❝Seni arzulamıyorum ama seni bir başkasıyla düşünmekten nefret ediyorum.❞
- The 1975, Somebody Else
❃
Jeongguk evin önüne geldiğinde arabadan indi. Hızlı adımlarla kapının önüne geldi. Kapıyı çaldıktan sonra birkaç dakika bekledi ve kapı ardına kadar açıldı. Yoona gülümseyerek Jeongguk'a sıkıca sarıldı, Jeongguk en başta tereddüt etse de daha sonra karşılık verdi. Yoona geri çekildi ve içeri girmesi için Jeongguk'a alan açtı. Jeongguk içeri girdi, adımlarını salona yönlendirdi. Yoona büyük adımlarla peşinden gitti. Jeongguk salonun ortasında durdu. Ne diyeceğini biliyordu ama kelimelere dökemiyordu.
"Yoona."
Yüzünü Yoona'ya döndü. Yoona gülümseyerek cevap verdi.
"Efendim sevgilim?"
"Chaeyoung'u neden aradın? Sana ondan uzak durmanı defalarca söylemedim mi?"
Yoona dudaklarını birbirine bastırdı, başını aşağı yukarı salladı.
"İşte başlıyoruz."
"Bana cevap ver." dedi Jeongguk. Kızgındı.
"Söyledin."
"O zaman onu neden aradın?" Cevap alamayınca sesini yükseltti. "Sana neden aradın dedim."
"Bana o kadın için bağırıyor musun?"
"Sikeyim, ondan bu şekilde bahsetmeye hakkın yok! Sana sadece bir şey sordum, bana cevap ver. Başka bir şey söylemeni istemiyorum." Jeongguk kendini tutamayıp bağırdı. Roseanne'le araları iyi olmayabilirdi ama kimse ona bu şekilde saygısızlık edemezdi.
"Sana ulaşamayınca onu aradım, kötü bir şey değil bu." Yoona kollarını birbirine bağladı. Jeongguk ellerini saçlarına attı ve onları geri yatırdı ama saçları tekrar alnına düştü.
"Bu kötü bir şey Yoona. Hiçbir şey yokmuş gibi Chaeyoung'u arayamazsın. Bu sıradan bir şey değil." Diliyle dudaklarını ıslattı. "Ona ne dedin?"
Yoona konuşacakken Jeongguk böldü.
"Lafı dolandırma artık soruma cevap ver!"
"Bana bağırma." dedi Yoona yere bakarak. "Bana yüzsüz dedi. Ben de ona senden boşanmayarak asıl yüzsüzün o olduğunu söyledim."
"Kızı arayan sensin ama laf eden de sensin. Onu bir daha aramayacaksın."
"Ne?" dedi Yoona kaşlarını çatarak.
"Onu bir daha ararsan, beni sonsuza kadar kaybedersin." Jeongguk kararlıydı. Yoona kaşlarını kaldırdı.
"Her gün beni ne kadar çok sevdiğinden, beni kaybetmekten korktuğundan bahseden adam şimdi onu sonsuza kadar kaybedebileceğimi söylüyor. Güzel şakaymış, nereye el sallıyorum?"
"Tercih senin."
"Pekala, aramam bir daha. Çok değerli eşini benden korumaya devam edebilirsin. Onun yalnızca ikimizin önünde duran bir engel olduğunu ne zaman anlayacaksın?" Yoona elini karnına götürdü. "Çocuğumuzla birlikte mutlu bir hayat sürebilmemize engel bir taş o."
"Sana onun hakkında düzgün konuşmanı söyledim."
Yoona diliyle yanağını şişirdi.
"Onu korumaktan asla vazgeçmeyeceksin değil mi?"
Jeongguk yanıtladı.
"Şu an her ne kadar seninle birlikte olsam da onunla da bir yaşanmışlığım var ve aynı zamanda resmi olarak benim karım. İşimiz ortak, her gün yüzünü görüyorum. Bana hiçbir zararı olmayan bir kadını neden aşağılamana, yerden yere vurmana izin vereyim? Saygı duymayı öğrenmen gerekiyor."
"Pekala Jeongguk karın senin için çok önemli anladık, tamam mı? Artık sakin ol." Yoona ortalığı yatıştırmak için geri adım atmıştı. Jeongguk'a oturmasını söyledi. Jeongguk istemeyerek oturdu. Yoona sordu. "Bir şey içmek ister misin? Yorulmuşsundur. İkimize kahve yapıp geleyim." Jeongguk'un cevabını dinlemeden mutfağa gitti. Jeongguk arkasına yaslandı ve oflayarak başını geriye attı.
Lalisa'nın haklı olabilme ihtimalini göz önüne almak istemiyordu ama yapacaktı. Bundan Yoona'ya şimdi bahsedemezdi. Araları şu an gergindi, başka bir şeyi de araya sokarak bu durumu daha da kötüleştirmek istemiyordu. Daha sonra bahsetmek için erteledi konuşmayı.
On dakika sonra Yoona salona elinde iki fincanla girdiğinde gülümsedi Jeongguk tepki vermedi. Yoona fincanı Jeongguk'un önündeki sehpaya bıraktı. Jeongguk önce kahveye baktı, sonra Yoona'ya.
"Teşekkür ederim ama içmeyeceğim. Benim şirkete geri dönmem lazım. Bu gece büyük ihtimalle gelmem, ilgilenmem gereken şeyler var. Sen güzelce dinlen, bebeğe dikkat et. Tamam mı?"
Jeongguk ayaklanınca Yoona da ayaklandı.
"Kendini çok fazla yoruyorsun, endişeleniyorum."
Jeongguk gülümsedi.
"Sen karnındaki için endişelen tamam mı? Şu an dikkat etmemiz gereken tek şey o."
Yoona kafa salladı. Jeongguk Yoona'nın saçlarını öptü.
"Yarın görüşürüz."
"Görüşürüz."
Yoona'nın peşinden gelmesine izin vermedi ve evden çıktı. Gidebileceği yerler sınırlıydı ve o da şirketi seçmişti. Bir şeylerden kaçmak için çalışacaktı, yoksa aklındaki düşünceler onu deli bile edebilirdi. Arabayı şirketin otoparkına park etti ve ağır adımlarla şirkete girdi. Roseanne'in hala burada olup olmadığını merak ediyordu. Şirkette neredeyse kimse kalmamıştı. Halletmesi gereken işler olan iki üç kişi vardı, onun dışında çıkış saatiyle beraber herkes dağılmıştı. Jeongguk'un odasının olduğu kattaki birkaç kişi Jeongguk'u görür görmez eğilerek selam verdiler. Jeongguk da gülümseyerek onları selamladı ve odasına girdi.
Işıkları açtı. Koltukların olduğu köşede bulunan içki dolabından bir içki aldı ve bardağa döktü. Önündeki masadan müzik sisteminin kumandasını aldı ve koltuğa bıraktı kendini. Müzik sistemini açtığında bir şarkı başladı. Bu şarkıyı severdi, sözleri güzeldi. Melodisi güzeldi. Bardağı ağzına götürdü ve bütün bardağı bitirdi. Bardağı tutan elini dizine indirdi, başını geriye attı. Şarkıyı dinlemeye devam etti. Şarkı nakarata geldiğinde kendini tutamayarak eşlik etti.
"Ama seni nasıl sevebilirim, daha kendimi bile sevemezken?
Ve her şeyimi sana nasıl verebilirim, yalnızca yarım bir adamken?
Çünkü ben yanarken batan bir gemiyim, bu yüzden elimi bırak.
Ama sana her şeyimi nasıl verebilirim, yalnızca yarım bir adamken?"
Yutkundu ve devam etti. Sesinin dışarıdan duyulmadığını biliyordu bu yüzden rahattı.
"Ve kimse beni, benim kendimi incittiğim kadar incitemez.
Çünkü ben taştan yapıldım.
Ve bana yardım edilemez.
Bana kalbini verme."¹
❃
¹: Jeongguk'un söylediği şarkı Dean Lewis - Half a Man.
Kitapla ilgili görüşlerinizi de sormak istiyorum. Yorumlarınızı görmek beni mutlu ediyor. Bu arada bölüm atmak için en az 20 oy olmasını bekliyorum. Okuduğunuz için teşekkürler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cruel game | rosékook
FanfictionBazı hatalar yapıldı, gözyaşları döküldü ve kalpler kırıldı. Bu acımasız oyunda Roseanne'in tek suçu eşi Jeongguk'u çok sevmekti. [park chaeyoung × jeon jeongguk] • 020420