nineteen

1.5K 176 90
                                    

❝İyiyim deme, çünkü öyle değilsin. Lütfen kendini yalnız bırakma, bu canımı daha çok acıtıyor.❞

- BTS, Blue & Grey

Roseanne bıkkınlıkla başını geriye bıraktı.

"Gerçekten onunla daha fazla görüşmeden şu işi halledebilmemizin bir yolu yok mu Lalisa?"

Lalisa kaşlarını kaldırdı. Arkadaşını zor durumda bırakmak istemiyordu ama buna mecburlardı.

"Eğer anlaşmalı boşanmak istiyorsanız, ikinizin de oturup şartları tartışmanız gerek. Benim koyduğum maddelere elbette uyarsınız ama boşanan sizsiniz ve bunu doğru düzgün konuşmanız gerek. Birbirinizle konuşmasını bile bilmiyorsunuz. En sonunda ya o çekip gidiyor ya da sen. İki yetişkin olduğunuzu hatırlayarak karşı karşıya geleceksiniz. Bunu yapabileceğini düşünüyorum çünkü neredeyse bir yıldır bunu yaptın ve son bir kez yapmak senin için zor olmamalı."

Roseanne derin bir nefes aldı. Lalisa'nın haklı olduğunu biliyordu ama yüzleşmemek daha kolay geliyordu. Çünkü Lalisa'nın da dediği gibi, bunu daha önce defalarca yapmıştı ve artık yapmak istemiyordu. Yorucuydu. Hâlâ onu darmadağın eden birini sevmek ona zayıf hissettiriyordu. Böyle biri olmadığının farkındaydı ama içindekini söküp atamıyordu. Ondan nefret etse de yine de seviyordu ve nefret ettiğiniz birini hâlâ seviyor olmak dünyanın en kötü hislerinden biriydi. 

Ellerini pantolonunun cebinden çıkardı ve tırnaklarına baktı bir süre. Bunu yapmayı kabul edecekti çünkü tek yol buydu. Karşılaşmamak için her gün şirkette köşe kapmaca oynuyor gibilerdi. Yalnızca kendi olmadığını da biliyordu. Jeongguk da aynısını yapıyordu. Bu da tabi ki ekstra can sıkıcıydı. Başını kaldırdı ve Lalisa'ya çevirdi bakışlarını.

"Pekâlâ, yapalım şu işi. Çağır onu."

Lalisa kafa salladı ve telefonuna uzandı. Birkaç çalıştan sonra telefon açıldı ve Lalisa uzatmadan Jeongguk'a yanlarına gelmesini söyledi. Jeongguk sorgulamadan Lalisa'nın dediğini yaptı. Odaya geldiğinde gözlerini önce odanın içinde gezdirdi. Gözleri Roseanne'i bulduğunda dudaklarını birbirine bastırdı ve Lalisa'ya çevirdi başını.

"Evet, ne yapıyoruz?" 

Lalisa eliyle Roseanne'in oturduğu koltuğu işaret etti. Jeongguk, Roseanne'in karşısındaki tekli koltuğa oturduğunda Lalisa da Roseanne'in yanına oturdu. Elindeki kağıtları düzelttikten sonra kalemini eline aldı.

"Aslında bunu tek başınıza bile yapabilirsiniz ama bazı ayrıntıları kaçırmamak adına ben de size yardım edeceğim. Şimdiden söylüyorum, küçük çocuklar gibi göz kaçırmak yok. İkiniz de birer yetişkinsiniz. Evliliğinizi bitirip yeni birer hayata başlayacaksınız. Bu yüzden kurallarınızı da ortak belirleyeceksiniz ki dediğimiz gibi anlaşmalı bir boşanma davası olsun ve çabucak bitirebilelim. Profesyonel halinizi takının ve başlayalım. Ne yaşandıysa yaşandı. Geçmişi değiştiremeyeceğiz bu yüzden geleceğinizi elimizden geldiğince güzel inşa etmeye çalışalım. Anlaştık mı?"

İkisi de birbirine bakarak kafa salladı.

"O halde başlıyoruz. Şirket ortak, o konuda ne yapacağız?"

Roseanne konuştu.

"Ortak kalacağız ama aynı yerde bulunmayacağız. Değişen bir şey olmayacak. Benim ne kadar hakkım varsa o da aynı haklara sahip. Şirketin hissedarlarıyla bir toplantı yapıp durumu anlatırız. Aynı adı farklı yerlerde yöneteceğiz."

Jeongguk onayladı.

"Evet, ben Amerika'ya gideceğim. Chaeyoung da burada kalacak. Böylece Güney Kore'de temsilcimiz o olacak, yurtdışında da ben."

cruel game | rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin