Herkese merhabalar sonsuz gökyüzünün yıldızları. Farklı farklı okuyucularımın olması ve sayımızın artması dileğiyle... Okuyucu sayısı artarsa bu hikayeyi uzatıp acayip iyi bir hale getiricem. Okuyucu olmaz ise birkaç bölüm sonra bitireceğim. Sonsuz gökyüzü kadar sonsuz kalmanız dileğiyle...Seviliyorsunuz...Bu arada bu bölümü 3 kişinin ağzından dinleyeceğiz.
İyi okumalar..:))))))))
***
8.Bölüm
GELDİ
Neden? Hiç bu soruyu sordunuz mu? Ben hiç sormadım. Zaten sormaya niyetim yok. Bazen sormak geliyor içimden ve sonra diyorum ki 'boş ver'. Bu kadar. Bende şimdi sorgulamıyorum. Çünkü sebebini biliyorum. Kaçırıldım. Çok basit söyleniyor. Bir kelimecik. Yaşaması ise...garip. Evet evet garip. Kaçırıldım dedim ama öyle beni bir yere getirip sandalyeye bağlamadılar. Ben şu an bir lokantanın ambarındayım. Ve donuyorum. Nasıl? Bence etkileyici.
"Ya tamam hadi çıkarın beni canım sıkıldı."
"Off amma inatçı çıktınız. Tamam bakın dondum yeterince çıkarın artık ya!!!" Tam gaz devam direnmeye. Beni bir yere hapsetmeleri sorun değilde burası buz gibi. Karanlık ,soğuk ve boş. Neredeyse akşam olacak. Kimin beni buraya tıktığı hakkında bir fikrim var. Ama niye kaçırdılar ki beni? Kesin öldürmek içindir. Yalan yok. Az sonra kapının altından bir tepsi geldi. Hah bir parmaklıklar eksikti! Ne zaman çıkacağım ben? Annemler zaten yok. Var ya acayip sinirliyim. Başka gün yok sanki.
"Kaymak çıkar beni buradan. Öldüreceksen öldür artık ben dondum. Ayıptır günahtır. Hadi ya." Bu kişi Kaymak olduğunu bildiğimden dolayı böyle konuşuyorum. Yoksa mafya adamlarıyla böyle konuşmam yani. Gerçekten işin suyu çıktı.
"Kaymak yeter bak gerçekten yeter ben çok sıkıldım." kim bilir şimdi Rüya ne yapıyordur? Beni öldürmezlerse Rüya fark edip ortalığı ayağa kaldırmadan eve gitmem lazım. Bunları düşünürken elimi cebime attım. Acayip iyi bir şey oldu. Telefonum cebimde!
"Allah'ın acemileri." diye fısıldadım. "İnsan kaçırıyorsan ilk kural telefonunu alacaksın. Mafyalığı da ben mi öğreteceğim canım?" diye devam ettim aynı ses tonuyla. Ardından telefonuma açtım.
"Annemi arasam...yok yok o şimdi bayılır falan. Babamı arayım...o hiç olmaz. Rüya'yı mı arasam acaba? Offf o da abartır. Deniz?... Birisi gelecekse o en son kişi olmalı. Arda olmaz o zaman tek seçenek Yağız kalıyor. Evet Yağız akli dengesi yerinde bir insan olduğu için çok uygun." dedim sessizce kendi kendime. Az sonra Yağız'ı aradım.
DENİZ EGE IŞIKÇI
Rüya yarım saat önce Kumsal'ın hiçbir yerde olmadığını söyleyerek geldi yanımıza. Hepimiz salonda oturmuş ne yapmamız gerektiğini düşünüyorduk.
"Ya Rüya kızı nasıl kaybedersin evin içinde ya? En son beni Rüya çağırıyor diye telefonu kapattı. Senin yanına gelmiş olması gerek." Sinirden deliye dönmek üzereydim. Telefonu yüzüme kapatıp sırra kadem bastı kız resmen. Cama dayadığım kolumun üzerine başımı koyarak dışarıyı izledim.
"Of gökyüzü neredesin?" dedim bizimkilerin duyamayacağı bir sesle ve duvarı yumrukladım. Evet, bunu yaptım. Hayır yani Rüya çağırmadıysa neden telefonu kapattı bu kız? Gerçekten anlamıyorum ve çok zoruma gidiyor. O kaçırıldı, belkide öldü. Biz ise burada mal gibi bir mucize olmasını bekliyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eskiz
Teen FictionKumsal baş karakterimiz, yazın tanıştığı kişilerle ve en yakın arkadaşı Rüya ile bir çok acı verici aynı zamanda gerçek olaylar yaşıyor ve asıllar kafa karıştırıyor. Bu çocukça yazılmış bir watty hikayesi değil evet belki düzenlenmeli ama bu kitaba...