❝Gözlerimdeki bakışlardan anlamalıydın bir şeylerin eksik olduğunu. Sesimin tonundan bilmeliydin. Ama dinlemedin.❞
- Cigarettes After Sex, Keep On Loving You
❃
Telafi edemeyeceğimiz hatalar yaptığımızda zamanı geri almak isteriz. Kalbimizde hissettiğimiz ağırlık, bize yük olmaya başlar. Nefes almamız güçleşir, başımızı yastığa koyduğumuz her an rahatça uyuyabilmek için dualar ederiz fakat hiçbir işe yaramaz. Yatakta dönüp dururken sabahı zor ederiz. Nihayet sabah olduğunda Jeongguk başını yastığından kaldırdı. Bir türlü uyuyamamıştı, bu sefer sabahı zor eden oydu. İçi içini yiyordu. Buradan nasıl döneceğini bilmiyordu, hayatının geri kalanında ne yapacağını da öyle. Çıkmazdaydı. Ne yapsa her şey daha kötü olacak gibi hissediyordu, tabi daha kötüsü mümkünse.
Yataktan kalktı, ayaklarını sürüyerek banyoya gitti. Kızarık gözlerine baktı aynada. Daha sonra kendine gelebilmek için yüzüne soğuk su vurdu. Önüne gelen saçlarını ıslak elleriyle arkaya taradı. Aynadaki yüzünü bir süre daha inceledikten sonra havluya uzandı, ıslak yüzünü ve ellerini kuruladı. Tekrar odasına girdiğinde yatağın karşısındaki dolabın kapağını açtı ve yatağına oturdu. Ne giyeceğini seçmek bazen oldukça güçtü. Takım elbiselerden nefret etmişti. Rahat olmak istiyordu ama çalışanlarının karşısında çizdiği patron imajını bozmamak için son birkaç kez daha takım elbise giymeye zorluyordu kendini. En azından bunu düşünmek zorunda kalmasın, diye geçiriyordu içinden. Boşanmak üzere olduğu eşine yeterince zahmet verdiğini biliyordu zaten, buna devam etmek istemiyordu.
Boşanma davaları bir hafta içinde gerçekleşecekti. Yaptığı plana göre, Amerika'daki ek binada neredeyse bitmişti ve açılışa hazırlanıyordu. Hayatı dışında her şey iyi gidiyordu. Oturduğu yerden kalktı, siyah bir takım ve beyaz bir gömlek alarak üzerini değişti. Boy aynasının karşısına geçip saçlarına baktı. Islatmasına rağmen hala darmadağındı. Saçlarını pek özen göstermeden taradıktan sonra komodindeki telefonunu ve araba anahtarlarını alıp alt kata indi. Telefonuna gelen mesajlar asistanı ve birkaç erkek arkadaşındandı ama hepsini görmezden gelmeyi tercih etti. Evin anahtarını bıraktığı sehpadan aldı ve evden çıktı.
Nihayet şirkete gelebildiğinde dudaklarını birbirine bastırarak şirketi baştan aşağıya süzdü. Şirketin bugün geldiği yeri düşündüğünde önce gülümsedi, sonra başını iki yana salladı. Hızlı adımlarla asansöre bindiğinde kendi odasına gitmek içi düğmeye bastığında karşıdan gelen Roseanne'i gördü. Kapanmak üzere olan kapıyı durdurdu. Roseanne hızlı adımlarla asansöre yaklaştığında onu gördü. Jeongguk binip binmeyeceğini sorar gibi kaşlarını kaldırdı. Roseanne kollarını birbirine bağladı. Önce kaşları çatık şekilde Jeongguk'a baktı. Daha sonra daha fazla çocukça davranışlar istemediği için asansöre bindi. Büyük asansörde yalnızca ikisi vardı ve ikisi de birbirlerinden olabildiğince uzakta duruyorlardı. nihayet ikisinin de ofislerinin bulunduğu kata geldiklerinde Roseanne Jeongguk'un yüzüne bakmadan hızlı adımlarla asansörden inerek ofisine ilerledi. Jeongguk dudaklarını birbirine bastırarak kafa salladı. Evet, hak ettiği tutum buydu. Nihayet o da ofisine yöneldiğinde asistanına başıyla selam verdi. Jeongguk ofisine girdiğinde asistanı da masasından kalktı ve peşinden gitti.
"Bay Jeon, bugün birkaç görüşmeniz vardı. Sabah size hatırlatmak için mesaj attım fakat sanırım görmediniz."
Jeongguk kafa salladı.
"Evet görmedim Naeun. Üzgünüm. Bu hafta da görüşmeleri ben yapayım ama bundan sonra Bayan Park'a bildirmen gerekecek. Bundan sonra bu binayla tamamen o ilgilenecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cruel game | rosékook
FanfictionBazı hatalar yapıldı, gözyaşları döküldü ve kalpler kırıldı. Bu acımasız oyunda Roseanne'in tek suçu eşi Jeongguk'u çok sevmekti. [park chaeyoung × jeon jeongguk] • 020420