!' Diye...ya ben mi seçtim uğursuz olmayı? Ben dedim 'uğursuzluğu çok seviyorum!' Diye? Ben demedim ki, hayat geldi bana bunu söyledi 'sen uğursuzsun!' Diye! Ya benim umudum kalmadı artık! Yok oldu gitti benim umudum unnie..çıkar beni bu siyah odadan, al sarıl ne olur?" Dedim ağlayarak ve başımı mi cha unnie'nin omzuna koydum...biliyorum ikisi de ağlıyordu, aynı zamanda bende ama en çok içli içli ve acıyla...

Yazarın ağzından:
J-hope, hızla evden çıkıp edayı takip etmeye başladı. ilk gördüğün de ne çok sevmişti bu güzel kızı, minik kızı, yaralı meleği...biliyorsunuz ki, bir kızı Kırdığınız anda bir daha iyilestiremezsiniz. O düştüğü yerden kaldırmaya cesaretiniz olmaz. Bir an gelir ve gider o kızı düştüğü yerden kaldırırsın...bir daha üzmek istemezsin...ve örneği tam olarak j-hope'un karşısında ağlayarak yürüyen kızdı. O kız hem güçlü hemde masumdu, herkesten çok...

J-hope eda'nın bir eve girdiğini gördüğün de kaşlarını çattı ve bir ağacın arkasına saklanıp kızın içeri girmesini bekledi. Kız içeri girdiğin de kendisi hemen arkaya bahçeye koşmaya başladı ve bahçeye girdiğin de ise bahçeye açılan evin kapısının önünde durdu ve tekrar eda'yı izlemeye başladı. Eda'nın bir erkeğe sarıldığını gördüğün de kaşlarını çattı ve 'ne yapıyor lan bu lavuk?' Diye geçirdi içinden. Eda ve o erkek ayrıldığında ise eda bir koltuğa oturdu ve yanına o erkek ve kız oturdu. J-hope biraz kapıyı aralayıp kulağını içeri soktu ve onları dinlemeye başladı...

Küçük kız olayı anlattığın da ise j-hope hızla kafasını geri çekip kapıyı ses çıkarmadan kapattı ve koşarak bahçeden ayrıldı.

J-hope her koştuğun da daha şiddetli ağlıyordu. Canı yanıyordu, minik kardeşinin anlattıkları canını yakıyordu. Bir an sanki bu dünyadan başka bir dünyaya geçiş yapmış ve o acıyla bağıran minik bebeği görmüş gibi olmuştu. Yurda vardığın da, kapının önünde durmuş ve duvara yaslanıp derin nefes almaya başlamıştı. Nefesini düzene soktuktan sonra ise gözlerindeki yaşları silmiş ve yüzüne gülümsemesini koymuştu. Bu gülümseme cidden en inandırıcı gülümsemesi idi. Kim görse onun ağladığına inanmazdı.

Elini yumruk yapıp, kapıya vurdu açılmasını bekledi. 5 saniye sonra kapıyı jimin açtı hızla abisine sarıldı.

"Hyung nerdeydin ya? Korkuttun bizi!"
"Iyiyim çemen-shi, korkmana gerek yok" değildi, yalan söylüyordu çünkü cidden hiç iyi değildi..
"Suga hyung çok merak etti seni" dedi ve abisinden ayrılıp onu içeri soktu ve hızla kapıyı kapadı.

Ikisi içeri girdiğin de suga hızla kardeşine sarıldı ve "oğlum çok korkuttun lan bizi!" Dedi ve daha sıkı sarıldı. J-hope un gözleri dolduğunda hemen gözlerini kırpıştırdı ve oda sugaya sarıldı. Sıkı değildi çünkü kırılmıştı o sugaya. Miniğini, yaralı melegini bu evden gönderdiği için..

Suga j-hope tan ayrıldıktan sonra
"iyisin dimi? Bir yerine bir şey olmadı?"
"Iyiyim hyung! A aa sormayın canım yeter. Bu arada ben aç değilim uykum var uyuyacağım. Hadi iyi akşamlar sizlere bangtan!" Dedi ve el salladı. Ardından arkasını dönüp hızla merdivenleri çıkmaya başladı.

Kendi odasına vardığın da hızla içeri girip kapıyı kapattı. Ve yavaşça yere çökerek, biriktirdiği gözyaşlarını saldı.
Kapıya yaslanıp sessizce ve aynı zamanda iç çekerek ağlamaya başladı.

'Neden?' Diye sormak istemiyorum çünkü, biz nedenlerimize bir cevap bulamazken, bazı şeylerin cevap bulması çok zor...

¤♡¤

Eda yemeğini yedikten sonra, kendisine ayrılan odaya girdi ve kapıyı kapattı. Sırt üstü kapıya yaslanıp biriktirdiği gözyaşlarının akmasına izin verdi.

Biraz kapının önünde ağladıktan sonra ayağa kalkıp, yavaş yavaş sendeleyerek yürümeye başladı. Tam yatağına oturacakken hızla parkenin üzerine düştü ve bu sefer bağırarak ağlamaya başladı.

Ne kadar güçlü olursanız olun, bu sizin ağlamayacağınızı göstermez..

¤♡¤5.bölüm sonu¤♡¤

Bölüm ithafları;
Lahmajooncunamjoon
minyoongi--ah
27foreverjimin
FatmaDUMAN595
nehirsena07
Ve diğer armylere♡

Bu arada senden Lahmajooncunamjoon özür dilerim ♡ aslında ben seni engellemedim abim engelledi. Senin bir erkek olduğunu düşündü ve engelledi. Tekrar özür dilerim ♡

Üvey abilerim  (BTS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin