❝Sana uzanmaya çalışıyorum ama bir türlü yapamıyorum. Daha önce defalarca denedim ama hala seni seviyorum.❞
- NCT U, Timeless
❃
Gergin geçen iki günün ardından Jeongguk sonucun gelmesini artık dört gözle bekliyordu. İki türlü de mutlu olacağını düşünüyordu. Eğer çocuk onunsa ne kadar tereddütleri olsa bile baba olacağı için sevinecekti. Eğer çocuk onun değilse hala ebeveynlik yapmak için zamanı olduğunu bilerek derin bir nefes alacaktı. Tabi onun çocuğu olmazsa bu Yoona'nın hayatında yalnızca kendisi olmadığını gösterirdi ve bu da onun dünyasını başına yıkardı. Bunca zaman tek sığınağı Yoona olmuştu ve onu kaybetmek istemiyordu.
Roseanne ise yeni çıkış yapan gruplarını desteklemek üzere düzenledikleri etkinliklerde yer alıyor ve onlara manevi olarak da desteklediğini göstermek için grup üyeleriyle bol bol zaman geçiriyordu. Bu herkesin yapacağı bir şey değildi. Çoğu şirket idollerini yalnızca para kaynağı olarak görürdü ama Roseanne öyle değildi. Asla onları para kaynağı olarak görmeyeceğine dair söz vermişti bu işe başlarken ve bu gün bu kadar desteklenmelerinin sebebi de idollerine verdikleri değerdi. DNA testinin sonucu için o da gergindi ama bunu Jeongguk'a göstermekten kaçınıyordu çünkü Jeongguk bizzat kendisi gelip Roseanne'e DNA testinden bahsetmemişti.
Roseanne içten içe çocuğun Jeongguk'tan olmadığına inanıyordu ama yanılma ihtimali de vardı. Eğer yanılıyorsa bu zaten kırılmış kalbini daha çok kıracaktı. Tüm bunları bir kenardan izlemek zordu. Bir de uzun zamandır haber almadığı ablasıyla alakalı olaylar gündeme gelmişti ve bunlardan bahsetmekten hiç haz etmiyordu. Kaçabildiği kadar kaçacaktı.
Önündeki dosya yığınına baktı. Tüm dosyaları tek tek incelemiş, kendi kısımlarını imzalamıştı. Bir tek geriye Jeongguk'un imzası kalıyordu. Masadaki ofis telefonuna uzandı ve asistanını aradı. Asistan koşar adımlarla odasına geldiğinde Roseanne ayaklandı dosyaları toparlayarak asistanı Nora'ya uzattı.
"Bunları Bay Jeon'a götürmeni istiyorum. Grubun performansları için imzalaması gereken yerler var. Hepsini benim incelediğimi de söylersin."
Asistan başıyla onayladı ve dosyaları alarak odadan ayrıldı. Roseanne dönen koltuğunu cama doğru çevirdi ve manzarayı izlemeye başladı. Jeongguk'u dört gündür hiçbir şekilde görmemişti ve görmek de istemiyordu. Eve gelmemişti. Şaşılacak bir durum değildi bu, Roseanne alışkandı. Şirket de karşılaşamayacakları kadar büyüktü. Zaten ikisi de genelde odalarında çıkmıyorlardı. Çıkacak olsalar bile etrafta birbirlerinin olmamasına dikkat ediyorlardı. Roseanne özellikle dikkat ediyordu çünkü onunla tekrar yüzleşecek gücü kalmamıştı. Yeterince kavga ediyorlardı. Kavgadan uzak, kendiyle baş başa kalabildiği için mutluydu.
Uzun zamandır annesiyle konuşmadığı aklına geldi. Masasına döndü ve telefonuna uzandı. Annesinin numarasını tuşladı ve kulağına götürdü. Annesi sevinçle telefonu açtığında Roseanne gülümsedi.
"Chaeyoung!"
"Anne, nasılsın?"
Annesi uzun zaman sonra kızının sesini duyduğu için gözlerinin dolmasına engel olamadı. Roseanne çok meşguldü ve onu rahatsız etme kaygısıyla asla arayamıyordu.
"İyiyim güzel kızım sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim. Babam nasıl?"
"Biz çok iyiyiz merak etme. Jeongguk nasıl? Torun haberlerini bekliyorum artık."
Roseanne gözlerini devirdi. Aynı ülkede dahi olmadıklarından dolayı hiçbir şeyden haberleri yoktu. Eğer aralarında olup bitenden haberleri olsaydı annesi ve babası hemen ondan boşanmasını isteyecekler ve ondan uzak durması için her şeyi yapacaklardı. Avukat bir babaya sahip olmanın kötü getirileri de vardı. Bu yüzden onlara yalan söylemek zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cruel game | rosékook
FanfictionBazı hatalar yapıldı, gözyaşları döküldü ve kalpler kırıldı. Bu acımasız oyunda Roseanne'in tek suçu eşi Jeongguk'u çok sevmekti. [park chaeyoung × jeon jeongguk] • 020420