thirteen

1.7K 200 45
                                    

❝Beni tek başıma bıraktığın için ağlamıyorum. Haber vermeden beni terk ettiğin için ağlamıyorum. Ağlıyorum çünkü olacaklardan kaçamam.❞

- Jorja Smith, Don't Watch Me Cry

Roseanne, Jaehyun'a gitmeden önce birkaç eşyasını almak için eve uğradı. Jaehyun evin dışında, arabasında beklerken Roseanne arabasından indi ve eve girdi. Jeongguk evdeydi. Hangi ara geldiğini bilmiyordu. Onu kâle almadan odasına çıkacakken Jeongguk'un sesi onu durdurdu.

"Chaeyoung, senin için endişeleniyorum."

Roseanne gözlerini kapatarak başını yukarı kaldırdı. Çıktığı basamakları geri inerek Jeongguk'un yanına yaklaştı. "Şu an değil, tamam mı? Lütfen. Güzel bir gün geçiriyorum. Mahvolmasını istemiyorum. Eğer ufacık bir hatrım varsa mahvetme günümü."

Jeongguk dudaklarını birbirine bastırarak kafa salladı. Roseanne geri geri adımlayarak odasına çıktı. Hızlıca üstünü değiştirdi. Rahat bir siyah kot pantolon, siyah bir tişört giydikten sonra deri montunu üstüne geçirdi. Büyük çantalarından birini çıkardı dolabından. Yarın giyeceği takım ceketi ve pantolonu güzelce katlayarak çantaya koydu. Aynı şekilde beyaz gömleğini de. Giyeceği ayakkabıları da bir kutuya koyarak çantaya sıkıştırdı. Uyurken giyeceği pijamalarından birini aldı ve onu da çantaya koydu. El çantası zaten yanındaydı. Makyaj malzemelerini de çantasına sıkıştırdıktan sonra kıyafetleri koyduğu çantasını eline alarak aşağı indi. Jeongguk elindeki çantayı gördüğünde kaşlarını çattı.

"Nereye gittiğini sorabilir miyim peki? Yani sakıncası yoksa." dedi çekinerek. Roseanne göz devirdi. "Bir arkadaşımda kalacağım bu gece. Sen burada kalabilirsin, gitmek zorunda değilsin. İyi geceler şimdiden."

Roseanne çıkacakken Jeongguk durdurdu onu.

"Peki ne zaman konuşabiliriz?"

"Bugün olmadığı kesin. Eğer şimdi izin verirsen," dedi kapıyı başıyla işaret ederek. Jeongguk kafa salladı. Roseanne derin bir nefes aldıktan sonra evden çıktı ve arabasına bindi. Jaehyun'a devam etmelerini belirtmek için kornaya bastığında güldü. Jaehyun konuşabilmek için camını indirdi. "Yanında duruyorum, hareket etsen anlardım," dedi gülerken. Roseanne de açık camdan ona cevap verdi. "Böyle daha eğlenceli."

Arabaları çalıştırdılar. Kısa bir süre sonra Jaehyun'un evinin önüne geldiklerinde, evin bahçesine arabaları park ettiler. Arabaları kitledikten sonra Jaehyun Roseanne'in elinden kıyafet çantasını aldı ve birlikte eve girdiler. Roseanne etrafı süzdüğünde konuştu.

"Buraya en son iki sene önce gelmiştim sanırım. Jeongguk'la." dedi yüzü düşerken. Jaehyun başını iki yana salladı. "Hayır bu gece onun hakkında konuşmana izin vermiyorum. Sadece senin iyi vakit geçireceğin bir gece olacak."

Roseanne dudaklarını birbirine bastırarak onu onayladı. Daha sonra Jaehyun kendisini takip etmesini söyledi ve Roseanne'i misafir odasına yönlendirdi. Çantasını yatağın çaprazındaki tekli koltuğa bıraktıktan sonra konuştu.

"Burası bu gece senin odan. Benim odam da tam karşıda. Eğer bir ihtiyacın olursa daha sonra seslenirsen duyarım seni." Roseanne el çantasını yatağın üstüne bıraktı. "Şimdi yemek yiyeceğiz. Özellikle istediğin bir şey var mı? Yemek becerilerime güvenirim de." dedi Jaehyun. Roseanne güldü. "Ne yaparsan yerim, sorun yok." Jaehyun geri geri yürüdü. "O zaman Kimchi yapıyorum, dedi ve odadan çıktı. Roseanne, odaya göz gezdirdikten sonra gülümsedi. Jaehyun'un zevki çok güzeldi, bunu bir kez daha görmüş oldu. Montunu çıkararak koltuğa bıraktıktan sonra telefonunu cebine soktu ve odadan çıktı. Hızlı adımlarla aşağı indiğinde sağa sola bakındı. Mutfak nerede bilmiyordu. Jaehyun'a seslendi. "Bu tarafa!" diye bağırdı Jaehyun. Üstünde mutfak önlüğü ve elinde tahta kaşıkla sol tarafta belirdiğinde Roseanne kendini tutamayıp güldü. Büyük adımlarla mutfağa ilerledi.

cruel game | rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin