yoksa, dostluk bozuluyor muydu

2.5K 269 167
                                    

Kralın başında büyük bir kalabalık vardı. Saray yakınındaki en iyi doktorların hepsi gelmişti ve her kafadan müdahale için ayrı bir ses çıkıyordu.
Kral'ın kanaması durmuyordu. Yara çok derindi ve kral hala uyanmıyordu. Kalbi durmamıştı, ancak ölme riski altında olduğunu görüyordu büyücüler. Belki de prensin tahta geçme vakti geliyordu. Tüm saraya büyük bir gerginlik hakimdi, Hoseok'un odası hariç.

Şuan Prens Hoseok'un odasına eşsiz bir huzur hakimdi. İki eş birbirlerini sakinleştiriyor, olanların hepsini birbirlerine unutturuyorlardı sanki.

O güzel huzur ortamını odayı inleten takırtı bitirmişti.
Gelen Namjoon'du. Öfkeli sesi çok korkunç geliyordu.

"Hoseok, baban ölüyor. Kral ölüyor Hoseok! Eşinle oynaşmayı bırak var derhal başımıza geç, insanlar emir alacak birini bekliyor!"

Hoseok onun sözlerine çok sinirlenmişti. Yoongi'nin elini sıkıca tuttu ve onu nazik olmaya çalışarak ayağa kaldırdı.

"Burada beklemek mi istersin, yoksa ordaki gergin ortamda kalmayı mı ? Merak etme. Burada kimse sana bir şey yapamaz. Odanın anahtarı yalnızca iki tane."

Yoongi Hoseok'un yanından ayrılmak istemiyordu. Açıkcası korkuyordu tek kalmakdan. Ama ordaki gergin ortam ona ağır gelebilirdi. Ordaki karışık ortamda birisi ona bişey yapmaya kalkışırsa Hoseok o karmaşada onu koruyamayabilirdi.

"Burada kalıp seni bekleyeceğim. Orada yönetmen gereken bir topluluk var. Dikkatini dağıtmak istemiyorum. Herkese ne kadar iyi bir kral olacağını soğukkanlılık ile göster."

Yoongi'nin destekçi sözleri Hoseok'u iyi hissettirmişti. Kendine olan özgüveni artmıştı o an. Gülümsedi ve tuttuğu elini yavaşca bıraktı.

"En kısa sürede seni görmeye geleceğim, umalım ki babamı öldürmüş olmayayım."

Hoseok arkaya doğru yürümek yerine Yoongi'ye doğru bir adım daha attı. Güzel ve pürüzsüz dudaklarını Yoongi'nin bembeyaz ama kızarmış olan yanağına götürdü. Yoongi'nin kalbi yerinden çıkacak, kurdu ise kafayı sıyıracaktı. Başını eğip güzel gülüşünü Hoseok'a sunarak karşılık verdi. Hoseok ise yatağının yanındaki komodinden odasının diğer anahtarını çıkardı ve Yoongi'ye verdi.

"Ne kadar orada kalacağımı bilmiyorum. Bu yüzden kapını hep kilitli tut."

Yoongi anladığını belli etmek için başını salladı, çünkü şuanda içindeki omega heyecandan ağzını açtığı an küçük bir çığlık kaçırabilirdi.

Kapıya doğru ilerledi ve kapıyı açtı. Kapıda Namjoon öfkeli bakışları ile içerideki omegaya bakıyordu. Hoseok ise daha kızgın bakışlarını Namjoon'a sergiliyordu. Yoksa, bir dostluk bozuluyor muydu ?

"Her ne kadar yakın bir dostum olsan da, eşim ve benim hakkımda böyle terbiyesizce konuşman hiç hoş değildi Namjoon."

Hoseok arkasına döndü ve Yoongi'ye güven verici bakışlarını yolladı. Güneş kadar sıcak gülümsemesini Yoongi'ye sundu ve kapıyı çekti. Yoongi ise hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledi ve Hoseok'un dediği gibi kapıyı kilitledi. Belkide, çok uzun bir süre boyunca bu odada yalnız kalacaktı. Dilediği tek şey, Hoseok'un başına kötü bir şey gelmemesiydi.

"Gidelim."

Hoseok turuncu saçlarını geriye attı. Yoongi'nin zarif parmaklarının gezdiği saçları, sanki daha güzelleşmişti omegasının dokunuşlarından sonra. Bir yandan da geriliyordu. Babasının ölüm tehlikesinde olması onu çok korkutuyordu. Ona bir ceza verilmesinden korkmuyordu. Çünkü tarihlerinde taht kavgaları pek çok kez olmuştu. Hatta kendi babası bile tahta babasını öldürerek çıkmıştı. Halkdan bir tepki almayacaktı, saraydan bir tepki almayacaktı. Tepki alacağı tek kişi, ablası olacaktı.

thanatophobia | sope Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin