Herkese tekrardan merhaba! Bugün iki bölüm geldi çünkü birisine söz verdim. İzmir'e. (okuyucum) Bu yüzden iki bölüm geldi, gelecek. Evet neyse daha fazla boş boğazlılık yapmadan bölüme geçiyorum. Sizleri seviyorum... Müziği açmayı unutmayın...
İyi okumalar....:))))))
***
11. BÖLÜM
MÜZİK KUTUSU
Deniz'in uyanmasından yaklaşık 10 dakika geçti. Rüya Deniz'e olup biten her şeyi tek tek anlatıyor bense ona göz deviriyordum.
"Rüya! Fazla abartmıyor musun canım benim?" Rüya'ya bunu söylerken aynı zamanda imalı bakışlar atıyordum ona. O kadar abarta abarta anlatıyor ki siz bile şaşar kalırsınız. Tabii Deniz uyandı, keyifler yerinde ondan böyle konuşuyor. Yoksa yarım saat önce sulu gözdük hepimiz. Ben böyle düşünürken içeriye Arda ve Yağız girdi.
"Of anladım Yağız tamam sakin olacağım, tama-" Arda cümlesini tamamlamadan gözleri uyanmış Deniz'e kayınca ağzı açık kal geldi çocuğa. Yağız'da ondan farksızdı. Arda anında içeriye dalıp bir anda Deniz'in yanına ışınlandı resmen. Hemen Deniz'e sarıldı.
"Of be nasıl özlemişim! Kardeşim hoşgeldin! Nasıl tüm gün uyumak? Bence güzel olmalı ama keşke bu nedenden dolayı olmasaydı. Neyse moral bozmaya gerek yok hayata devam!" Arda mutlu gözükmeye çalışıyordu ama neredeyse ağlayacaktı. Bildiğiniz gözleri dolmuştu. Deniz boynuna sarılan Arda'ya sıkı sıkı sarılırken aralarına Yağız'da katıldı. Bu sahne canımı çok yakmıştı. Şu an onlar içleri acıya acıya gülmeye çalışıyorlardı ve hepsi benim yüzümden olmuştu. Acıları yüzünden gülüyorlardı. Ellerimi kendime bir şeyleri yediremiyormuş gibi sımsıkı sıktım gözlerim dolarken. Ellerimin acısı belki unutturur bu hisleri diye. Ama hislerim acılarıma göre daha ağır basıp beni iliklerime kadar titretiyordu. Bunu nasıl tarif edebilirim ki? Yani uçurumdan atlamışım da ölmemişim gibi, denizin derin sularında yüzerken boğulmuşum gibi, bıçaklar defalarca vücudumdan girip çıkmış gibi. Kanlı ama hayatta olan bir iskelet gibiydi bu hisler. Kurtuluşu yok ama hafifliyordu ki benim hislerim tersine gün gün proglamlanmış gibi artıyordu. Bana mı özel bu evren? Özel olarak beni mi seçtin?
"Ohoo tamam bu kadar yaptığınız dram! Ayrılın bakayım. Ağlatacaksınız beni. OFF." Rüya göz yaşlarını silerken Arda ve Yağız yüzlerinde buruk bir gülümsemeyle ayrıldılar Deniz'den. Arda'da akmaya başlamayan göz yaşlarını siliyordu. Bense burnumu çekip doğruldum koltukta.
"Deniz , iyi misin biraz daha?" diye mırıldandım titrek sesimle ve dolu gözlerimle. Deniz bana sanki gülecekmişte gülmekten vazgeçmiş gibi bakıyordu. Gözleri parlıyordu resmen. Bunu nereden mi biliyorum? Çünkü yine yine, off. İşte mavi dolu gözlerim, yeşil yeşil parlayan gözlerine kilitlenmişti. Niye? Allah'ım niye böyle?
"Nasılsın Deniz? İyi misin, cevap alamadıkta?" araya Yağız girince Deniz gözlerini yavaşça Yağız'a çevirdi.
"İyiyim abi, iyiyim!" Deniz bıkmış gibi nefes verdi ve Arda'yla Yağız'a imalı imalı bakmaya başladı. O sırada kapı çaldı. Deniz bir bana bir Rüya'ya bakarken ikimizde şaşkın şaşkın Deniz'e bakıyorduk.
"Girin." Deniz'in izniyle kapı açıldı ve ardından Bora Reis başını uzattı.
"Gençler girebilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eskiz
Teen FictionKumsal baş karakterimiz, yazın tanıştığı kişilerle ve en yakın arkadaşı Rüya ile bir çok acı verici aynı zamanda gerçek olaylar yaşıyor ve asıllar kafa karıştırıyor. Bu çocukça yazılmış bir watty hikayesi değil evet belki düzenlenmeli ama bu kitaba...