Tekrardan herkese merhaba. 5. bölümle tekrardan karşınızdayım falan. Sjsjsjsj. Evet neyse hikaye aşağıda çünkü yukarıda olacak hali yok.😂. Hikayeyi oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın!!!
İyi okumalar...;)))
***
5.BÖLÜM
HİKAYEM
Yaklaşık yarım saattir burada öylece oturuyorum. O burada ve bana yine bir mektup yolladı. Katil olmamı filan mı istiyordu? Tabii siz bizim meselemizi bilmiyorsunuz. Bilmeyin daha iyi. Karışık ve acıklı bir hikayem var. Olaylar olaylar.Ama ben şimdi bunu düşünmek istemiyorum. Ben, hemen gece olsun da sonsuz gökyüzündeki yıldızları izleyip Ay dedeyle dertleşeyim istiyorum. Saat 3'ü geçiyor. Daha akşam olacakda Ay çıkacak ta... Daha çok zaman var. Olsun. Ben yıldızları şu an göremesemde yıldızlar gökyüzünde. Biliyorum. Çünkü birisi bana "yıldızları istiyorum." dediğimde "yıldızları istiyorsan, onlar her daim gökyüzündedir. Sadece ortaya çıkmaları için karanlığı beklemek zorundasın. Zaten istediğin herşey için beklemen gerekmez mi?" demişti. Ben buna inanıyorum.
Şimdi bende yıldızları görmek istiyorum. O zaman karanlığı beklemem gerekiyor. Karanlığı beklemem yıldızlarımı görmem gerekiyor. Belki karanlığım bir adım gerimde, beni içine çekiyor. Belki bu bir savaş değil, sonsuz gökyüzündeki yıldızlara ulaşma hikayesi. Belki sonsuz gökyüzünün karanlığındaki aydınlık yıldızları bulma hikayesi. Kim bilir? Belki yıldızları değil karanlık gökyüzünü bulma hikayesi...
Buradayım. Hala bu bankta oturuyor, bekliyorum. Neyi beklediğimi bilmeden bekliyorum. Ben Kumsal. Herkes gibi bir hikayem var. Bu hikayemi noktaladığımı zannediyordum. Ama virgül koymuşum. Ve o virgülden devam etme vakti geldi. Fakat bu sefer hikayemi tek başıma yazmayacağım. Bu sefer onlarla yazacağım. Sonsuz gökyüzünün yıldızlarıyla...
Ayağa kalkıp eve doğru yürümeye başladım. Sokağın karşı kaldırımına geçip dümdüz ilerledim. Sağ, sol derken eve geldim.
Kapıda durdum. Ve elimi yumruk yapıp kapıyı çaldım. Açılmadı. Ardından evin zili olduğu aklıma geldi, zili çaldım. Biraz bekledikten sonra kapı açıldı. Kapıyı Deniz açtı. Deniz gözlerime öfkeli bir şekilde bakarken gözlerimi ondan kaçırdım. O kapıda dikilmiş bana bakıp bir açıklama beklerken, benim gözlerim doldu. Çünkü Deniz bana birisini hatırlatıyordu. Ardından içeriden Arda'nın sesi geldi."Kim gelmiş Deniz?" Deniz cevap vermedi. Hala soran kızgın gözlerle bana bakıyordu. İçeriyi gösterip sessizce konuşmaya başladım.
"Cevap vermeyecek misin?" Deniz kapıyı hafifçe açtı. Ona anlamayarak baktım ve içeriye girdim. Arda, Yağız ve Rüya masa etrafına oturmuş şaşkınlıkla bana bakıyorlardı. Yerimde durup iki elimi kaldırdım.
"Daha ne kadar bu bakışlara maruz kalacağım. Tamam farkındayım yaptığım anlamsızdı. Ama ben böyleyim. Eskiler işte." dediğim sırada Yağız konuşmaya başladı.
"İstersen biz sormadan sen anlat. Ne dersin?" Bu cümle üzerine bir masaya bakan Rüya'ya birde arkamda kollarını birleştirmiş açıklama bekleyen Deniz'e baktım. Sonra bir sandalye çekip oturdum. Hepsi bana bakıyordu. Anlatmalımıyım bilemedim. Çünkü bu benim için bir sırdı. İçim bana "anlatmalısın Kumsal" diye bağırıyordu. Peki hadi başlıyoruz.
"Biliyorum. Merak ettiniz. Ve sizi Rüya sakinleştirdi." dediğimde Rüya'ya baktılar. "Buna alıştım. Rüya en yakın arkadaşım. Başından beri. Bir olay yaşadım. Büyük bir olay. Bu olay bana hayatın heyecanlı ve adil olmadığını, en sevdiğimiz kişilerin dahi birgün gideceğini anlattı." O olayı anmak bile gözlerimi doldurmuştu. Ama o kadar hırslıydım ki ağlamamak için kendimi tutuyordum. "Benim bir abim vardı. Yani aramızda bir yaş filan vardı." dediğimde bizimkiler birbirlerine şaşkınlıkla bakıyordu. Rüya'nın ise gözünden bir damla yaş geldi. "Sonra...sonra...O öldü." Sesim titriyor, gözümden yaşlar akıyordu. Deniz, Arda ve Yağız ikinci şoklarını yaşıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eskiz
Teen FictionKumsal baş karakterimiz, yazın tanıştığı kişilerle ve en yakın arkadaşı Rüya ile bir çok acı verici aynı zamanda gerçek olaylar yaşıyor ve asıllar kafa karıştırıyor. Bu çocukça yazılmış bir watty hikayesi değil evet belki düzenlenmeli ama bu kitaba...