Herkese tekrarda merhaba arkadaşlar...Bugün oturdum bu bölümü yazıyorum ve inanın bana hiçbir fikrim yok bölümle alakalı. Ama olsun! Hayatta zaten bu, bilmediğin şeylerin üstüne gitmek. Ne olacağını bilmeden, ne yapacağını bilmeden, umursamadan çabalamak. Neyse o zaman.
İyi okumalar...;)))))
***
6. BÖLÜM
SONSUZ GÖKYÜZÜNÜN ALTINDA
Ne diyorduk ona? Yalnızlık hissi mi? Ya da kimseyi istememek, biraz olsun tek başına yorganının altına başını sokup her şeyden gizlenmek mi? Hı peki ben anladım. Size bir soru sorayım o zaman. Yalnız kalmak istediğimizde saklanmamız mı gerekir? Bu kötü hisler yüzünden bir anlığına yeryüzünden silinmemiz mi lazım? Kötü hislerin bizi ele geçirip karanlığında yok etmesine izin vermemiz zorunlu mu?Bence saklanmayın. Çünkü saklanınca sadece üzülüyoruz, düşünüp içimize atıyoruz paylaşmamız gerekenleri, canımızı acıtan çığlıklarımızı. Öyle değil mi?
Şimdi dışarı çıktım. Yine her şeye rağmen saklanmadım. Ben buradayım. Tam sonsuz gökyüzünün altında. Tamam belki yalnızım. Ama yıldızlar var. Bu karanlıkta onlar bile saklanamıyorsa ben mi saklanacağım yani? Çıkın dışarı, bakın gökyüzüne. Çünkü orada yalnız kalıp, saklanmak istediğimizde illaki bizi izleyen birileri vardır. Unutma, yalnız kalamazsın. Bak mesela bana. Sonsuz gökyüzünde abim bir yıldız olmuş beni izliyor. Bende onu. Biliyor musun? Abimle her yağmur yağdığında dışarı çıkar ıslanırdık. Bana hep şey derdi "şimdi çıkıp ıslanmazsak ne anlamı kalır? Kumsal...yağmurlar ıslanmak için vardır. Ben olmasam bile korkma. Çık ıslan yağmurda. Başını sonsuz gökyüzüne çevir ve deki 'ben ıslanmaya geldim yağmur. Buradayım.Tam sonsuz gökyüzünün altında...' İşte bu yüzden saklanmadım. Yalnız değilim. BEN BURADAYIM. Ve yağmur yağıyor. Evet. Bende bu yüzden gecenin bir vakti dışarıda abimin benden istediğini yapıyorum.
Hafif yağan yağmurun eşliğinde yanımda getirdiğim kulaklığımı takıp klasik bir müzik dinlemeye başladım. Aradan biraz zaman geçti. Havada esmeye başladı. Farkındayım yaz ayındayız. Ne yapalım? Hava durumunu ben yönetemiyorum. Eğer öyle bir şey olsaydı kesinlikle sürekli yağmur yağmasını isterdim...Artık çok ıslandığımdan kalkıp bahçedeki büyük şemsiyenin altına girmem gerektiğini düşündüm. Ayağa kalkıp başımı kaldırdığımda gördüğüm manzara karşısında biraz şaşırdım. Bir anlık şokumun etkisinden çıkınca yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Onlar buradaydı. SONSUZ GÖKYÜZÜNÜN YILDIZLARI...Hepsi karşımda sırılsıklam olmuş yakalanmalarının şokundalardı. Bense belli etmiyordum ama gerçekten gülümsüyordum. Onları görünce ıslandığımı unutup olduğum yere, ıslak çimenlerin üstüne oturdum. İlk defa dizlerimin üstüne tatlı bir mutluluktan dolayı oturuyordum. Rüya, Arda ve Yağız karşımda duruyor. Birde yağmurdan ıslanan saçlarıyla, benim gibi sırılsıklam olmuş, masum masum bakan o kişi...Deniz. Ona bakınca başımı öne eğerek kıkırdadım. Diğerlerinden dahada ıslanmış gözüküyordu. Başımı kaldırdığımda hepsi bana gülümsedi. Mutluluktan ağlayabilirdim. Size söyledim değil mi? Yalnız kalamazsınız diye. Hah bakın. Müthiş bir örnek.
Yağmurun altında, onlar bahçenin bir ucunda ben bir ucunda oturmuş öylece birbirlerimize bakıyorduk. Mutlulukla kalkıp onların yanına doğru yürümeye başladım. Yürüdüm. Koşmak istedim ama olmadı. Bende yürüdüm. Sırılsıklam olmuş ve hali kalmamış, resmen bir ruh gibi gülerek yanlarına gittim. Aralarına girdim. Başımı birisinin omzuna yasladım. Gözlerimi sıkı sıkı kapattım. Onlarda bana uyum sağlayıp gözlerini kapattılar. Yağmur hafiflemeye başladı. Gecenin bir saatinde, kulağımıza bir melodi gibi gelen yağmurun altında hep birlikteydik ve hiçbir şey umurumuzda olmadan, gözlerimiz kapalı ıslanıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eskiz
Teen FictionKumsal baş karakterimiz, yazın tanıştığı kişilerle ve en yakın arkadaşı Rüya ile bir çok acı verici aynı zamanda gerçek olaylar yaşıyor ve asıllar kafa karıştırıyor. Bu çocukça yazılmış bir watty hikayesi değil evet belki düzenlenmeli ama bu kitaba...